DÜZENLENMİŞTİR.
*Bölüm şarkısı Alexandra Stan- Mr.Saxobeat*
Elimde kalan son peçete kutusunu da yere fırlatıp ağlamaya devam ettim. Dünden beri yaptığım tek şey ağlamaktı zaten. Aras'ın söyledikleri aklıma geldikçe gözyaşlarım yerine yenilerini yolluyordu. Yediremiyordum. Bana kızmasını değil beni aldatmış olmasını.
Doğa aradığından beri düşünüp duruyordum. Ben ne yapmıştım ki ona? Onu sevmekten başka ne yapmıştım? Tuna olayını bile doğru düzgün dinlemeden çekip gitmişti.
32 saat 21 dakika 20 saniye olmuştu ama beyefendiden çıt yoktu. Hatta 21.. 22.. Delirmemek elde değildi.Kapı ziliyle düşüncelerimden sıyrıldım. Gelen Doğa olmalıydı. Burnumu çeke çeke Eylül'e seslendim.
"Kapı çalıyor!"
"Aç bir zahmet." Gözyaşlarımı silip gömüldüğüm koltuktan kalktım. Bitik adımlarla kapıya ilerleyip derin bir nefes aldım. Kapıyı açmamla zoraki bir gülümseme beni karşıladı. Doğa'da en az benim kadar üzgündü belli.
"Hoş geldin Doğa." Yaşlı gözlerle gülümsedim. Doğa bir an afallasa da hemen kendini topladı.
"Hoş buldum Nefes. Hala ağlıyor musun sen?" İçeriye geçip kapıyı kapatmasına müsaade ettim. Birlikte salona doğru yürümeye başladık.
"Aras sağolsun." Yaşayan ölü gibiydim. Kendimi kanepeye atıp Doğa'ya yer açtım.
Bakışlarım yere kayınca ister istemez kızarmıştım. Halının üzeri peçete kaynıyordu. İnsan pasaklı olmasın.
Bakışlarımı Doğa'ya çevirip,"Annenin durumu nasıl?" diye sordum iyi olmasını umarak.
"Şimdilik iyi ama sonucu hepimiz biliyoruz." diyerek gözlerini kaçırdı. Doğa böyle söyleyince içim burkuldu. Uzanıp elini kavradım. O da benim bir kardeşimdi artık ve ben kardeşlerimin üzülmesine dayanamazdım.
"Annen güçlü bir kadın. İyileşecek, inan bana!" Doğa kafa sallamakla yetinmişti. Ne desem boştu, biliyorum. Ama Doğa'nın umudunu kaybetmesine müsaade edemezdim.
Mutfaktan gelen gümbürtüyle bakışlarımız mutfak kapısına kaydı. Eylül bir anda kapıda belirip,
"Tencereler işte. Bu arada hoş geldin Doğa." diye mırıldandı. Şu anki hali gerçekten komikti. İçim bu kadar yanmasa kesin gülerdim.
"Hoş buldum." diyen Doğa bir süre duraksadıktan sonra,
"Eee kızlar ne zaman başlıyoruz." diye sordu. Eylül'le birbirimize bakıp tekrardan Doğa'ya döndük.
"Nefes Hanım ağlamayı keserse başlayacağız." Gözlerimi devirdim.
"Şu an ağlamıyorum zaten. Hadi başlasın bu işkence." deyip ayağa kalktım. Doğa da kalkınca Eylül bize yatak odasını işaret etti.
"Yeni cicilerimiz bizleri bekliyor. Kendinizi Eylül Özer'in kollarına bırakın. Bu gece o üç ahmağa hadlerini bildireceğiz." Doğa'nın üç ahmağa takılı kaldığını tahmin etmek için yüzüne bakmak yeterliydi. İkisi belliydi ama ya üçüncüsü...
"Doruk ve Eylül." deyip göz kırptım. Doğa'nın şaşkınlığı kısa sürdü. Birbirimize gülümseye gülümseye yatak odasına geçtik.
########"Eylül, Aras beni bu giydirdiklerinle görürse kafama sıkar ve gider haberin olsun." Üzerimdeki mini eteği çekiştirmeye başladım. Kocaman gözlerle aynadaki yansımalarımıza bakıyorduk. Altımda kalçalarımı zar zor örten siyah deri bir etek, üzerimde ise göğüs dekoltesinin alayına gider yapan askılı deri bir bluz vardı. Doğa ve Eylül'ü anlatmıyorum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...