71. Bölüm "kurtarıcı"

10 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Teoman - Renkli Rüyalar Oteli

***

(Görkem'den)

Liyan'ın bulunduğu yere çok yakındım. Bir an önce oraya ulaşmam gerekiyordu. O şerefsiz Liyana çok kötü şeyler yapmıştı. Belliydi. Liyan öleceğini düşünüyordu.

Ama olmayacaktı. Tolga ona hiçbir şey yapamazdı. Arabanın hızını biraz daha arttırdım. Polis arabaları da arkamdan geliyordu. Bu işi tek başıma halledemezdim.

Kaç kişi olduklarını bilmiyordum. Gerçi o çok da önemli değildi. Hızlandıkça hızlandım. Beş dakika içinde oraya varacaktım.

Öyle de oldu. Bir depoyla karşı karşıyaydım. Etrafa bakındım. Bu Tolga'nın arabasıydı. Arabadan indim ve koşarak onun arabasının arkasına geçtim. Beni fark etmelerini istemiyordum. O yüzden arkadan dolanacaktım.

Arabanın kapısını açtım ve onu sertçe dışarı çektim. Onu bıraktığımda dengesini koruyamadan yere düştü. Onu yakasından tutup yerden kaldırdım.

"Şerefsiz herif." Yüzüne bir tane yumruk geçirdim. Güldü. Ona vurmam hoşuna mı gitmişti? "Bence şu an konu ben değilim ha Görkem."

Liyandan bahsettiğinden emindim. O neredeydi? "Nerede?" Diye sordum. Bir kez daha güldüğünde yüzüne bir kez daha vurdum. "Yanıyor." Dedi sadece.

Yanıyor muydu? "Cayır cayır yanıyor şu an." Bakışlarım arkama kaydı. Arkamdaki depo yanıyordu. Ben bunu nasıl fark edememiştim?

Volkan ve Derya'nın arkamdan geldiğini görünce Tolga'yı sertçe yere attım. Koşarak içeri girdim. Kimsenin beni tutmasına izin vermedim.

İçeri girdiğimde her yer yanıyordu. Bir öksürme sesi duymuştum. İyi ki de duymuştum. Ölmemişti. Artık bunda emindim.

Sesin geldiği yere doğru koştum. Canım yanıyordu. Ama umurumda değildi. Aynı on gibi öksürdüm ben de. Burası duman altıydı.

"Sevgilim..." Dedim ağzımı kapatarak yanına koşarken. Öksürdü. "Görkem." Dedi ama sesi çok az geliyordu. Hızlandım.

Yere bir sandalye düştü. Bir an için irkilmiştim. Onu almak çok zor olacaktı. Yanına vardığımda net bir şekilde olmasa da gördüm onu. Çok kötü bir haldeydi. Yüzü simsiyah olmuştu dumandan.

Gözlerimi zar zor açık tutuyordum. O benden daha da kötüydü. Ellerinin bağlı olduğunu fark ettiğimde hızlı bir şekilde görmediğim düğümü çözmeye çalıştım.

Başarılı olamıyordum. Çok sıkı bağlanmıştı. Yapamıyordum. Zorlanıyordum. "Görkem." Dedi öksürüklerinin arasından. Nefesini boşuna harcamamalıydı.

"Kurtaracağım." Seni Dedim zorlanarak. Bir elini açtığımda savruldu. Tek eliyle kendini tutması çok zor olmuştu.

Şerefsiz herif diye geçirmeden edemedim içimden. Tek elimde onu kaldırdım ve ipi çözmeye çalıştım.

Her türlü canı yanacaktı. Hızlı olmalıydım. "Elimi kullanabiliyorsan şu an kullanmanın tam sırası." Cümleyi kurmakta biraz zorlansam da kurmuştum.

Ellerini on saniye boyunca salladı. Ellerini kullanması zordu ama benim de tek elimle halledemeyeceğim belliydi.

İkimiz senkronize bir şekilde düğümlerden kurtulduk. Düşecekler onu iyice kucağıma aldım. İki elimle onu sıkıca tutarak koşmaya başladım.

Ateşin içinde koşmak çok zordu. İkimizde öksürüyorduk. Buradan beş an önce çıkmamız gerekiyordu. Yoksa geberip gidecektik.

Kapıya yaklaştığımda hızlıca depodan çıktım. Çıkar çıkmaz yere yığılmıştım. Benimle beraber Liyan da düşmüştü. Üzerime düştüğü için bir yerine  zarar gelmemişti.

