Upuzun bir aradan sonra herkese merhabaaa ^·^
Beni özlediniz biliyorum. Çünkü bende sizi özledim ❤ Söylediğim gibi özel bölümlerle devam ediyoruz.
Şimdi bu özel bölümümüz aslında 17,5. Bölümümüz oluyor. 17 ve 18.bölümün arasında olması gereken sonradan kurgulanmış bir bölüm..
Severek okuyacağınızı düşünüyorum. Bölümde bazı kısımları geçiştirme gibi yazdım. Çünkü aynı kısımlar Sen Benim Nefesimsin hikayesinde de yer alıyor. Kardeş hikayemizde Aras ve Nefes bölümlerini okumak isteyen varsa SBN'ye de göz atsın derim❤
Uzun bir bölüm yazdım bebekler. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum.
Birde görüldüğü üzere bölüm iki kısımdan oluşuyor. İkinci kısmı sınav haftamdan sonra atacağım.
Seviliyorsunuz :* ❤
Havaalanından çıkarken destek verircesine Eylül'ün koluna girmiştim. Sarışınım, Burak ve Doruk'un kaybolduğunu duyduğu andan beri gözyaşlarını aktıyordu. Doruk'a aşık olduğu ve onun için endişelendiğini biliyordum. Eylül deli gibi korkuyordu. Sevdiği adama kavuşamadan, ona olan duygularını söyleyemeden Doruk'u kaybetmekten korkuyordu. Nitekim bende hem Burak hemde Doruk için ölesiye korkuyordum. İkisi de benim için birer abi gibiydiler. Onlara zarar geldiğini düşünmek bile canımı acıtırken onları ebediyen kaybetmeye dayanamazdım.
Aras önündeki adamlara emirler yağdırırken Mert abisinin yanında olan bitenleri dinliyordu. Kas yığınım, saatler önce kardeşlerinin kaybolduğu haberini almıştı ve vakit kaybetmeden Mardin'e gelmemizi sağlamıştı. Öncesinde benim gelmemem için epey dil dökse de baş edemediğini anlayınca konuşmaktan vazgeçmişti. Ben Doğa için buradaydım. Kader arkadaşımın yalnız kalmasına asla müsade edemezdim.
Mert yanımıza gelerek Aras'ın bizi çağırdığını söyleyince hep beraber siyah Range Rover'a doluştuk. Beliz Anne ve Baran babanın asıl evlerinin burada olduğunu biliyordum. Mardin, Aras'ın çocukluğunu geçirdiği şehirdi. Her karış toprağı bana küçük Aras'ı düşündürtüyordu. Kimbilir buralarda ne maceralar yaşamıştı o küçük çocuk.. Mavi-yeşil büyüleyici hareleriyle herkesi etkisi altına aldığını tahmin edebiliyordum.
Yüzümde buruk bir tebessümle arabayı kullanan Aras'a baktım. Aramızdaki mesafeye rağmen kasılan çenesini ve direksiyonu sıkan parmaklarını görebiliyordum. Kardeşleri için endişeleniyordu. Mavi-yeşil hareleri ilk kez bu kadar çaresiz ve hüzünlüydü. Hıçkırıklarımı engellemek adına dudaklarımı ısırdım ve bakışlarımı dışarıya çevirdim. Aras'ı acı çekerken görmeye dayanamıyorum işte.Arabanın yavaşladığını hissedince bakışlarımı önümüzdeki konağa çevirmiştim. Mardin gerçekten etkileyici bir mimariye sahipti. Konak iki katlıydı ve kocaman bir avluya sahipti. Duvarları taştandı. Kahverengi işlemeli kapısında iki koruma ayakta dikiliyordu. Aras arabayı durdurarak önündeki aynadan arkada Eylül ile birlikte oturan Mert'e baktı. Göz ucuyla Mert'in kafa salladığını görmüştüm. Sonrasında ağlamaya devam eden Eylül'ü de alarak hızlıca arabadan indiler.
Aras belimden tutarak beni kendine çekince küçük bir çığlık koyvermiştim. Böyle bir şey yapmasını beklemediğim için gözlerim kocaman açılmıştı.
"Sakin ol kızıl. Bana birkaç saniye ver lütfen." Aras burnunu boynuma gömerek derin derin nefesler aldı. Dudaklarını boynuma bastırırken içimdeki ateşin çatırdadığını işittim. Dudaklarının dokunduğu yer alev alev yanıyordu.
"Biraz bencilce olacak biliyorum ama senden güçlü olmanı istiyorum. Güçlü ol Nefes, ayakta kalabilmem için kalbimin güçlü olması gerekiyor." Aras kollarını belime dolayınca ağlamamak için gözlerimi kırpıştırdım. Yanağımı saçlarına yaslarken kısık bir sesle,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...