DÜZENLENMİŞTİR.
*Bölümün şarkısı-Pişman Değilim*
Yatakta yastığa sarılmış bir şekilde uyanınca şaşırmadan edemedim. Gözlerimi karıştırıp pencereden süzülen ışık haricinde karanlığa gömülen odaya baktım. Hey, neredeydim ben? En son hatırladığım şey... Gözlerim kocaman açılınca elimle yatağın diğer tarafını yokladım. Şükürler olsun ki boştu. Bir an yanımda Aras'ı bulacağımı zannetmiştim. Aslında hiç de fena olmazdı diyerek devreye girdi iç sesim. Her zaman ki gibi onu umursamayarak etrafıma bakındım. Gece geldiğim odaydı burası. Aras'ın beni kendine çektiği oda. Yaşananlar yavaş yavaş aklıma dolarken yanaklarım çoktan kırmızının binbir tonuna boyanmaya başlamıştı. Lanet olsun, bayılmıştım. Adamın kollarına bayılmıştım hem de! Güçlü bir kadın olduğumu göstermeyi planlamışken daha ilk günden kendimi rezil etmeyi başarmıştım. Bu utancı nasıl atlatacaktım?
Ayağa kalkmadan önce gece lambasını açmayı ihmal etmedim. Önümü göremeyip bir şeye takılmak, daha da kötüsü kendimi yerde iki seksen yatar halde bulmak istemiyordum. Yeterince rezil durumdaydım. Daha fazlasını kaldırmaya gücüm yoktu. Yataktan doğrulmaya yeltenince başımın dönmesiyle olduğum yerde kaldım. Kendimden geçtiğim için tüm sistemlerim birbirine girmişti. Bir süre öylece bekledim. Kendimi iyi hissedince kapıya doğru bir hamlede bulunmuştum. Elim kapı koluna uzanmadan kapı açılınca korkuyla geriye sıçradım. Çığlık atmadığım için şanslı sayılırdım.
"Korkma. Benim, Aras." Aras yarı çıplak bir şekilde karşımda dikilince kalp atışlarım düzensizleşti. Altında siyah eşofmanı vardı ama üzerinde herhangi bir tişört göremiyordum. Neredeyse küfür edecektim. Bu adam gerçek miydi? Hayatımda ilk kez bu denli sıkı ve güzel bir vücuda sahip bir erkekle karşılaşıyordum. Karın kası yapmanın da bir sınırı vardı değil mi? İç sesim evlendiğim andan beri ilk defa mantıklı konuşmuştu. Kendine gel! Bakma öyle öküzün trene baktığı gibi. Kafamı hafifçe sallayıp kendime gelince gözlerim Aras'ın o muhteşem mavi-yeşil hareleriyle buluştu. Havaya kaldırdığı tek kaşı ve dudaklarının ucundaki alayvari gülümseme ile doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Huzursuzca yerimde kıpırdandım.
"Kapını önünden çekilmeyi düşünüyor musun?"
"Ha, tabi." Kenara doğru sarsakça bir adım atıp bakışlarımı dağınık yatağa çevirdim. Birkaç dakika önce uyandığım o yatağa. Aras'ın çıplak göğsü ve dağınık yatak kombinasyonu aklıma kötü kötü şeyleri getirdiğinde bunları düşünüyor olmak beni bile afallatmıştı. Daha ilk günden kafayı yiyecektim. Gören de erkeksizlikten delirdiğimi düşünürdü.
Aras, üzerine siyah bir tişört geçirince rahat bir nefes almıştım. En azından daha az utanarak bakıyordum ona. Ellerimden birini kızıl saçlarıma götürerek yüzüme düşen tutamları kulağımın arkasına sıkıştırdım. Yataktan daha dağınık göründüğüme bahsevardım. İlah gibi bir adamın karşısında sıçan gibi duruyordum. Her şey kötü bir şakaydı sanki.
"Bayıldım mı ben?" diye sordum uzayıp giden sessizliği bozma ihtiyacı hissederek. Aras omzunun üzerinden saniyelik bir bakış atarak dudaklarını bir kez daha alayla kenara kıvırdı. Kabul ediyorum, aptalca bir soruydu. Utanarak boynumun kenarını kaşıdım.
"Bayıldın. Seni yatağa taşıyanın kim olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde." Bu herif fena halde sinirlerimi bozuyordu. Sorum aptalca olabilirdi ama onu tahmin edemeyecek kadar da akılsız sayılmazdım. Kaşlarım çatılırken dudaklarım çoktan aralanmıştı.
"O kadar aklım var. Sağ ol." Sinirden seslice solurken Aras sessizliğini korumaya devam etmişti.
Bir süre yüzümü inceledikten sonra yavaşça yanıma yaklaşarak kısık sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...