DÜZENLENMİŞTİR.
*Bölüm şarkımız Sterling Knight-HERO*
Motorda son hızla ilerlerken kendimi kasmadan duramıyordum. Öyle bir haldeydim ki ellerim ahtapot misali Aras’ın beline dolanmıştı. Kollarımı sıktıkça sıkıyordum. Kask olmasına rağmen gözlerim kapalıydı ve ağzım sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyordu.
"Ölmeyelim. Lütfen ölmeyelim. Allahım lütfen ölmeyelim." Kaska rağmen yüzümü Aras’ın sırtına dayayıp bacaklarımı da bacaklarına sarmıştım. Bu.. Biraz utanç vericiydi ama mecburdum. Sanki sarılmasam, kokusunu duymasan ölüp gidecektim.
Hızımızın düştüğünü hissedince dörtnala atmakta olan kalbim sakinleşmeye başladı. Sanırım duracaktık. Aras biraz daha ilerleyip bir kafenin önüne park edince kafede oturan insanlar kafalarını çevirip merakla bize baktılar. Bakılmayacak gibi değildi ya. Aras saçlarını karıştırırken birkaç kızın gülümsediğini gördüm.
Kafamdaki kaskı çıkarırken kaşlarım çatılmıştı. Aras, elimdeki kaskı alıp motorun kollarından birine taktı. Yanıma gelip kulağıma doğru,"Bana hep böyle sarılsana." diye fısıldayınca yanaklarım yanmaya başlamıştı. Sapık Taşkıran!
Doruk, Eylül ve Doğu arkada biz önde kafeye girip cam kenarındaki büyük masalardan birine oturduk. Karşımda Aras, Doruk ve Doğu üçlüsü yanımda Eylül elimizde menüler…
Garson siparişler için yanımıza gelince benim karnım aç olmadığından sadece kahve istedim. Eylül ve Doğu bana uyarken Aras ve Doruk çay söylemişti. Herkes sus pus siparişleri beklerken ortamdaki sessizliği bozan ilk ben oldum."Güzel oynadınız Aras Bey." Aras’ın bakışlarındaki durgunluk yüzünden bir garip hissettim. Normalde bir şey bulup benimle alay etmesi gerekmez miydi? Tamam, onun alaylarından nefret ediyordum ama böyle durmasından da ayrı nefret etmiştim.
Garson siparişleri getirince teşekkür amaçlı adama gülümsedim. Kafamı çevirmemle Aras’ın soğuk bakışları beni karşıladı. Gülümsemem yüzümde solarken Aras sessizliğini bozdu.
"Eski sevgilin yüzünden mi bana sarıldın?" Söylediği şeyle gözlerim büyüdü. Eylül boğazına kaçan kahveyle öksürmeye başladı. Yardım amaçlı birkaç kere sırtına vurdum. Doruk endişeyle,
"İyi misin?" diye sorunca bizim kızın gözlerinde bir ışık çaktı. Eylül kafasını aşağı yukarı sallayıp ona hafifçe gülümsedi. Ay yerim ben sizi ya! Aras sesli bir şekilde iç geçirince bakışlarımı ona çevirdim. Tek kaşı havada benden bir cevap bekliyordu.
Ne diyecektim ki? Evet desem bir dert, hayır desem bir dert. Bir dakika Aras Tuna’yı nerden biliyordu ki? Aklımda yankılanan soruyu bekleme gereği duymadan kelimelere döktüm.
"Sen Tuna’yı nerden…"
"Seninle ilgili her şeyi bilirim ben." Ha? Elimdeki kahve fincanı dudaklarıma değmeden havada kalmıştı. Bakışlarımı Aras'ın mavi-yeşil harelerinden ayıramıyordum. Benimle ilgili her şeyi nasıl bilebilirdi ki? Aras çayından bir yudum alıp konuşmaya devam etti.
"Soruma cevap verecek misin?" Utançla fincanı yerine bıraktım. Eylül bana Cevap versene kızım dercesine bakıyordu. El mecbur cevap verdim.
"Evet, başka ne için sarılabilirdim ki?"
Çenesindeki kaslar seğirince bu cevaptan memnun kalmadığını anlamış oldum."Ondan uzak dur." Aras hızla kalkınca Doruk ve Doğu’da ona eşlik etti. Cebinden bir tomar para çıkarıp masaya bıraktıktan sonra bakışlarının odağı oldum.
"Seni eve götüreyim."
"Daha yeni gelmiştik. Hem sen…" Bana sert bir bakış attı.
"İşim var Nefes. Bir dahakine daha uzun otururuz." Ona ters ters bakmakla yetindim. Kas yığını! Kırılmış bir kalple yerimden kalktım. Daha kahvemden bir yudum bile alamamıştım ya. Canımda istemiyordu artık. Aras’ın yüzüne bile bakmadan yanından geçip sokağa çıktım. Daha evleneli birkaç gün olmuştu ama bu adam beni sürekli kırıp duruyordu. Motoru es geçip karşıya geçeceğim sırada biri kolumdan tutup beni kendine çekti. Aras’ın parfümü burnuma dolarken kafamı kaldırıp yüzüne bakmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...