16.BÖLÜM ''Geç Bile Kaldık''

37.2K 1.3K 47
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

*Bölüm şarkısı Maroon 5-Animals*

Bize açıklama yaptıktan sonra dışarı çıkan Burak'ın peşinden Aras ve Doğu'da çıkmıştı. Tabi ki çıkarken sevgili kocamın küçümseyici bakışlarına da maruz kalmıştım. Elimi alnıma götürüp gözlerimi kapadım. Bir süre kimse konuşmadı. Düşüncelerimi toparlamak için iyi bir zamandı.

"Çok fazla ileri gittiniz." Sessizliği bozan Doruk oldu. Gözlerimi açıp ona sert bir bakış attım. Doğa kaşlarını çatıp sinirle konuştu.

"O mesajları kim okusa aynı tepkiyi verirdi." Hak verircesine kafa salladım. Şu küçücük hareket bile başımın dönmesine neden olmuştu.

"Evet, yanlış anlamışsınız. Ama kendinizi bu duruma getirmeye mecbur değildiniz." Ellerimi şakaklarıma götürüp yavaşça masaja başladım. Eylül yerinde duramayıp Doruk'a cevap verdi.

"Bu sizi haklı çıkarmaz." Daha fazla dayanamayıp konuşmaya dâhil oldum.

"Görev diye kızların dibine girmeye ya da kucakta oturtmaya da gerek yoktu." Tek kaşımı kaldırıp cevap bekledim. Doğa bana hak verircesine,

"Göreviniz neydi? Kızlar en çok kimin kucağında oturacak mı?" deyince Doruk ofladı. Pes eder gibi ellerini kaldırıp kapıya yöneldi. Kapının kulpunu kavrayıp hepimize son bir bakış attı. Gözleri Eylül'ün üzerinde fazlaca gezinmişti.

"Biliyor musunuz, sizinle uğraşılmaz." Kapıyı çarparak dışarıya çıktı. Bacaklarımın titremesine aldırmadan ayakta durmaya devam ettim. Her şey mahvolmuştu. Zavallı kalbim paramparcaydı. Her bir parça boğazıma batıyor ve nefes almama engel oluyordu. Üstelik tribi yiyen yine ben olmuştum. Bu durumdan nefret ediyordum.

"Sanırım, Burak benden... nefret ediyor." dedi Doğa yutkunarak. 

"Saçmalama Doğa. Bir şey yaptık diye niye nefret etsin hemen." diye atıldım. İç geçirip yüzünü buruşturdu. Hepimiz yaralıydık bu gece. Ben daha dünün olayını atlatamamışken bir de böyle korkunç bir gün yaşamıştım. Başım kazan gibiydi. Uyumak istiyordum, uyuyup uzunca bir süre uyanmamak..
Aras'ın kucağında oturan kız aklıma geldikçe boğazım kuruyordu. O kızı bulmak bana farz olmuştu. Görev falan umrumda değildi. Kimse benim kocamın kucağına oturamazdı.

Odaya giren kıvırcık saçlı genç çocuk Doğa'ya dönüp bir şeyler fısıldadı. Sanırım gitme vaktiydi. Doğa hızlıca önce bana sonra Eylül'e sarılıp çocuğun peşinden kapıdan çıktı.
Aradan birkaç dakika geçmişti ki Doruk geri geldi. Yanında çok tanıdık bir çocuk ile. Kaan...

"Nefes, Aras seni bekliyor. Kaan'ı sana eşlik etmesi için göndermiş." Başımı sallayıp kapıya yöneldim. Eylül önüme geçerek bana kocaman sarıldı.  Düşünmekten Eylül'e veda etmeyi bile unutmuştum. Birbirimizden ayrılınca Kaan'ı takip ettim. Odadan çıkmadan önce elimi tutan Aras, yanıma gelmeye bile tenezzül etmemişti. Hangimiz dengesizdik acaba? İç sesim Hanginiz daha çok dengesizsiniz acaba olmasın o? diye atladı. Sahibini yermeye bayılan bir iç sese ancak ben sahip olabilirdim.

Diskodan çıkınca yolun karşısına park edilmiş olan Range Rover'a doğru yürümeye başladım. Kaan arkamdan gelmeyip korumalarla konuştu. Ona yandan bir bakış attım. Adamlarla konuşuyor olsa bile gözü benim üzerimdeydi. Eh, tabi emir Aras'ın emriydi. Arabaya binene kadar beni izleyeceğini biliyordum.

Arabanın kapısını açıp kendimi ön koltuğa attım. Aras'ı umursamayıp camdan dışarı bakmaya başladım. Onun da beni umursamadığı ortadaydı. Neredeyse beş dakika olmuştu ama ikimizden de çıt yoktu. Hadi ben kırgındım peki ya o? Benden özür dileyeceğine beni umursamıyordu. Ben onu değil, asıl bu adam beni delirtecekti. Kaşlarımı çatıp ona kaçamak bir bakış attım. Mavi-yeşil hareleri öfkeyle parlıyordu. Yanaklarımın içini ısırdım. Suçlu yine ben olmuştum anlaşılan. Tekrar cama döneceğim sırada Aras frene bastı. Frene basmadan önce tek koluyla beni tutmamış olsaydı şu an asfaltta yatıyor olurdum. Arka koltuktaki cekete uzanıp üzerime fırlattı.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin