82. Bölüm "bulantı"

11 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Teoman- aşk kırıntıları

***

Çok uykum vardı ama kabus görmek istemiyordum. Şuna n anlamda soğuk bir bez vardı. Bunu yaklaşık iki dakika önce Görkem koymuştu anlıma.

"Uyuyabilirsin." Onunla uyumak istiyordum ama onu da hasta etmek istemiyordum. O yüzden uyumadım.
"Uykum yok"

Yanıma kıvrıldı. Beni kolunun altına aldı. Sımsıkı sarıldı. "Hala yok mu?" Mayışmıştım bile. Artık rahat rahat beş uyku çekebilirdim.

(Görkem'den)

Liyanın ateşini ölçtüm. Hala düşmemişti. Neden bir anda hasta olmuştu?

Uykusuzluktan olabilir miydi? Belki de o yüzdendi. Sürekli kabus gördüğünü biliyordum. O yüzden yanından ayrılmamaya çalışıyordum.

Ama her zaman yanında olamazdım. O zamanlar uyumuyor muydu?

Bu yüzden bitkin düşmüş olabilir miydi? Şu an mışıl mışıl uyuyordu. Eğer gelip kendisi bana sürekli kabus gördüğünü söylemese benimle yattığı her gün onun asla kabus görmediğini düşünebilirdim.

Ama görüyordu. Sürekli görüyordu. Bir tek ben varken mi görmüyordu? Belki de... ona iyi gelmek iyiydi. Ama kabus görmesini istemiyordum.

Her şey benim suçumdu. Onu asla yalnız bırakmamam lazımdı.

Şimdi her su gördüğünde sinir krizi geçiriyordu. Kim bilir o it benim güzelime ne biçim işkenceler yapmıştı?

Benim Sevgilim kaç gecedir uyku uyumuyordu. Sürekli kabus görüyordu. Belki huzurlu bir uykunun nasıl bir şey olduğunu bile artık hatırlayamıyordu.

Zaten beni birkaç saat önce kendini kötü hissettiği için aramamıştı. Kabus gördüğünü için aramıştı.

Geçen gece de aynısı olmuştu. Sadece bir kere söylemişti bana bunu. Söyleseydi ben sürekli onunla yatardım.

Ama o itiraf edemiyordu. Biliyordu. Kendimi suçlayacağımı biliyordu. O yüzden söylemiyordu. Kendisi kötü bir haldeyken bile beni düşünüyordu.

Yanağını okşadım. O iyi kalpli bir kızdı. Ama biri gelip onu mahvetmişti. Eski hayat enerjisi yoktu artık.

Her gün daha da kötü bir hal aşıyordu bu durum. Neden böyle oluyordu? Ben neden hiçbir şey yapamıyordum? Neden iyileştiremiyordum onu?

Bir kez daha okşadım yanağını. Hala ateşi düşmüyordu.

Bir amda hareketlendiğini irkildim. Ne oluyordu? "Yapma." Diye mırıldandı. Kime diyordu? Kimse ona bir şey yapmıyordu ki?

Elleri boğazına gitti. "Yapma." Dedi bir kez daha. Nefes almasını engelliyordu. Elini geri çekmeme izin vermiyordu. "Yapma." Dedi bu kez bağırarak.

"Rahat bırak beni." Kabus görüyordu? Kimi görüyordu? "Canım yanıyor." Benim de canım yanıyordu. Onu böyle görmek gerçekten de canımı yakıyordu.

Çok kötüydü. Kıpkırmızıydı. Şıçrayarak oturur pozisyona geçti. Uyanmıştı. Gözünden bir damla yaş akıyordu.

"Görkem..." dedi bana bakarak. Anında ona sarıldım. "Sevgilim..." Dedim. "Kabus mu gördüm ben?"

Başımı salladım. Ağlamaya başladı. "Görkem ben çok kötüyüm." İlk defa ban akçayı bir halde olduğunu söylüyordu.

"Canım çok yanıyor." Biliyordum. Şahit olmuştum. "Sürekli yandığımı görüyorum. Ama ben yaşıyorum. Yanmadım."

Ondan ayrıldım. "Yanmadın. Ben seni katardım. Her ne olursa olsun her zaman seni kurtarırım ben. O yüzden korkma ben her zaman seni kurtaracağım."

"Biliyorum. Sen beni kurtarırsın." Kurtarırdım. "Uyuyalım mı beraber?" Diye sordum ona. Tereddüt etti.

"Kabuslarım..." dedi sadece. Korkuyla uyanmak istemiyordu. Kabus görmek istemiyordu. Ama o kabusları benimsemişti.

Sürekli gördüğü için... sürekli kabus görüyordu. "Kabusların olmayacak. Sadece sen ve ben."

Başını salladı. Tekrar yatar pozisyona geçti. Ben de onunla beraber yattım. Ona sarıldım. Başına ufak bir öpücük bıraktım.

"Güzel Sevgilim benim." Dedim onun saçlarını okşarken. Hemen uyumuştu. Bana iyice sokulmuştu. Ben de gözlerimi kapattım. Onunla uyumak güzeldi.

Hemen uykuya dalmıştım. Kokusu mest ediyordu insanı.

🧡

Uyandığımda Liyan hala uyuyordu. Onu öylece bıraktım ve mutfağa gittim. Kaba görmemişti. Her an onu kontrol eğmiştim.

Kahvaltı hazırlamam gerekiyordu. Uyanınca bir şeyler yiyip ilaç içmeliydi. Hatta hastaneye gitmeliydik.

Kötüydü. Bu öyle gelip geçici değildi. Tamam grip olmuş olabilirdi ama yine de bir hastaneye gitmesi gerekirdi. En azından ilaçlarla kolayca hastalığı atlatabilirdi.

Böyle biraz zordu. Sadece ateş düşürücüyle kalması mümkün değildi.

Ben kahvaltıyı hazırladığımda sanki planlanmış gibi içeri Liyan girdi. Yürümekte biraz zorluk çekiyordu. Halsizdi hala.

Yanağına bir öpücük kondurdum. "Sevgilim günaydın." O benim bu enerjime şaşırmış bir şekilde baktı. Kendisi halsiz olunca biraz böyle şeyler farklı geliyordu kendisine.

"Günaydın." Demeyi es geçmeden masaya oturdu. "Kahvaltı mı hazırladın?" Hazırlamıştım ve önünde duruyordu.

"Aç değilim ki ben." Dediğinde onu ciddiye almadım. "Hastaneye gidelim mi Liyan? Gerçekten kötü duruyorsun."

Telefonunu çıkarttı ve yüzüne baktı. Çok güzeldi ama güzel yüzü solmuştu. Hasta olması iyi değildi. Sürekli halsizdi.

"Çok mu kötü duruyorum?" Dedi bana bakarak. Ama böyle bakarsa ben fikirlerimi açıkça söyleyemezdim. "Sevgilim gidelim. Beraber gidelim."

Başını salladı. Sonunda kabul etmişti. "O zaman ilk önce karnını doyuralım." Yüzünü buruşturdu. "İstemiyorum yemek yemek."

Beni şaşırtıyordu. "Sen ve yemek yememek. Gerçekten anlamıyorum. Bu kadar kötü mü halin?" Masadaki yiyeceklere içli içli baktı. Onları yemediği için üzülüyordu.

Tabaktaki patatesi okşadığını gördüm. "Hadi bakalım at ağzına." Geri bıraktı patatesi. Ardından ayağa kalktı ve hızlıca salondan çıktı.

Hemen Peşinden gittim. Kendini tuvalete atmış kusuyordu. Hemen saçlarını tuttum. "Bebeğim iyi misin?"

Kusuyordu. Bana nasıl cevap verecekti ki? Benimki de soruydu işte. Sanırım sucuklu yumurtayı yapmamam gerekiyordu.

Klozetten çekildi. "Midemi bulandırdı." Normalde çok seviyor diye şimdi de yapmıştım. Keşke yapmasaydım. Midesini bulandırmıştı.

"Artık sen hastaneye gitmek istesen de istemesen de hastaneye gideceğiz Liyan. Kusura bakma. Gerekirse zorla götürürüm." Liyan yüzünü yıkadıktan sonra bana döndü.

"Tamam gidelim. Ben kendimi çok kötü hissediyorum." Başımı salladım.



————————-

Bölüm bitti.

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin