DÜZENLENMİŞTİR.
Evimizin bahçesine geçerken Aras'ın sesini duydum.
"Kızıl, Mehir acıkmış." Elimdeki biberonu sıkıca kavrayıp adımlarımı hızlandırdım. Aras, minik kızılını göğsüne yatırmış parmaklarıyla yüzünü seviyordu.
"Benim küçük kızım acıkmış mı? Oy, babası yer o küçük ellerini." Mehir, yüzünde gezinen parmaklarını yakalamak için heyecanla kıpırdanırken Aras tebessümle parmaklarını kaçırıyordu. Onları öyle görünce yüzüme mutluluk dolu bir gülümseme yayıldı. Birbirleriyle boğuşmalarını izlerken büyülenmiş gibiydim. Bundan bir yıl öncesine kadar mutlu bir evliliğim olacağı düşüncesi bana komik geliyordu. Zoraki evlenmiştim ve evlendiğim adam alay etmeyi seven kas yığınının tekiydi. Şimdi ise kendi çekirdek ailemi izlerken kalbim huzurla doluyordu. Aras'a ve kızıma aşıktım. Onlar benim bu hayattaki en değerli varlıklarımdı. Bir süre olduğum yerde onları izledim. Mehir'le bebekçe konuşması o kadar tatlıydı ki. Aras Taşkıran, küçük kızı icin şekilden şekile girmişti. Onun mükemmel bir baba olacağını biliyordum.
"Annesi, kızımız parmaklarımı yemeden biberonu getirecek misin?" Dudaklarımı birbirine bastırarak kahkahamı engellemeye çalıştım. Aras kaşlarını kaldırarak baş parmağını bırakmayan Mehir'e bakarken yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Mehir benim gibi inatçı bir kızdı ve o parmağı ağzına sokmadan bırakmayacağını biliyordum.
"Kızımızın gücü beni hayrete düşürüyor." Kendimi Aras'ın yanına bırakarak Mehir'in saçlarından öptüm.
"Annesinin inatçı kızı için mama vakti." Mehir'i kucağıma alarak birkez daha biberonu salladım. Aras yüzünü buruşturdu. Biberona hayatında gördüğü en iğrenç şeymiş gibi bakıyordu."O şeyi nasıl içiyorlar anlamıyorum." Mehir'i kollarıma yatırarak hafifçe kıkırdadım. Kızımız babasının aksine biberonu iştahla içiyordu. Başını yukarıya kaldırarak rahat bir pozisyonda olmasını sağladım. Biberonun sonlarına doğru Mehir'in uyuyakalacağını ikimizde biliyorduk.
"Bak görüyor musun kızım annen seni aç bırakmış. Bence bir cezayı haketti." Bakışlarımı Mehir'den ayırıp Aras'a çevirdim.
"Ben kızımı aç bırakmam bir kere. Sen zıplattın hoplattın diye acıktı bebeğim. Değil mi Mehir?" Mehir agulayınca Aras güldü. Eğilip önce beni sonra Mehir'i saçlarından öptü.
"Seninle sonra görüşeceğiz Mehir hanım. Sen uyuyunca da annenle görüşeceğiz." Bana dönerek içimin alev almasını sağlayacak bir bakış attı. Mehir'i rahatsız etmeden dirseğimi Aras'ın karnına geçirdim. Sapık kas yığını! Dudaklarını omzuma bastırarak koyulaşan harelerle arsızca göz kırptı.
"Baksana, kızımız uyudu. Yukarı çıkalım da yatak odasında senin bir ifadeni alayım." Kaç yıl geçerse geçsin Aras bana her yaklaştığında yüzüm kıpkırmızı oluyordu. Üzerimde anlamlandıramadığım bir etkiye sahipti. Öyle farklıydı ki.. Bakışı, dokunuşu, benim için gülümseyişi. İçimi titretiyordu. Kokusunu almak bile kalbimdeki kuşların heyecanla kanat çırpması için yeterliydi.Mehir'in uyanmamasına dikkat ederek bedenimi Aras'a çevirdim. Gözleri dudaklarıma kayarken içimde beni serseme çeviren tatlı bir his dolaşıyordu.
"Sapık kocam benim." deyip dudaklarına uzandım. Elini belime sarıp beni kendine çekerek aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Bu ifadeni alabilirim demek öyle değil mi?" Dudaklarını birkez daha öperek geriye çekildim. Yüzümde Aras'ın delireceği türden pis bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...