24.BÖLÜM 2.KISIM "Nerdesin?"

25.5K 1.1K 60
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

*Mutluluk sebebisiniz, sizleri çok seviyorum.*

Tuna merdivenlerden aşağı inerken olabildiğince sakindi. Birazdan Güler gelecek ve Nefes'in karnındaki şeyi yok edecekti. Masanın üzerindeki biletleri alarak üçlü kanepeye uzandı.  Biletlere bakarken Nefes ve kendisinin geleceğini görüyordu. Birlikte uzun bir tatile çıkacaklardı.  Kimse olmadan, yalnız ve mutlu.
Tuna, Nefes'in zamanla Aras'ı unutacağına inanıyordu. Zamanında aynı şey kendisinin de başına gelmişti. Aşık olduğu Melek, Tuna'yı arkasında bırakarak Aras'ı seçmişti. Sonrasında öldüğü göz önüne alınırsa seçiminin ne kadar yanlış olduğu ortadaydı. Şimdi ise sevdiğini düşündüğü Nefes, Aras'ı arkasında bırakarak Tuna'yı seçecekti. Tuna bunun için önce Aras'a ait olan bebeği yok edecek sonrasında Nefes'e her şeyiyle sahip olacaktı.

Cebindeki telefon titreşince Tuna düşüncelerinden sıyrılarak elini cebine attı. Arayan Fazıl Baba olmalıydı. Nitekim telefonun ekranında Fazıl Baba yazdığını görünce doğru tahmin ettiğini anladı.

"Efendim Fazıl Baba?" Tuna yüzündeki gülümsemeyi engelleyemiyordu. Telefonda konuştuğu adam sayesinde Taşkıran bozuntusu onları bir türlü bulamıyordu.

"Tuna ben artık bu işte yokum." Tuna kaşlarını çatarak yattığı yerden doğruldu.

"Ne demek yokum? Yüzdük Yüzdük kuyruğuna geldik Fazıl Baba. Yarın erken bir saatte Nefes'i yurtdışına kaçıracağım. Yardımlarını kesersen Aras bizi eliyle koymuş gibi bulur."

"Yapamam Tuna. Aras az önce buradaydı. Benim de bu işte olduğumu öğrenmiş. Daha fazla yardımda bulunamam. Bu saatten sonra tek başınasın." Tuna itiraz edecekken Fazıl Baba telefonu kapattı.

"Lanet olsun!" diye bağırdı Tuna elindeki telefonu bir köşeye fırlatarak. Fazıl Baba sayesinde Aras'ı yanlış mekanlara yönlendiriyorlardı. Bu kadar süre Aras Tuna'ya ulaşamadıysa tek nedeni Fazıl Baba'nın yardım etmesiydi. Tuna, Aras'ın gerçek mesleğini bilmese de sadece bir iş adamı olmadığının farkındaydı. Adamın eli her yere uzanıyordu. İstediğini yaptırması için birilerine telefon açması yeterliydi. Tuna koltuğu tekmelerken aklına gelen herkese küfürler saydırıyordu. Buraya kadar gelmişken her şeyin mahvolmasına izin veremezdi.
Kapının sesini duyunca tedirgin bir şekilde kapıya kadar yürüdü. Aras gelmiş olamazdı değil mi? Kendi kendine gülmeye başladı. Aras gelmiş olsaydı kesinlikle kapıyı çalmazdı.
Kapıyı açıp kenara çekilirken kapıya yaslanan Güler'i gördü. Kadının suratı beş karıştı. Güler içeriye girerek kaşlarını kaldırdı. Tuna bir şey söylemeden merdivenleri işaret etti ve birlikte merdivenleri çıkmaya başladılar.
##########      

Yorgunluk. Tek kelime şu son iki ayı özetlemek için yeterliydi. Yorgundum, umudum tükenmek üzereydi. Yalnızdım, tek başıma mücadele etmek git gide zorlaşıyordu. Aras yoktu, Eylül yoktu, Doğa yoktu. Beni koruyacak bir Sevim abla yoktu. En kötüsü de Tuna'nın bebeğimi yok etmek istemesiydi. Bu süre zarfında güçlü kalmamın tek nedeni bebeğimdi. Onun için savaşıyordum. Ama ya o da giderse ne yapacaktım?
İç sesim araya girip düsüncelerime, Umudunu kaybetme. Aras seni bulacak. Mutlu olacaksınız. diye fısıldadı. Buna inanmalı mıydım bilmiyorum. Ya Aras benden vazgeçmişse? Melek gelmişti bir kere ve Aras ona gitmişti. Ya beni unutup Melek'le kaldıkları yerden devam ediyorlarsa? Kafamı iki yana salladım. Bunları düşünmemeliydim. Kendi kendime içimde kalan son umut kırıntılarını da yok edemezdim. Ne olursa olsun Aras beni Tuna'nın yanında bırakmazdı. Yanaklarımı silip yatakta dogruldum. O kadar çok ağlıyordum ki artık alışmıştı yanaklarım ıslanmaya. Elim yolunu bulup karnıma inince usul usul sevdim bebeğimi. Gözlerim kapanırken bir anı beynimde can buldu.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin