58. Bölüm "Sivas'ın yolları"

16 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Ajda Pekkan - yakar geçerim

***

(Liyandan)

"Emin miyiz ya?" Dedim iki saattir sorduğum soruyu tekrarlayarak. "Bebeğim sence artık çok geç değil? Yola çıkalı dört saat oldu."

"Sivas'a mı gidiyoruz şu an ya?" Evet tam olarak Sivas'a gidiyorduk. "Sanki öyle yapıyoruz gibi." Dedi Görkem dalga geçerek.

"Onlar niye geliyor?" Dedim arkamdaki arabaya bakarak. "Kuzeyi biliyorsun. Hayatta yanımızdan ayrılmaz." Dedi. Kuzey yanında Mineli de sürüklemişti. Onlar gelir de diğerleri durur muydu? Durmazdı tabi.

Hakan, Furkan, Volkan ve Derya da geliyordu. Onların neden eksiğini anlamamıştım ama fazla da sorgulamamıştım işte. Sivas'a gidiyorduk. Gezerlerdi herhalde.

"Gelmeselerdi keşke." Dediğimde önüme dönmüştüm. "Baban nasıl biri?" diye sordu Görkem. Konuyla alakası bile yoktu bunun. "Bilmem."

"Babanı tanımıyor musun?" Alakam bile Yok. Ne saçmalıyordu bu? "Nereden çıktı şimdi bu Görkem? Neden bir anda babamla tanışmak istiyorsun? Ne gerek vardı?"

"Ne demek ne gerek vardı? Kusura bakma Liyan ama biz evleneceğiz. Bunu biliyorsun değil mi?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Bizim evlenmemiz için ilk önce ortada bir evlenme teklifi olmalıydı sonuçta. Ama yoktu öyle bir şey?

"O zaman şimdi öğrenmiş oldun. Ben seninle evleneceğim. Sen de Benimle evleneceksin. Yani biz evleneceğiz." Tane tane açıkladığında ona karşı çıktım.

"Tabi efendim. Şu an evlendik biliyor musun?" Elimi cebime soktum. "Bak bu da bizim nüfus cüzdanımız. Nasıl?" Diyerek ellerimle el hareketi çektiğimde güldü ve elimi öptü. Bu adam asla beni anlamıyordu.

"Evleneceğiz biz. Sen neden bu kadar gerildin ki Bebeğim?" Önüne döndü. "Gerilmedim. Ortada bir evlenme teklifi Yok. Ama sen babamla tanışmaya gidiyorsun."

"He sen o yüzden kızıyorsun bana. Hallederiz onu. Sıkıntı yapma sen şimdi." Dedi ve ellerim tuttu. Bana baktı. Yol boş olduğu için rahattı.

"Benimle evlenir misin?" Dedi. Ciddi ciddi şu an bana evlenme teklifi ediyordu. "Yüzük nerede?" Dedim kendime hakim olmaya çalışırken. Böyle evlenme teklifi mi olurdu Ya? İnsan biraz özenirdi.

"Yüzüğü boşver şimdi sen. Söyle. Benimle evlenir misin? Evlenmez misin?" Ellerimi ondan çektim. "Önüne bak." Diye bağırdım.

Ben böyle bağırdığımda Görkem bir şey olduğunu zannedip önüne bozla dönmüştü. Ama karşımızda bisiklet bile yoktu. Sadece sinirlenmiştim. "Evlenmiyorum seninle falan." Kollarımı birbirine bağladım.

"Düzgünce hiçbir şey yapamaz mısın sen? Ha söylesene. Bönömlö övlönör mösön? Hayvan... öyle sorulur mu?" Elleri yanaklarımı buldu. "Bugün biraz sinirlisin sanırım."

"Cidden mi? Acaba neden sinirliyim? Acaba neden sinirliyim?" Yanımdaki cama döndüm. "Bebeğim... tabi ki de böyle bir evlilik teklifi etmeyeceğim. Ayrıca böyle bir evlilik teklifi mi olur Ya? Saçma. Ben ilk babandan izin almak istiyorum. Onun da haber olsun istiyorum. Bakalım kızına layık mıyız? Bir de ondan duyalım."

Güldüm. "Bu bir evlilik teklifi değildi yani." Başını salladı. "Değildi tabi. Ben asla böyle bir şekilde evlenme teklifi etmem. Özenmem gerek. Çünkü sen benim için sıradan biri değilsin. Sen aşık olduğum kadınsın. Sana özenmeyeyim de kime özeneyim?"

Kollarımı birbirinden ayırdım. "Sivas'a gitmeye ne gerek vardı?" Aslında benim umursadığım şey asla evlenme teklifi değildi.

Akrabalardı.

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin