18. Bölüm "Geldiler"

169 6 3
                                    

Bölüm şarkısı: Melis Kar-Yatıya

Medya: Mert

***

Sabah gelen anlamsız zil sesiyle kalktım. Bu zil neden bu saatte çalıyordu? Neden beni kaldırıyordu? Neden bu zulüm? Ben gerçekten anlamıyorum. Neden rüyamın en güzel yerinde kapı çalar?

Nedenini anlamanın tek yolu uykumdan uyanıp kapıyı açmak olacak. Ama ben ayağa kalkmak ve uykumu bölmek istemiyorum. Kim olabilir?

Beşinci zil sesiyle beraber kalkmam gerektiğini anlamıştım. Ayağa kalktım ve üzerime hırkamı geçirdim. Hava çok soğuktu. Aralık ayındaydık. Ocağa girmemize çok az kalmıştı.

Kapıyı açtığımda ilk gördüğüm yüz annemindi. Bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Sanırım onu kapıda çok bekletmiştim. "Zaman seni hiç değiştirmiyor kızım. Gene aynısın. Her zaman beni kapıda bekletiyorsun." Annem ve gene alttan alttan laf sokmaları. Olur olur yeriz.

"Valizlerle bizi burada beklettin ya bir şey demiyorum." Ve üretim hatası da buradaymış. "Güzellik uykusundaydım." Dediğimde güldü.

"Bu güzellik uykusu kısa sürmüş anlaşılan daha etkisini gösterememiş. Keşke geç gelseydik. En azından daha güzel bir yüzle karşılardın bizi." Evet şu an çarpılmış gibi olabilirdim ama o da sabah kalktığımda olan halimdi. Bu abim kalktıktan on saat sonra da aynıydı.

"Mert kardeşinle düzgün konuş." Annem araya girmişti. "Anne daha ne kadar düzgün bir dille ifade etmem gerek. Bunun daha iğrenç bir şekilde söylenme şekli de var."

"Söyleme Mert. Ben artık ayakta kalmak istemiyorum. Sıkıldım. Elif var bne onu izleyeceğim." Annem içeri valizleri almadan geçtiğinde hızlıca abime baktım. "Elif bitmemiş miydi?" Abim valizleri eline alıp bana baktı. "Sabah tekrarları var. Onu izliyor."

O da içeri girince ben de kapıyı kapattım. Annem hemen televizyonu açmıştı. "Liyan nerede bu kanal 7?" Al işte artık ne kadar kalacaksa her gün bunları izlmeek zorunda kalacaktım. Abim bu durumdan fazlasıyla memnundu. Çünkü kendisi ben gittikten sonra her gün buna katlanıyordu. Şimdi de benim katlanmam çok hoşuna gidecekti.

"On dokuzda anne" Dedim bıkkınlıkla. Ben okurken de buna çok kez maruz kalmıştım. Her seferinde ekranın başında kriz geçiriyordum.

"Sen de bize kahvaltı hazırla bakalım. Biz yorulduk. Aynı zamanda da acıktık." Dedi kanalı bulunca. Annem bana çektirecekti. Abimi saymıyorum bile. O zaten gelmeden de yapıyordu.

Kahvaltı masasına oturduğumuzda abim bir sorun arıyordu. "Bu masada neden masa örtüsü Yok?" Oha ama yani.

Benden bakışlarını çekip anneme baktı. "Doğru ben sana masa örtüsü getirmiştim üç yıl önce. Şimdi nerede o örtü?" Benim bunu daha önce akıl etmem gerekiyordu. Annem böyle şeylere çok takıyordu.

"Ayrıca anne fark ettiysen salondaki koltuklarda da örtü Yok." Dedi. Bu adam buraya sırf kusurlarını bulmak için gelmişti.

Çatalı salatalığa bastırıp abimin ağzına soktum. "Abiciğim lütfen masadaki her şeyden ye. Biz annemizden böyle öğrendik değil mi?"

Susması gerekiyordu. Çok fazla konuşuyordu. "Sen kahvaltıdan sonra masa örtüsünü çıkar."

Kim bilir nereye sokmuştum masa örtüsünü nereden bulacaktım?

Abim bana doğru biraz yaklaştı. "Benden iki hafta boyunca çekeceğin var canım kardeşim." Tam bir şey diyecekken bu sefer o beni susturdu. "Bizi evinde istemiyor musun?"

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin