1.BÖLÜM ''Geçmiş ve Gelecek''

101K 2K 85
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

3 Yıl Önce

İnatçı saçlarımı, siyah kovboy şapkama sıkıştırıp döner kapıdan hızlıca geçtim. İçerisi fazla kalabalık ve şapka takılmayacağını yüzüme vurmak istercesine fazlaca sıcaktı. Ne yazık ki bu koca şapkaya ihtiyacım vardı. Yoksa Tuna beni bu kalabalığa rağmen eliyle koymuş gibi bulabilirdi. Farklıydım. Kimsede olmayan garip kızıl saçlarım sağolsun, girdiğim her ortamda gözlerin üzerime dönmesine neden olurdu. Onları sevdiğim bir gerçekti fakat gizlenmek istediğim anları sabote etmekte üzerilerine rakip tanımıyordum.

Alışveriş merkezinin bulantıcı havası terlememe neden olduğunda daha fazla dayanamamış, boynumdaki atkıyı çıkartıp devasa kol çantamın içine atmıştım. Sabırsızdım işte. Güneş gözlüklerimi aşağı indirip etrafı kısaca taradım. Ağustos ayının sonlarındaydık. Güneşin tepemizde parladığı bir günde siyahlara bürünmüş, bu da yetmezmiş gibi başımda şapka gözümde güneş gözlüğü ile işlek bir alışveriş merkezinin ortasında Eylül'ü arıyordum. İnsanların garip bakışlarını umursamadan yürümeye devam ettim. Şu saçma kombini yapmak zorunda mıydım?

Eylül'ü yürüyen merdivenlerin başında, aynı benim gibi bulduğumda ise biraz olsun rahatlamıştım.

"Nerede kaldın Nefes? Yarım saattir seni bekliyorum. Ağaç oldum burada!" Eylül gözlüklerini indirip beni kısaca süzdü. Kahverengi güneş gözlüğü ve krem rengi beresiyle benim aksime güzel görünüyordu.

"Erken gelmişsin. Saat birde buluşma kararı almadık mı biz?" Eylül bıkkın bir nefes verip hızlıca kolumu kavradı ve yürümeye başlamadan kısaca sorumu cevapladı.

"Heyecanlıyım tamam mı? Neyse hadi yukarı çıkalım." Beni çekiştirmesine izin verip dikkatlice yürüyen merdivenlere bindim. Sinema salonunun bulunduğu kata çıkarken aklımda hep aynı soru dönüp duruyordu. Tuna'yı başka bir kızla görmeyi kaldırabilecek miydim?

Burada bulunmamın tek nedeni Tuna'ydı. Yıllardır sevgili olduğum adam, Antalya'dan döndüğünden beri garip davranışlar sergiliyordu. Benimle vakit geçirmek yerine sürekli bahaneler uyduruyor, arayıp sormuyordu. Uzaktı, soğuktu ve can yakıcı bir şekilde umursamazdı.

Aynı şeyleri Eylül'ün sevgilisi Selim de yapmaya başlayınca durumu sineye çekmek yerine üzerine gitmeye karar vermiştik.

Açıkçası aldatıldığımızdan şüpheleniyorduk.

Tuna'yı seviyordum. Bunun aşk olup olmadığını bilmiyordum fakat seviyordum işte. Onunla vakit geçirmek beni mutlu ediyordu. Yanımda olması ve sürekli üzerime titremesi hoşuma gidiyordu. Uzun zamandır birlikteydik. Bir kere güvenimi kazanmıştı fakat son zamanlarda bu durum bile sallantıdaydı. Artık ne düşüneceğimi şaşırmış vaziyetteydim. Tek bildiğim onca anıya sahipken beni aldattıysa şayet bunu ona çok kötü ödeteceğimdi.

"Birazdan burada olurlar." Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan Eylül'ün sesiydi. Çantasını karıştırarak içinden kırmızı bir ruj ve ayna çıkardı. Ruju dudaklarına yedirirken gözlüğümü aşağıya indirmiş, aval aval suratına bakmıştım.

"Ciddi olamazsın. Manyak mısın kızım sen?" Dudaklarını birbirine bastırarak bana yandan bir bakış attı.

"Selim denen o aptal, sümsük bir kızı koluna takıp sinemaya getirdiğinde yıkıkları mı oynayayım? Eylül Özer'im kızım ben. Her daim güzel ve büyüleyici görünmeliyim." Sonlara doğru sesi kısıldığında ise söylediklerini zorlukla işitmiştim. "Kalbimin en kırık olduğu anda bile." İç çekerek sessizliğimi korudum. Ne diyebilirdim ki, her ne kadar güçlü görünsek bile aslında deli gibi bir ihtimal uğruna buralara kadar geldiğimiz manzara ile karşılaşmaktan korkuyorduk.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin