13.BÖLÜM ''Rüya''

39.8K 1.3K 43
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

*Multimedia Doğa&Burak ikilisi*

*Bölüm şarkısı Linkin Park- Leave out all the rest*

Gözlerimi araladığımda karşılaştığım tek şey karanlık oldu. Gecenin bu saatinde aniden uyanmıştım. Gözlerimi kapatıp tekrardan uyumayı denesem de pek başarılı olamadım. Oflayarak kalkıp yatağın içinde oturmaya başladım. Gözlerim karanlığa alışınca gece lambasına uzanıp tek hamlede odanın ışıkla dolmasını sağlamıştım. Her zamanki gibi odamda yatağımın üzerindeydim ve Eylül yanımda değildi.

Nerede bu kız ya? Kalkmaya yeltendiğim sırada odanın kapısı açılınca olduğum yerde kalmıştım. Gecenin dördünde bu kızın ayakta ne işi vardı yahu? Kapıda beliren iri cüssenin Eylül’e ait olamayacağını kavradığımda kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Eylül değilse… Aras? Karşımda dikilen bu vücut Aras Taşkıran’a aitti. Evet, benim kocam olan Aras’a. Yarı çıplak bir şekilde kapının pervazına yaslanmış beni izliyordu. Kızardığımı hissettim. Boğazım kuruduğundan yutkunmakta güçlük çekiyordum. O ve muhteşem vücudu tam karşımdaydı! 

"Dönmüşsün!" Ses tonuma yansıyan heyecanı engellemek imkânsızdı.

"Döndüm." Yanıma gelip yatağın sağ tarafını çökerten Aras’a özlemle baktım. Kabul ediyorum. Onu çok özlemiştim. İtiraf büyük oldu. Vay be.

"Ne zaman.." Dudaklarımda hissettiğim hafif baskıyla nefesim kesildi. Aras beni öpüyordu, yine.  Birkaç saniye tepkisiz kalsam da kendime gelince karşılık vermeye başladım. Hem de ne karşılık! Dudakları öyle yumuşaktı ki onu öpmeye doyamıyordum. Aras belimi kavrayıp beni kendine çekince ellerimi saçlarına daldırdım. Her zaman yapmak istediğim gibi saçlarını karıştırmaya başladım. Belimi kavrayan eller sırtımda gezinmeye başlayınca vücudum titredi. Böyle giderse bu gece kâğıt üzerinde evli olmakla kalmayacaktık. Nefes almak adına birbirimizden ayrılınca gözlerimi kapayıp bir süre bekledim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki göğüs kafesimi zorluyordu. Utançtan ölüyordum belki ama daha fazlasını istediğimde bir gerçekti. Bu adam bana ne yapmıştı böyle?

"Seni özledim Nefes. Yüzünü, kokunu, saçlarını, dudaklarını…" Gülümsedim. Aradan birkaç saniye geçmişti ki gülümsemem solup kayboldu. Yoo, bu olamazdı. Bunları söyleyen Aras olamazdı. Duyduklarımı hazmetmeye çalışırken gözlerim kendiliğinden açıldı. Gözlerime bakan bir çift ela göz ile elektrik çarpmışçasına sıçradım.  Az önce öptüğüm adam Aras değildi. O… O Tunaydı! Yüzünü kaplayan iğrenç bir gülümsemeyle bana baktığını hepiniz tahmin etmişsinizdir.

"Sana benim olacağını söylemiştim prenses." Tuna üzerime gelmeye başlayınca yutkunamadım. Bağırmaya çalıştım ama olmadı. Sesim kaybolmuştu sanki. Bana dokunmasına katlanamazdım. Aras! Aras! Kahretsin. Neredeydi benim sesim? Aras! Tuna belimi kavrayıp beni yatağa mıhlamadan önce bir kez daha denedim. Çaresizlik tüm benliğimi kaplarken yüreğimden kopan çığlık sesime ulaşmıştı.

‘Aras!’ 

Yataktan fırladığımda bağırdığımın farkında bile değildim. ‘Aras!’

Tek istediğim bir an önce bu yataktan çıkmaktı. Titreyen ellerimi hiçe sayarak üzerimdeki örtüyü kaldırmaya çalıştım. Lanet olsun! Yapamıyordum. Örtüyü bırakıp kalkmaya yeltenince olan oldu tabi. Ayağıma dolanan örtü sayesinde yataktan düşeceğim sırada bir çift güçlü kol beni belimden yakaladı. Yine mi Tuna?

"Buradayım güzelim. Buradayım. Sakin ol. Sadece bir rüyaydı." Rüya mı? Kan ter içinde kalmıştım. Tanıdık parfüm kokusu burnuma dolunca rahatlamaya başladım. Aras beni kendine çevirince karşılaştığım mavi-yeşil harelerle içim huzur bulmuştu. Bu Tuna değildi. Gerçekten Aras’tı. Benim Arasımdı.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin