44. Bölüm "Yiyebiliriz"

27 2 6
                                    

Bölüm şarkısı: Sena Şener- porselen kalbim

***

"Sen ciddi olamazsın." Dedim telefonla konuşurken anneme. "Güzel bir kız geldi eve valla." Derdi annem heyecanla. "Dedi ki ben Merti arıyordum." Gözleirmi açabildiğim kadar açtım. "Ciddi misin sen? Abime güzel bir kız mı gelmiş?" Annemin içli nefeisni duydum.

"Biliyorum inanması çok zor. Bak ben yaşadığım halde hala rüya olabilir diye düşünüyorum. Kaç kere kendimi çimdikledim haberin var mı? Ama hiçbirinde uyanmadım. Kız valla abine gelmiş. Abin yanıma geldi. Aaa dedi Pelin dedi. Sen dedi ne arıyorsun burada dedi." Annemin heyecanını yanında olmasam bile anlıyordum. Kadın ilk defa abimin yanında güzel bir kız görüyordu.

"İçeri geçtik. Konuştuk Mert hazırlanana kadar. İş yerindne arkadaşıymış. Merti anlattı bana. Annesine anlattı. Merti o kadar iyi bir insanmış gibi anlattı ki bir an için düşündüm ben Merti yanlış tanıyor olabilir miyim? Çünkü bilirsin. Normalde piçin önde gidenidir kendisi." Bilirdim. Hem de en yakından tanırdım onu. Bütün pisliklerini bilirdim.

"Ne anlattı bari?" Garipti. Abimi bilirdim. İyilikle uzaktan yakından alakası yoktur. Hatta dilencilerden para çaldığı bile olur. "Çok iyi kalpliymiş. İş yerind ehep ona yardım ediyormuş. Çok yardımsevermiş." Dedi annem tek nefeste. Yaptığım tek şey göz devirmekti.

Abim kesinlikle yardımsever ya da iyi kalpli biri değildi. Bir kere borç istemiştim. Beni kölesi ilan etmişti. Ben sana borç verdim her dediğimi yapacaksın demişti. İyi kalplilik diye bir şey onda pek de mevcut değildi. Bir kere hatılıyorum dokuz yaşımdaydım. Kolumu kırmıştı.

Üzerinde bir şey deneyeceğim dediğinde bana kıyafet almış da onu denettirecek snamıştım. Dokuz yaşındaydım daha. Bana okulda öğrendiği bayıltma tekniğini gösterdiğinde bayılmayı bırak ölecektim. Üstelik kolumun üzerine düştüğüm için de kolum kırılmıştı. Çok kötü zamanlardı.

Ben okula başlayınca her teneffüs yanıma gelir saçımı çeker harçlıklarımdan alırdı. Hiçbir zamna kantinden istediğim bir şeyi alamamıştım. Şerefsizdi. Şerefsizlik bir iş olsaydı kesinlikle terfi alırdı.

"Hiç inandırıcı değil. Bu nasıl inanmış abimin iyi biri olduğuna." Annem güldü. "Kız Merti ilk gördüğünde şirkete dilenci girdi snamış. At hırsızı gibi tipi olunca böyle oluyor tabi. Babasına çekti bu. Babasının tipi de aynı." Arkadan babamın homurdanmalarını duydum. "Ne oldu Hamza? Zoruna mı gitti? O çocuğun bana çekmiş ihtimali sıfır. Direkt sen olmuş. İkinizde aynısınız."

Annem yine günlük babamla kavga etme kotasını doldurmuş olacak ki benimle konuşmaya devam etti. "Yine başladı. Neymiş Mert dayısına çekmiş. Sen Tacinin hiç at hırsızına benzeyen bir yanını gördün mü? Hayır bırak benzemeyi benzeyen bir tane bilr arkadaşı yoktu çocuğun. Nedir senin bu Taci nefretin anlamıyorum?"

"Tacinin arkadaşı mı vardı acaba?" Babamın sesini net bir şekilde duyduğumda güldüm. Onlar tutkulu bir çifti. Ne kadar kavga da etseler onlar birbirlerine aşıklardı.

"Aman şimdi boşver dayını babanı. Ne yapıyorsun sen bakalım? Söyle." Onun da Halimi hatrımı sorması böyleydi. "Valla bugün evdeyim. Öyle kendi kendime takılacağım. Belki film falan izlerim. Öyle Yani."

Annem bu dediklerimden hiç memnun kalmadığını belli eden sesler çıkarırken benim de kapım çalmıştı. Kim olduğunu bilmiyordum. Yemek sipariş vermemiştim. Kuzey bana bugün meşgul olacağını söylemişti.

O zaman kim gelmişti?

Yavaş adımlarla kapıya yaklaştım. Delikten baktığımda tanıdığım ve görünce nutkumun tutulduğu o yüzü gördüm. Bu Görkemdi.

Onunla buluşuruz diye anlaşmamıştık. Ama görünüşe bakılırsa işini erken bitirince yanıma gelmeye karar vermişti.

Onu daha fazla bekletmetmeden kapıyı açtım. Tabi hala annemle konuşuyordum. O yüzden ona gol geldin diyemedim. Yanağına ufak bir öpücük kondurup hemen içeri geçtim.

Bundan hoşlanmamıştı. Daha iyi bir öpücük ve daha iyi bir karşılana beklediğinden emindim ama şu an uygunsuz bir zamandı. Annemle konuşuyordum. Ve yanında da babam vardı. Tehlikeli bir ikiliydi.

Görkem bu karşılamaya rağmen arkamdan geldi. "Ay anne Zaten hafta içinde dışarı çıkmaktan başka bir şey yapmıyorum. Bugün de zamanımı evde geçirmek istiyorum."

Benden kilometrelerce uzakta olmasına rağmen hala evde tıkılı olmamdan pek de hoşlanmıyordu. Ve bunu açıkça belli ediyordu. Bu durum da artık beni rahatsız ediyordu.

"Anne sürekli dışarıda olmamam." Dediğimde yine beni onaylamadı. "Ne var biraz sosyalleşsen. Ben senin iyiliğin için diyorum. Valla sonra koca bulamayacaksın." Anne kusura bakma ama ben kocayı çoktan buldum. Sen merak etme.

Görkem annemin bu laflarını duymuş olacak ki hemen güldü. Çok sesli olmuştu bu. Çünkü annem hemen fark etmişti bu gülüşü. "Evde biri mi var Liyan? Hani tektin."

Bir insan hemen her şeyin farkına varabilir miydi Ya? Bu kadın çok dikkatliydi. Her şeyi duyuyordu. Bazen aklımı okuduğunu bile düşünüyordum. Bence böyle şeyler yapmamalıydı.

"Yok anne televizyon açık da. Ondan duymuşsundur sen." Annenle konuşurken bir yandan da işaret parmağımı dudağıma götürüp Görkem'e susması gerektiğini anlatıyordum.

"Biraz kıs o zaman televizyonu. Şu an Benimle konuşuyorsun. Neden televizyon açık?" Bugün yine alınganlığı üzerindeydi.

Görkem beni yeterince saçma sapan duruma soktuğunda yetmediğini düşünmüş olacak ki yanıma geldi. "Neyse pikniğe falan git. Etrafı gez. Arkadaşların olsun. Hastanede var mı arkadaşın?"

Annemin soru yağmurları ve Emirleri bitmiyordu. "Var annecim. Merak etme hepsiyle iyi anlaşıyorum." Tam o sırada boynumda bir şey hissettim. Bu kesinlikle Görkem'in dudaklarıydı.

Bu çocuk kesinlikle rahat duramıyordu.  Boynuma öpücükler kondurduğunda annemle doğru düzgün konuşamıyordum. Çünkü huylanıyordum. "İyi iyi. Mutlu oldum. Bugün gayet mutluyum. Bu mutluluğumu kimse bozamaz yemin ediyorum."

Görkem sonunda dudaklarını boynumdan çekti ama bu sefer hedefi dudaklarımdı. Bunu anlamıştım. Ama engellemedim. Engelleyesim hiç gelmemişti. O yüzden uğraşmadım.

Görkem dudaklarımı öptüğünde eli belimdeydi. Ben de bir elimle onun yamağını okşuyordum. "Liyan kızın o ses ne? Sen yemek mi yiyiyorsun?"

Yiyordum valla ama yemek değil Görkem'i yiyiyordum.  Lezzetli miydi? Kesinlikle. Ayrılmak istiyor muydum? Asla. Ondan ayrılmak istemiyordum ama annemle konuşuyordum.

"Evet anne yemek hazırlamıştım kendime." Nefesimi düzene sokarak ona cevap verdim. "Senin şu yemek yemeni düzene sokman lazım. Baksana hemen nefes nefese kalıyorsun. Artık nasıl yiyiyorsan? Yemek yemeyi neden bu kadar sevdiğini anlamıyorum?"

Olabilirdi. Yemeği de severdi. Şu an yemek olan Görkem'i de. Olurdu öyle. "Neyse kapatıyorum. Sen de yemeğini ye. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Sanırım o Telefonu kapatmamalıydım. Görkem bana yaklaştığında geri geri gittim.

"Şimdi rahat rahat öpüşebiliriz. Ya da birbirimizi yiyebiliriz." Bir kolunu yanıma koyup yaklaştı bana. Ardından aramızdaki mesafeyi kapattı.


——————————

Bölüm bitti.

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin