64. Bölüm "büyük buluşma"

15 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: son feci bisiklet- torna

***

(Görkem'den)

Volkan'ın başında beklemeye devam ediyordum. "Hala bulamadın mı?" Dedim. "Şu an bir suç işliyoruz biliyorsun değil mi Görkem?"

Çok korkaktı. Bir de polis olacaktı işte. "Korkuyorsan eğer ben hallederim Volkan. Uğraşma istersen sen." Dedim alayla.

"Emin misin? Bak adamı bulmak zorunda değiliz. Liyanın numarasını değiştiririz. Bence en makul seçenek o." Gözlerimi devirdim.

"O kendinde benim sevgilime saçma sapan mesajlar atmak gibi bir hak buluyorsa. Ben de onun nerede olduğunu bulur kendimde de onu dövmek gibi bir hak bulurum anladın mı beni Volkan? Şimdi onun nerede olduğunu bul. Yoksa ben kendi yöntemlerimle bulacağım."

Volkan başını salladı. Benimle mücadele edemeyeceğini anlamış olmalı ki bakışları tekrardan bilgisayara döndü. "Şu an bir kafede." Dedi bıkkınlıkla. Yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Ne duruyorsun versene adresi." Son bir kez bana umutla döndüğünde yüzünü buruşturdum. "Hadi Volkan." Israrların sonucunda adresi alıp arabama Doğru gittim. "Karakolluk olma Görkem. Kurtarmam seni."

Karakolluk olmak umurumda bile değildi. Benim umurumda olan tek bir şey vardı o da Liyandı.

Arabaya bindiğimde ne kadar hız yapabilirsem o kadar hızlandım. Ne kadar çabuk o şerefsize ulaşırsam benim için o kadar iyiydi.

Benimle, Liyanla, bizimle uğraşmayı bırakması gerekiyordu. Böyle bir şey yaparsa sonuçları da ağır olurdu. Bunu daha önceden öğrenmesi gerekirdi ama öğrenmemişti. Ya ben yeterince açıkça ona bunu öğretememiştim.

Kafeye vardığımda etrafı inceledim. Buradaydı. Ama hangi masada oturuyordu?

Sağ çaprazıma baktığım an onu gördüm. Arkası dönüktü ama şerefsiz kendini her yerde belli ediyordu. Her haliyle...

Yavaş ama büyük adımlarla yanına vardım. Arkadaşlarıyla gülüşüyordu. Ben onun gülüşünü kolayca soldururdum. Arkadaşlarının bazıları beni fark etmişti. O yüzden sesleri kesilmişti.

Daha fazla vakit kaybetmeden sandalyesini tuttum ama bir şey yapmadım. Hafifçe kulağına doğru eğildim. "Tolga" diye fısıldadım.

Sesimden tanımış olacak ki bedeni kaskatı kesildi. Gülüşü soldu. Onun gülüşü solarken benim gülüşüm belirdi yüzümde. "Özledin mi beni?" Dedim biraz bekleyip.

Daha sonra dikleştim ve bir sandalye çekip yanlarına oturdum. "Ne oluyor be?" Dedi bir adam. Ona dönüp bakmadım bile.

Bakışlarım sadece Tolgadaydı. "Kim bu Tolga?" Diye sordu başka bir adam. Yine ona dönmedim. Tolga tekrar az önceki gibi gülümsedi. Demek ki yeterince korkutmamıştım onu. Ya da yanında arkadaşları var diyeydi bu cesareti.

"Benim eskimin yeni sevgilisi." Dedi laubali bir tavırla. İşte bu beni sinirlendirmişti. Demek Liyana eskim diyordu. "Ne işi var burada?"

O adama baktım. Ardından tekrar Tolga'ya döndüm. Yüzümde bir gülümsemeyle baktım. "Sevgilimin eskisiyle ufak bir meselem var. Onu konuşmaya geldim."

Arkama iyice yaslandım. Ardından üzerinde sadece Tolga'nın telefonu olan masaya ayaklarımı uzattım. Ayakkabının topuğu tam olarak Tolga'nın telefonunun üzerine gelmişti.

"Hangi yüzle buraya geliyorsun sen?" Defi daha önce yaşanmış olaya ithafen. "Sen hangi yüzle benim sevgilime mesaj atıyorsan o yüzle ben de buraya geliyorum." Dedim sakince.

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin