Bölüm 39 Tehdit

837 81 12
                                    

---4 gün sonra---

Jenna başını odasının pencere kenarına dayamış ağabeyi ve Caledonia'nın bahçede yağan karın altında dolaşmalarını seyretmekteydi. Mutluydu Jenna... Ian'ın sonunda ruh eşini bulmasına, yüzündeki tatlı huzura, küçükken olduğu gibi muzip eğlenceli bir adam oluşuna... Son yıllarda onunla baş edemez olmuştu ki edememişti de. Ian'ı tutan tek şey Ewan'a duyduğu saygıydı. O gittiği anda olanlar ise zaten ortadaydı. Jenna ise neredeyse iyi ki olmuş diyecek kıvama gelmişti. Kötü dünşüncesini eliyle savuşturup "Keşke daha güzel karşılaşsaydınız" diye mırıldandı ve ardından koyu kahve saçlarını kulağının ardına atıp gülümsemeye devam etti. O ikisi artık odadan çıkmaya tenezzül ettiklerine göre normal hayata dönmeye karar vermiş olmalıydılar ve Jenna'da arkadaşı ile vakit geçirebilecekti. Ian'ın karısını kendisine çekip öptüğünü gördüğünde bedenindeki gizemli merak duygusu ile kızardı genç kadın. Bu yaşına gelmiş olmasına karşın herşeyden bihaber oluşu ise başlı başına bir olaydı lakin Jenna hiç rahatsız değildi. Ian ona çok iyi bir ağabey olmuştu o ise Ian'a annelik etmişti ondan küçük olmasına rağmen. asla da evlenmeye dair bir isteği olmamıştı. Evliliğin ona göre olup olmadığından dahi şüpheliydi. Çünkü Jenna, Caledonia kadar güçlü değildi. Karşısında ona surat asan bağırıp çağıran bir adama karşı tahammül edebileceğini hiç ama hiç sanmıyordu. Ya çekip giderdi Jenna, ya da adamın canını orada alıverirdi muhtemelen çünkü güçlü bir kadındı. Kılıçlarla arası oldukça iyiydi. Ian ona herhangi bir tehlike karşısında kendisini savunabilmesi için bildiği herşeyi öğretmişti hatta öğretirken öyle acımasız ve sertti ki Jenna'nın yaralanmasına dahi göz yumuyordu. Aşağıda birbirlerine sarılan ikiliyi gördüğünde ise geri kaçmak zorunda kaldı. Toparlanıp yemeği kontrol etmek için mutfağa inmeye karar verdi. O tam saçlarını taramış ardından bağlayacakken kapının çalınması ile olduğu yerde durdu.

"Gir."

"Hanımım Leydi Rebeca McDonald, Leydi Karen McDonald ve Lord Robert McDonald kaledeler."

"Geliyorum! Git Lord Sinclair'e gereksiz misafirlerimizin olduğunu söyle." Jenna sanki onları evine davet eden hizmetli kızmış gibi azarladı onu ve yerinden hırsla kalkıp merdivenlere yöneldi. Tanrım... Ne yapacaktı şimdi? O pis katille asla evlenemezdi! Hayır bunu asla yapmayacaktı. Sırtını dikleştirdi. Kendinden emin ve kararlı görünmek zorundaydı. Merdivenlerin başına gelip girişte pelerinlerini soyunmakta olan üçlüyü gördüğünde ise nefesini tutup bir an duraksadı. O Jenna Sinclairdi. Rebecanın üzerinde hiçbir baskısı olamazdı. Küçükken kendisine çarpıttığı lafları yutmak durumunda kalıyordu lakin artık gücü yetmezdi. Üstelik Kayınvalidesi olmak çabasındaydı kadın. Jenna muhtemelen Rebecayı iki güne kalmaz kovardı evinden. Başı önünde duran Karen'e ardından o saç sakal ile yanlarındaki insandan çok hayvana benzeyen iri adama baktı. Yüzünde kılsız bir nokta dahi yoktu. Sarı, tuhaf, ürkütücü, saçak saçak... Nikah esnasında zor kaçmıştı Ian'ın kolundan onunla karşı karşıya gelmemek için. Adımlarını yavaşlatıp bakışlarını Rebeca'ya çevirerek basamakları inmeye devam etti.

"Leydi Jenna Sinclair...Görüşmeyeli çok olmadı lakin özledim sizi..." Rebeca kadına doğru kolunu açtı.

"Bende sizi özledim Leydi McDonald." Genç kadın karşısındaki özgüven patlaması yaşayan kadına karşı kollarını açıp sarıldı.

"Bakın oğlum Robert de bize katıldı ziyaretimizde."

Jenna yutkunarak adama baktı. O ise kendisine değil açık bir öfkeyle annesini süzdü ardından çatık kaşlarını ona yönlendirdi. Genç kadının dudağında az sonra bir uçuk çıkacaktı biliyordu. Adam dudaklarını dahi kapatır vaziyette uzayan sakalını sıvazladı ve başını hafifçe öne eğdi.

GÜNAH KEÇİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin