27.BÖLÜM "Kavga"

30.5K 1.1K 81
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

*Multimediadaki Melek.*

"Ay ben şimdi teyze mi oluyorum?" diye sordu Eylül yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Göz devirmeme ramak kalmıştı. Hamile olduğumu söylediğimden beri aynı şeyi sorup duruyordu.

"Evet, çılgın teyze evet." dedim nefesimi dışarıya vererek. Eylül ellerini çırparak kendini yatağa attı. Elimdeki kazağı dolaba yerleştirirken göz ucuyla ona baktım. Mutluluktan uçuyordu resmen. Bu kadar sevineceğini bilsem daha önce çocuk yapardım.

"Bana Eylül teyze diyecek. Onu alışverişe götüreceğim. Birlikte gezip dolaşacağız. Mükemmel bir şey bu." Hayatımda ilk kez teyze olmaya bu kadar istekli birini görüyordum. Gerçi o kişi bizim Eylül'se her şey beklenirdi.

"Sence kız mı erkek mi? Anneler hissedermiş ya belki sende bir şeyler hissediyorsundur." Katladığım pantolonları dolabıma yerleştirip oturduğum yerden doğruldum. Eylül umutla bana bakıyordu. Bir an büyük hissediyorum diyesim geldi. Ama o saçma şakayı yapmadım. Kızın hevesini kursağında bırakmak istemiyordum.

"Hastanede bir rüya gördüm. Saçları kızıla çalan, gözleri mavi-yeşil bir kız çocuğu Aras'ın kucağındaydı. Adı da Mehir'di." dedim. Demez olaydım. Eylül odayı inletecek şekilde kahkaha attı.

"Biliyordum, kız olacağı içime doğdu. Mehir ve Derin geleceğin Nefes ve Eylül'ü olacak." deyip üzerime atladı. Kollarını sırtıma dolayıp bana sımsıkı sarıldı.

Derin, Eylül'ün gelecekteki kızının adıydı. Ben hep kızım olursa adını Mehir koyacağım derdim. Babannemin ismiydi. Ailemde, değer verdiğim nadir insanlardan biriydi babannem. Kalp krizi geçirip vefat ettiğinde 14 yaşındaydım. Eylül ise Derin konusunda ısırarcıydı. Bizim küçük kızlarımız geleceğin iki deli dolu arkadaşı olacaktı. Yani, öyle olmasını umuyorduk.

Eylül kollarını gevşetmeyince boğuk bir sesle,

"Biraz daha sıkarsan Mehir ezilecek." dedim. Sırtımdaki kollar beni bırakınca etrafımdaki havayı ciğerlerime doldurdum.

"Ay özür dilerim. İyisiniz değil mi?" deyince gülerek kafa salladım.

"Ciddi ciddi ezileceğini düşünmedin herhalde." Eylül söylediğim şeyi duymadı bile. Kendi hayal dünyasında gezindiği belliydi.

"Doğa'nın bebişine seviniyorken karanfilimin de bebeğinin olacağını öğrenmek.. Ah, mutluluktan endorfin komasına gireceğim şimdi." deyip kapıya yöneldi. Akıl sağlığını kaybetmesinden korkuyordum. Evet, Doğa'da hamileydi ve bir ay farkla hamile kaldığımız için tebrik edilmeyi hakediyorduk bence. Hala Doğa ile konuşacak vakti bulamamıştım. Akşama doğru onu aramayı aklıma not edip işime geri döndüm.  Geldiğimden beri odamı toplamakla mesguldüm. Bir şeylerle uğraşmak bana iyi geliyordu. Tabi bunu bizimkilere anlatamıyorsun. Beliz Anne, Baran Baba ve Aras elimdeki işi bırakıp dinlenmem konusunda fazlasıyla ısrarcıydı. Onları dinledim mi, dinlemedim. Hastanede Ben hamileyim. dediğimden beri herkes üzerime titrer olmuştu. Aras'ın ilgisi hoştu, güzeldi ama ya Beliz Anne? Kadın bir şey aşerirsem hemen bulsun diye adam tutmuş. Höh yani.

Tüm yaşananlara rağmen mutluydum. Bebeğime zarar gelmemişti. Aras yanımdaydı. En önemlisi küçük çekirdek ailem güvendeydi. Elimi karnıma koyup usul usul karnımı sevdim.

"Annesinin bal tanesi, can tanesi, birtanesi. Seni çok seveceklerini söylemiştim."

Elim karnımda, odada göz gezdirdim. Yapmam gereken başka bir şey var mı diye bakıyordum. Makyaj masası gözüme çarpınca sakin adımlarla masaya doğru ilerledim. Birkaç şeyin yerini değiştirsem iyi olacaktı. Rimel, eyeliner, göz kalemi, allık, ruj ne varsa bir tarafa topladım. Boşta kalan tarafa ise parfüm ve kremlerimi koyacaktım. Kremlerim buradaydı peki ya parfümüm? Çekmeceleri karıştırıp parfümümü aradım ama yoktu.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin