DÜZENLENMİŞTİR.
*Multimedia'daki Tuna Evren*
"Nefes duyduğuma göre evlenmişsin canım." Elimdeki defteri karşımdaki kızın kafasına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Hayır yani içeri adımımı atar atmaz neden Başak'la karşılaşıyordum ki. Bir gram şans yoktu bende. Başak yüzünde sinsi bir gülümsemeyle vereceğim yanıtı beklerken sinirle soludum. Hani Başağı bile özledim demiştim ya size işte orası hatalı bölüm.
"Evet öyle oldu." Yüzümdeki yapmacık gülümseme bile yerlerdeydi. Başak Gündoğan'ın üzerimdeki etkisi buydu işte. Kızdan nefret ediyordum.
"Merak ediyorum da kim bu şanssız ya da salak mı demeliyim?" Başak ve yanındaki birkaç kız kıkırdamaya başlayınca gözlerimi devirdim.
"Aras Taşkıran." Ses tonum buz gibiydi.
"Birde yerinde olsam ona salak demeye çekinirdim. Aras ımm biraz fazla sinirlidir." Karşımdaki kızın gözleri kocaman açılınca kendi kendime sırttım. Ne oldu güzelim? Nefes 1, Başak 0.
"Hadi canım. Şaka yapıyorsun." dedi adının Beril olduğunu hatırladığım bir kız.
"Kızım sen ciddi misin?" diye bağırdı bir diğeri. Sanırım onun adı da Tuğçe'ydi. Diğer kızlarında aval aval baktığını görünce tek kaşımı kaldırdım. Kaç yıldır okuduğum bu okulda kocam benden çok tanınıyor arkadaş.
"Ne oldu Başakcım sustun birden." Yüzümdeki gülümsemeden olsa gerek Başak kaşlarını çatıp suratını ekşitti.
"Yalan söyleme küçük kız. Aras Taşkıran kim sen kim?" Al işte gel de sinirlenme.
"Ah Nefes bu kadar vahim mi durumun? Üzgünüm canım ama sen Aras Taşkıran'ın tek geceliği bile olamazsın." Pardon! Son söylediği kafamda yankılanırken bende şalterler attı. Harekete geçmiş tam Başağın saçına yapışacağım sırada biri beni kolumdan tutup geriye geçti.
"Başakcım görmeyeli tip boyan gelmiş. Git bir makyaj yap istersen." İmdadıma yetişenin Eylül olduğunu anlayınca derin bir nefes aldım. Ah benim biricik arkadaşım. O olmasa Başağın üzerine atlayıp disiplin cezasına merhaba diyebilirdim.
"Tencerenin kapağı da geldi." Başak kıkırdayınca saz arkadaşları da koro eşliğinde ona katıldılar. Kendimi tutamayıp,
"Aaa Eylül çok ayıp. Başak doğal bir kız bilmiyorsun sanki." deyince Eylül kahkaha atmamak için dudağını yedi bitirdi. Başak sinirle saçlarını savurdu. Bu son hareketinden sonra Eylül daha fazla dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Bende ona katılınca Başak sinirden mosmor olmuştu. Bir keresinde Başak saçlarını savururken, saçları kendi tablosuna çarpmış ve bir ay boyunca uğraştığı tabloyu mahvetmisti. Eminim ki Eylül'de su an aynı şeyi hatırlıyordu.
"Sizi ucubeler kesin gülmeyi. Hemen!" Eylül'le birbirimize bakıp daha çok gülmeye başladık. Bu okulda herkes Başağın ne mal olduğunu bilirdi. Güzel görünmek için yaptırmadığı estetik yoktu. O doğallığa tepki olarak doğmuştu. Yani biz öyle söylüyorduk. Başağın kendini bir şey sanmasını sağlayan tek faktör erkeklerdi. Onu kullanıp atmak için sırada bekleyen erkekler.
"Sen Nefes Karahan kork benden!" Başak topukları üzerinde dönüp gideceği sırada Eylül,
"Nefes Taşkıran canım. Nefes Taşkıran!" diye bağırınca bizim doğal kızımız olduğu yerde kaldı. Diğer kızlar, şaşkın şaşkın bakmaya başlayınca Başak hiçbir şey söylemeden yürümeye devam etti. Bu sayede bir Başak Meselesi daha burada sona ermiş oldu. Sıra sende Melek Hanım. Ay ne diyorum ben ya. Ölünün arkasından da konuşulmaz ki tövbe Allahım çok tövbe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...