12.BÖLÜM ''Buluşma''

34.6K 1.3K 48
                                    

DÜZENLENMİŞTİR

*Bölüm şarkısı  Selena Gomez -Come&Get it*

Ne zaman kafam bulansa çizim defterimi alır beni sakinleştirmesi için sevdiğim şeyleri çizer dururdum. Son zamanlarda çizdiğim tek şey ise Aras’ın gözleriydi. Her bakışında beni benden alan mavi-yeşil gözleri. Ne gariptir ki onun gözlerini çizmeyi seviyordum. Beni gerçekten rahatlatıyordu. Mutlu ediyordu.
Belki de tanıdıklık hissiydi içimi güvenle dolduran, bilmiyorum.

Defteri bir kez daha elime alıp yaptığım çizimleri incelemeye başladığımda ister istemez gülümsemiştim. Onun gözleri çok güzeldi. Bakışları insanın içini ürpertecek kadar derindi. Dudakları… Dudakları aklıma gelince ellerim kendiliğinden dudaklarıma dokundu. Yumuşacıktı.  Ve kalp atışlarımı hızlandıran gamzesi.. Beni serseme çeviriyordu. Aras fazlasıyla etkileyici bir erkekti. Yakışıklı, kaslı, akıllı, güçlü bazen romantik. Her kadının hayallerini süsleyen cinsten. Ve Aras sadece tek bir kadına aitti. Sadece bana! O benimdi.

"Nefes ne zaman çıkmayı planlıyorsun?" Eylül bir anda odanın içinde belirince korkuyla yerimden sıçradım. Elimi kalbime koyup sakinleşmeyi bekledim. Çizim yaparken kendimi fazlasıyla kaptırıyordum.

"Korkuttum mu yoksa?" Elimdeki defteri çekmecelerden birine koyup Eylül'e döndüm.

"Kızım in misin cin misin nesin sen? Öyle birden ortaya çıkılır mı ya ödüm patladı." Eylül gözlerini devirip sorusunu yineleyince duvardaki saate baktım. Oha! Zaman ne çabuk geçmişti öyle. Tuna’yla buluşmama yarım saat kalmıştı.

"Ayy hemen çıkmalıyım ben. Geç kaldım." Çantamı ve telefon alıp uçarcasına merdivenlere yöneldim.

"Doruk nerede?" Hareketlerimi yavaşlatıp merdivenlerden aşağıya baktığımda kimseyi görememiştim.

"Banyoya girdi sanırım. Elimizi çabuk tutmalıyız. Hadi in hadi!" Eylül beni ittirince ona yan yan bakıp aşağı inmeye başladım. Her adımımda tedirginliğim biraz daha artıyordu.
Kapıyı açmadan Eylül cesaret verircesine bana sımsıkı sarıldı. 

"Eylül sakın bir pot falan kırayım deme. Plan belli zaten. Doruk beni erkenden uyudu sanarken ben Tuna meselesini halledip geri döneceğim. Tamam mı?" Eylül kafasını aşağı yukarı sallayıp beni tekrardan kollarının arasına aldı.

"Eğer bir saat içinde bu evde olmazsan tüm İstanbul polisini harekete geçirtirim ona göre."

Ona hafifçe gülümseyip kapüşonumu başıma geçirdim. Umarım bir sorun çıkmadan bu meseleyi halledebilirdim.
Korumaları atlatmak zor olduğundan arka bahçenin duvarından atlamıştım. Allahtan dans falan ediyordum da vücudum esnekti. Yoksa bu duvar aşılacak gibi değildi.

Caddeye çıkınca ilk işim bir taksi çevirmek oldu. Taksiye atlayıp adresi verdikten sonra arkama yaslanıp düşünmeye başladım. Aras ve gözlerini. Ne ironi ama. Tunayla buluşmaya giderken düşündüğüm tek şey Aras’ın gözleriydi. Kafamı iki yana sallayıp yaptığım plana odaklandım. Bir hayalet misali işimi halledip geri dönecektim. Kimsenin haberi olmayacaktı. Yani öyle umuyordum.

EYLÜL

Kapıyı kapattıktan sonra sakinleşmek adına derin derin soludum. Kalp atışlarımı düzene sokana kadar kapının yanında kalmıştım. Bu sefer gerçekten korkuyordum. Nefes’in başına bir şey gelmesinden, Tuna denen o manyağın kardeşime bir şey yapmasından korkuyordum. Umarım herhangi bir aksilik çıkmadan bu işi halledebiliriz. Umarım.

Arkamı dönmemle Dorukla burun buruna gelince sıçramam kaçınılmaz oldu. Dakika bir gol bir. Bu çocuk ne zaman aşağı inmişti? Nefesi çıkarken görmüş müydü? Birde neden her göz temasımızda içim bir tuhaf oluyordu ki? Beynimi kemiren soruları bir kenara bırakıp konuşmaya başladım.

Artık Özlemek İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin