DÜZENLENMİŞTİR.
(Mardin dönüşü)
Not:Mardin bölümü Özel Bölüm olarak yazılacaktır.Sağ elimdeki alışveriş poşetlerini yere bırakarak cebimdeki anahtara uzandım. Eylül iki büklüm olurken kapıyı açmamı sabırsızlıkla bekliyordu. İkimizde çok yorgunduk. Erken saatte kalkmış ve canımız çıkana kadar alışveriş yapmıştık.
Kapıyı açar açmaz poşetleri tekrar elime aldım. Eylül koşar adımlarla içeriye girip kendini ikili kanepeye bıraktı."Ah, işte huzur." Ellerim dolu olduğu için ayağımla kapıyı kapattım. Üzerimdeki tatlı yorgunluk yüzünden oturmak için can atıyordum. Ellerimdeki alışveriş poşetlerini tekli koltuğa bırakıp kendimi üçlü kanepeye attım. Yüz üstü uzandığım için bir süre sonra nefessiz kalmıştım. Başımı kaldırıp uzun saçlarımın yüzüme dökülmesine izin verdim. Saçlarıma üfleyerek havalanmalarını sağlarken aklıma yanaklarımın kızarmasına sebep olacak bir anı gelmişti. Aras ve ben.. Sınırlarımızı ilk kez bu kanepenin üzerinde zorlamıştık. Beni üzerine yatırıp dudaklarımı öperken saçlarım aynı bu şekilde yüzümüze dökülmüştü. Dudaklarımı ısırıp oturma pozisyonuna geçtim. O anları düşünmek bile içimi kaynatıyordu.
"Nefes Hanım ve Eylül Hanım hoşgeldiniz." Ayşe abla ellerini havluya silerken bize kocaman gülümsedi.
"Hoş bulduk Ayşe abla." dedim neşeli bir sesle. Aramızdaki yaş farkı nedeniyle Ayşe ablaya ismiyle hitap etmekten vazgeçmiştim. Her karşılaştığımızda bana sıcacık bir gülümseme sunan bu kadına edepsizlik etmeyi asla istemezdim.
"Hoş bulduk." Eylül'de gülümseyerek karşılık verirken Ayşe abla tekli koltuktaki poşetlerimizi aldı.
"Odanıza çıkarıyorum." Olumlu anlamda kafa salladım. Ayşe abla elindeki poşetleri sıkıca tutarak merdivenlere yöneldi. Diğer çalışanımız Merve mutfakta olmalıydı. Normalde bizimle ilgilenen Merve'ydi. Kendisi yirmili yaslarda, siyah saçlı ve kahverengi gözlü annesinin kopyası bir kızdı. Ayşe ablayla birbirlerine aşırı benziyorlardı. Ayşe abla mutfağı çekip çevirirken Merve hem annesine yardımcı oluyordu hem de bize.. Ayşe abla kendisi gibi saygılı ve güler yüzlü bir kız yetiştirmişti.
"Nefes, Selim yine mesaj atmış." Eylül cep telefonunu yüzüme tutarak mesaji okumamı sağladı. Mesajda, Seninle konuşmak istiyorum Eylül. Lütfen buluşalım.. yazıyordu. Eylül mesaji silerek telefonunu çantasına koydu.
"Tuna bitti şimdi sıra Selim'de. Ne çektik be Eylül." dedim gözlerimi kapatarak. Selim hafta bir Eylül'e mesaj atmaya başlamıştı. Söylediğine göre tek istediği konuşmaktı fakat güvenemiyorduk. Sonuçta Tuna'da benimle konuşmak istemişti. Daha sonra neler olduğunu herkes biliyor..
Selim, Doruk'tan çekindiği için haftada bir mesaj atıyordu. Yoksa o gerizekalının, yüzsüz bir çocuk olduğunu ikimizde biliyorduk. Korkuyor olmasa Eylül'ün karşısına çıkar ve istediğini yüzüne söylerdi."Doruk'a söylesene. Ya da ben Aras'a söyleyeyim. İkisinden biri Selim'in icabına bakar." Eylül yerinden fırlayarak kendini yanıma bıraktı. İşaret parmağını yüzüme doğru sallarken,
"Sakın Nefes! Söylemek yok." dedi. Ah, hala Doruk'a güçlü bir kız gibi görünmek istiyordu anlaşılan.
"Sarışınım, Doruk senden hoşlanıyor ve sen ona ölüyorsun. Güçlü görünüp Doruk'u etkilemen gereken bölümü çoktan gectin. Biriniz ilk adımı atın da bizde kurtulalım artık." Eylül gözlerini kısarak burnumu sıktı.
"Çok biliyorsun sen." Yüzümü buruşturarak kendimi geriye çektim. Elimle burnumu kontrol edip kopmadığına emin olduktan sonra Eylül'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Özlemek İstemiyorum
ChickLitZoraki bir evlilik, masum bir kız, aşka küsmüş bir adam. Aras ve Nefes. Biri kalbinden olmuş biri hayallerinden. Zorla evlenen bu iki insan için aşk yeniden varolabilecek mi? Nefes Karahan ve Aras Taşkıran'ın yollarını birleştiren kaderdi...