DÜZENLENMİŞTİR.Bir hafta. Tam bir haftadır Aras yoktu. Hayatını umursamadan çıktığı görevde başka hayatlar kurtarmakla meşguldü. Bu bir hafta boyunca yüzüne hasret yaşamıştım. Bir iki telefon görüşmesi avutmuyordu işte. Özlemiştim. Aras'ı gereğinden çok özlemiştim. Dakikalar saatleri kovalarken gitgide endişeleniyor gözümü kırpmadan Aras'ı bekliyordum. Kumsal'la geçirdiğim vakitlerde bile huzur bulamamıştım. Aras gelmedikçe kalbimde baş gösteren korku büyüyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu. İnsanın kendi duygularında boğulması bu olsa gerekti. Son iki gündür sesini bile duymamıştım. Lanet olsun neredeydi bu adam yahu!
Yorgunluk tüm adalelerimde baş gösteriyor vücudum uyumak için çabalıyordu ama direnmekte kararlıydım. Aras gelmeden uyumayacaktım. Doruk bana bu akşam döneceğini söylemişti. Delirecektim. Aras'a ihtiyacım vardı. Küçük kız kardeşim bir hafta boyunca benimle birlikte bu koca evde kalmamış olsaydı çoktan delirmiş olurdum gerçi. Kumsal'ı istemeye istemeye anneme göndermiştim. Yarın sabah kreşe gitmesi gerekiyordu. Beliz anne ve Baran baba hala Mardin'deydi. Aksi gibi Mert'te bugün Ayazlarda kalacaktı. Eylül bile Dorukla randevuya çıkmak için beni ekmişti. Gerçi hakkını yememek lazım. Aras'ın geleceğini bilmese randevuyu önemsemeden benim yanımda kalırdı. Bunu istemiyordum. Sevdiğim insanların hayatlarına karışıp duruyordum zaten. Eylül ve Doruk'un sevgili adı altında çıktıkları ilk yemekti. Bizim inat çiftimiz en sonunda birbirlerinden hoşlandıklarını kabul etmişlerdi. Kurtarıcısının Doruk olduğunu öğrenen Eylül duygularını belki etmekten çekinmemiş aksine Doruk'un da kendisine karşı duyguları olduğunu kabullenmesini sağlamıştı. Kısacası ölsem de bu yemeği bozmazdım. Hem birkaç saatlik yalnızlıktan zarar gelmezdi öyle değil mi?
Tırnaklarıma dadanmış yatak odasında bir o yana bir bu yana yürüyüp durdum. Saat gece yarısını geçmişti. Enerjimi son raddesine kadar kullanmıştım. Bedenim isyan bayraklarını kaldırınca yürümeyi bırakıp yatağa oturdum. Daha ne kadar bekleyecektim kim bilir? Derken bir kapı sesi kulak kesilmeme neden oldu. Aras gelmiş miydi yani? Koşarcasına odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. İçim içimi yiyordu. Ya ona bir şey olduysa ya yaralandıysa? Merdivenlerin başında durup odaya süzülen kocamı inceledim. Görünürde bir şeyi yoktu ama loş ışık belki de beni yanıltmıştı. Sarsak adımlarla Aras'a doğru yürümeye başladım. Kafasını kaldırınca gözlerimiz buluştu. Özlem ve endişeyle Aras'a baktım.
"Nefes seni uyandırdım mı yoksa?" Bu nasıl bir soruydu şimdi.
"Son üç gündür uyuduğum pek söylenemez. Senin için öyle endişelendim ki..." Daha fazla dayanamayıp Aras'ın kucağına atladım. Yüzümü boynuna gömüp kokusunu içime çektim. Aras saçlarımdan öptü. Kolları ahtapot misali belime dolanmıştı. Birbirimize adeta kenetlenmiştik.
"İyisin değil mi?" Sorduğu soru karşısında kafamı kaldırdım.
"Bunu benim sormam lazım kas yığını! Meraktan ölecektim." Dudaklarının kenarında oyalanan gülücük kalbimi ısıttı.
"Benden kurtuluşun olmadığını söylemiştim, güzelim. Ne olursa olsun sana geri döneceğimi bilmeliydin." Kocaman gülümsedim. Tekrardan o etkileyici mavi-yeşil gözlere baktığım için her dakika Allah'a şükrediyordum. Avucumu Aras'ın yanağında gezdirerek yüzünü sevdim. Aras dudaklarını hafifçe avucuma bastırdı.
"Kurtulmak isteyen kim." deyip parmaklarımın ucunda yükseldim. Küçük bir öpücüğü hak etmiştik. Aras her zamanki gibi tutkuyla karşılık verdi. Dudakları üzerinde kayan dudaklarım istekli ve özlem doluydu.
Nefessiz kalınca ikimizde geri çekildik. Aras'ın yorgun olduğunu biliyordum. Bakışları pürüzlüydü. Gözlerinin altında oluşan mor halkalar onunda uyuyamadığının habercisiydi. Anlaşılan bu gece ikimizin de uykuya ihtiyacı vardı. Elini tutup onu yukarı çekiştirmeyi planlarken elim gömleğine sürtündü. Sıcacık bir sıvı bakışlarımı elime indirmeme neden olmuştu. Kan. Bu kandı! Yaralanmıştı. Aras yaralıydı. Yutkunamadım. Gözlerimi Aras'ın üzerinde gezdirip yaranın nerede olduğunu saptamaya çalıştım. Lanet olsun ki üzerindeki siyah gömlek bir şey görmemi engelliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...