DÜZENLENMİŞTİR.
Yüzümü yasladığım yer kıpırdanınca gözlerimi araladım. Bir çift mavi-yeşil göz dikkatle beni izliyordu. Uyku mahmurluğuyla kibarca esnerken Aras'ın kolu belimi sardı.
"Günaydın, güzelim." Başımı kaldırıp gülümseyeceğim sırada hafif bir zonklama yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Eh tabi son günlerde yaptığımız tek şey uyumaktı. Üç gündür yataktaydık. Bedenimiz dinlensin derken beynimiz yorulmuştu.
"Nefes, iyi misin?" Çenemden tutup yavaşça başımı kaldırdı.
"Endişelenme, sadece başım ağrıyor." derken hafifçe gülümsedim.
"Kendini çok yordun. Dinlenmelisin." Çenemi bırakınca kafamı tekrardan göğsüne yasladım. Dinlenmek mi? Biraz daha dinlenirsem beyin diye bir şey kalmayacaktı bende. Çok uyumayı sevmeme rağmen bu kadarı benim için bile fazlaydı.
"Biraz daha uyursam kusacağım." dedim homurdanarak. Aras öksürür gibi gülümseyince gözüm yarasına kaydı. İltihap kalmamıştı hatta yara kapanmaya yüz tutmuştu ama hala huzursuzdum. Bugün yeni bir pansuman yapılması gerekiyordu.
Bu da demek oluyor ki Doktor Seda'yı birkez daha görmek zorunda kalacaktım. Kıskanç tarafım Seda meselesini öğrenmek için can atıyordu. Geçen üç gün boyunca Aras'ı yormamak adına hiçbir şey sormamıştım. İçim içimi yerken susmak zor olmuştu. Açıkçası biraz da korkuyordum. Melek denen o kızdan sonra Aras'ın bir başka sevgili olayını öğrenmek beni korkutuyordu. Herhangi bir kadını Kas Yığınımın kollarında düşünmek ise çıldırmam için birebirdi. Ama bu konu açıklığa kavuşmazsa rahat edemeyeceğim de belliydi. Bu yüzden Seda için hazır olmasam da Aras'a soracaktım. Tabi önce iyi olup olmadığını öğrenmeliydim.
"Sevgili karım birkaç gündür fazla sessiz. Bir şey mi oldu?"
Düşüncelerimin üzerine alüminyum folyo çekip Aras'a baktım.
"İyisin değil mi?" Bakışlarım yüzünde gezinirken acıya dair herhangi bir şey görmemek beni rahatlatmıştı.
"Merak etme turp gibiyim. Şimdi anlat bakalım kızıl, sorun ne?" Dudağımı dişleyip bakışlarımı kaçırdım.
"Yarana dikiş atan Doktor Seda diye biriydi. Doğu'nun doktoruymuş. Ben ona senin adını söylemediğim halde adını biliyordu. Çok tanınıyormuşsun falan filan. Bu doktorla aranızda ne geçti?" Kıskanç Nefes gözünü kırpmadan Aras'ın cevabını bekliyordu. İçim garip bir duyguyla dolarken Aras'ın sessizliği canımı sıkmaya başlamıştı. Aras yüzündeki ifadeyi saklarcasına bir süre boş boş baktı. Sanki aklında ölçüp biçtiği bir şeyler vardı.
"Eskiden.." diye başlar gibi oldu. Kaşlarımı çatmaktan alıkoyamadım kendimi.
"Eskiden ne?" Bedeninden uzaklaşıp yatakta bağdaş kurdum. Ondan uzaklaşmamdan hoşlanmamış olacak ki benim gibi kaşları çatıldı.
"Eskiden bir şeyler yaşamıştık. Ama bir önemi yok artık. Geçmişimi unutup seninle yeni bir sayfa açtım ben. Geçmişte yaşadıklarım geçmişte kaldı. Şu an sadece sen varsın güzelim."
Verdiği cevapla istemsizce nefesimi tuttum. Sedayla bir geçmişleri vardı öyle mi? O kızla bir geçmişe sahiptiler. Yutkunamadım. İç sesim dikkat etmem gereken yerin Geçmişte yaşadıklarım geçmişte kaldı. Şu an sadece sen varsın güzelim. olduğunu söylense de onu umursamadım.
Kalbimin üzerinde dans eden filler varmış gibi ağırlaşmıştı bedenim. Acı dolu bir ürpertiyle oturduğum yerden kalkmaya yeltendim. Yalnız kalmak istiyordum. Yalnız kalıp düşünmek istiyordum.
"Nereye gidiyorsun?" Bakışlarımı yatağa sabitleyip buz gibi bir sesle,
"Banyoya." dedim. Zemine adım atar atmaz kendime tekrar yatakta bulmuştum. Gözlerimi kırpıştırarak neler olduğunu anlamaya çalıştım.
"Gidemezsin. Ne düşündüğünü bilmem gerekiyor." Aras beni yatağa sabitleyip üzerime çıktı. Sol kolundan destek alıyor olmasa muhtemelen eziliyor olurdum. Duygularımın karmaşasından olsa gerek bir süre kendime gelemedim. Şey, ya da dudaklarımızın birbirine yakınlığından da olabilir pek emin değilim. Gözlerim dudaklarına kayarken düşüncelerimi toparlamak gitgide zorlaşıyordu.
"Nefes, bana ne düşündüğünü söyle." Kendime gelmeliydim. Aras'ın bedeninden yayılan sıcaklık başımı döndürürken boğazımı temizleme ihtiyacı hissettim.
"Hiçbir şey düşünmüyorum." Düşüncelerim boştu. Sadece duygularıma yoğunlaşmıştım. Acı. Kıskançlık. Keder. Biraz da kaybetme korkusu. Aras nefesini dışarıya üfleyerek gözlerini kapadı. Sıcak nefesi dudaklarıma çarpmıştı. Ellerimin buz kestiğini hissettim.
"Geçmişte birçok hata yaptım, biliyorum. Ama sen hayatıma girince her şey değişti. Ne Seda ne de bir başkası umrumda bile değil." Aras'a inanıyordum. Ona güveniyordum ama kıskanıyordum işte. O kız güzeldi. Melek güzeldi. Peki ya ben? Cevap belliydi sanırım.
"Bunu engelleyemem Aras. İçimdeki kıskançlığı engelleyemem." derken gözlerim doldu. Ağlamak istemiyordum. Gözlerimi kırpıştırarak Aras'ın aralanan gözlerine odaklandım. Aras birkez daha nefesini dışarıya üfledi. Yüzü acıyla kasılırken kalbim korkuyla doldu. Şuan ki pozisyonu dikişlerini patlatabilirdi ve Tanrım ben bunu daha yeni farkediyordum. Ağzımı açıp ona çemkireceğim sırada dudakları dudaklarımı buldu. Kelimeler boğazıma takılırken şaşkınca bakakaldım. Küçük bir öpücükle serseme dönmüştüm.
Aras benden ayrılırken ciğerlerimi oksijensiz bıraktığımı farkettim. Çevremdeki tüm havayı içime çekip kıpırdandım. Aras boşta kalan elinin işaret parmağıyla alnına dokundu.
"Burası." Parmağı dudaklarına kayarken hafifçe yutkundum.
"Burası." Parmakları kalbinin üzerinde duraklayınca sözlerini tamamladı.
"Ve burası artık senin, kızıl. Sadece senin." Yüz ifademden olsa gerek gamzesi ortaya çıkarken ne diyeceğimi bilemedim. Aras onun bana ait olduğunu mu ima etmişti? Aras Taşkıran bana aitti öyle mi? Ah küçük dilimi yutmak üzereydim.
"Konuşmayacak mısın? Şoka falan girdiğini düşünmeye başladım." Bende öyle düşünüyordum. Diyecek kelime yoktu. Az önce yaşanan olay akıl falan bırakmamıştı bende. Aramızdaki sessizlik gitgide büyürken daha fazla dayanamayıp sert bir şekilde,
"O kız bu eve adımını atmayacak." dedim. Aras hafifçe sırıttı.
"Normale döndün." Yanağımı ısırıp gülümsememi engelledim. Sert kızı oynayıp Aras'a biraz trip atmazsam içimde kalırdı.
"Kalk üzerimden Kas Yığını. Dikişlerini patlatacaksın." Ses tonuma yansıyan mutluluk engellenemeyecek durumdaydı. Aras ahlaksız bir gülümseme takınıp,
"Sevgili karıcım, verdiğin sözü unutmadım. Hazır ben toparlanmışken sözünü tutmaya ne dersin?" diye fısıldadı. Söz mü? Ne sözü vermiştim ki diye düşünmeden edemedim. Beynim o geceyi tararken o sözü hatırlamamla yanaklarım ısınmıştı. Yok artık! Sapık Kas Yığını.
"Çok beklersin, kalk üzerimden." derken Aras alt dudağını sarkıttı. Aklım o dudağı ısırmak gibi sapık bir düşünceyle dolmuştu. Sessizce yutkundum.
"Yaralı ve hasta bir adama bu yapılmamalı." Gözlerinin rengi koyulaşınca içim titredi. Şu an beni etkilemesine izin vermemeliydim.
"Hasta mı ne hastası?" deyip dikkatle yüzünü inceledim. Dudaklarımı alnına bastırıp ateşini kontrol ettim. Normaldi. Aras muzip bir gülümsemeyle,
"Senin hastan." deyince öyle bir göz devirdim ki neredeyse kör oluyordum. Merhaba Aras'ın hormonları..
Parmakları karnımda gezinirken bedenimin ürpermesine engel olamamıştım. O el ne ara karnıma inmişti acaba? Aras gömleğimi sıyırıp karnımı ortaya çıkarırken onu engellemedim."Bir Taşkıran verdiği sözü tutmalı öyle değil mi?" derken dudakları dudaklarıma uzandı. Trip falan buraya kadardı. Aras beni öperken aklımdaki tüm düşünceler uçup gitmişti.
Bu kadar çabuk pes etmek doğama aykırı olsa da karşımdaki Aras olunca yapacak yoktu. Aras Taşkıran farklıydı. Kalbime sahipti. Bana sahipti. Ruhumun her zerresi işlenmişti onunla ve Aras Taşkıran her zaman onun olanı alırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...