Benim aklıma ambulansı çağırmak gelmese de birilerinin aklına gelmişti. Bizi sedyeye koyup ambulansın içine aldılar.

🔔

Odadan çıkar çıkmaz Liyanı bulmak adına koridorda gezinmeye başladım. Neredeydi? Biz ne ara birbirimizden ayrılmıştık?

Volkan'la karşılaştığımda "nerede?" Diye sormakta yetindim. Önümdeki kapıyı gösterdi. Kapıyı açar açmaz içeri girdim.

Ondan başka kimse yoktu. Kendindeydi. Yüzündeki yaralara pansuman yapmışlardı.

"Sevgilim." Dedim ve yanına yaklaştım. "Görkem." Dedi ben kapıyı açığımda beni fark etmemişti. Ayağa kalkmak için hareket etti ama onu engelledim.

Engeller engellemez de sarıldım ona. İki gündür görmemiştim onu. Serum takmışlardı. "Yüzüm..." dedi. Neden böyle demişti?

Eli dudağındaki yaraya gitti. "Yüzüm çok kötü gözüküyor değil mi?" Diye sordu. Kalbimde bir ağrı oluştu. Bana bunu söylememeliydi.

Yüzündeki yaralara canını acıtmamak için hafifçe dokundum. "Aksine dünyada gördüğüm en güzel kadınsın sen. Yaraların seni kötü göstermiyor." Sırıttım. Şu an kötü şeylerden konuşmayacaktık.

"Aksine bence çok seksi gözüküyorsun." Gülümsedi ama arkasından hemen Yüzünü buruşturdu. Yarası acımıştı. Benim ise içim acımıştı.

Her şey benim suçumdu. Onu bir saniye bile gözümün önünden ayırmamam gerekirdi. İçeri geçene kadar beklemeliydim.

Ben tam olarak salaktım. Nasıl böyle bir şey yapabilirdim? Onca şeyden sonra Tolga'nın benden intikam almak için beklediğini bile bile nasıl onu tek bırakırdım?

Aptaldım. Dünyadaki en aptal kişi olabilirdim. Her şey benim suçumdu. "Yalan söylüyorsun." Dedi yüzü acısa bile bu gülümsemesine engel olmamıştı.

"Yalan söylemek mi? Sen hiç aymaya baktın mı? Çok güzelsin. Fazla güzelsin. Bu güzelliğin beni deli ediyor." Gülümsemesi daha da büyük bir hal aldı.

Şu an ilk defa onun gülümsemesini istemiyordum. Canı yanıyordu. Benim yüzümden onun canı yanıyordu.

"Biliyor Musun? Yaralar sevdiğin kişi öpünce geçiyormuş. Sen öpersen belki de geçer bu yaralarım. Denemek ister misin?" Ellerim yanaklarında gezindi.

Biraz yukarı doğru çıktım. Kaşındaki yarayı öptüm ilk önce. Ardından gözündeki morluğu öptüm. Her yerine vurmuştu şerefsiz herif.

"Biraz aşağıya inip dudaklarındaki yaraya öpücük kondurdum. Elini elimin içine aldım. Dudaklarımla bu sefer ellerimi öptüm.

Çok fazla çizik vardı ellerinde. Acımamıştı. Acısa zaten kaçırmazdı. Ne hale getirmişti liyanı. Ben dokunmakta kıyamazken o neler yapmıştı benim sevgilime?

"Bütün yaralarım geçti artık." Dediğinde ağlamak istedim. "Liyan..." Dedim sesim titrerken. Bana aynı şekilde karşılık verdi. " Görkem..."

"Özür dilerim." Kaşlarını çattı ama ardından yarası kendini belli edince yüzünü düzeltti. "Ne için özür diliyorsun?"

"Bütün bu olanlar benim yüzümden oldu. Çok özür dilerim." Liyan kaşlarını çattı tekrardan ama bu sefer acıyan yarasını umursamadı. Sanırım bana kızmıştı.

"Bana bunları yapan sen değildin. O yüzden şimdi vicdan azabı çelmeyi bırak ve bana yiyecek bir şeyler getir." Arkasına yaslandı.

"Sevgilim..." Dediğimde beni dinlemedi. Eliyle çıkmam gerektiğini söyledi. Ayağa kalktım. Odadan çıktım. Şimdi ona yemek getirmeliydim.

***

Bölüm bitti.

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin