27.Bölüm

1.1K 39 151
                                    

"İNTİKAM" Bu neydi şimdi.Neden kulağıma eğilip te intikam diye fısıldadı ki."Ne demek istiyorsunuz anlamadım."diye sordum. Çoktan yatağıma uzanmıştı bile. Sesimi çıkarmadan sorumun cevabını beklemeye başladım. Cevabımı almakta uzun sürmedi. "Bir şeyi de söylemeden anlasan şaşıracağım."diye söylenmeye başladı. Ardından da "Elindeki kitabın adını söylüyorum neyini anlamıyorsun?" Ya tamam da ben sana elimdeki kitabın adını mı sordum.

İntikammış,sanki bizim okuma yazmamız yok. "Sabaha kadar seni mi bekleyeceğim şu kitabı okumaya başla artık. " Yapacak bir şey yok mecburen okuyacaktım.

"İntikam ateşiyle yanıyorsa bir yürek,hiçbir su söndüremez o ateşi.O intikam o yürekte oldukça yanar yanar kavrulur o yürek. İki seçenek vardır. Ya o intikam alınacaktır ya da sevgi kazanacaktır.Sevgi kalpleri yumuşatır,öfkeyi dindirir."

***

Saat gecenin üçüydü.İkinci kitabı bitirmek üzereydim.Yorulmuştum.Uykumda gelmişti.Ama o hala uyumamıştı.
Dayanamayıp söylenmeye başladım. "Çok yoruldum bu kadar okumak yetmez mi?" diye söyleyince aslan beyimiz kükredi: "Saat beşe kadar okuyacaksın.Saat kaç?" dedi.

Hay ben senin beşine diye öfke kusuyordum.Ne beşmiş arkadaş ya bir insan saat beşe neden bu kadar takık olur anlamıyorum ki."Saat üç." dedim sadece.

"İyi o zaman kes sesini de saat beşe kadar oku.Sonra da uyu." Emredersiniz paşam.Bu adam sinirlerimi çok bozuyordu.Ben neden burdayım,bu adamın benimle derdi ne.
Artık çok yorulmuştum.Gece boyunca kitap okumak nedir,gündüzler çuvala girmiş sanki.O kadar uykum vardı ki tam gözlerim kapanacakken "Alooo! Davetiye mi bekliyorsun.Okusana şu kitabı. "

Sıçramamla kendime gelmem bir oldu.Evet davetiye bekliyorum yollayacak mısın?Sinir bozucu adam.Bir odam vardı huzur bulduğum onu da batırdı huzursuzluğuyla.
Mecburen yine okumaya başladım. Beşe kadar dişimi sıkacaktım.

Ve üçüncü kitapta bitti.Nihayet saat te beş oldu.Ben saat beş der demez yataktan kalkıp kapıya doğru gitmeye başladı.
Şaşırdım dahası sevinmeye başladım. Bi gıcık adam odamdan gidiyordu.Şükürler olsun diyerek sevinirken birden seslendim:

"Ben burda mı kalacağım.Yatağıma geçmeme yardım eder misiniz?" en kibar halimle seslenmiştim.Bu adam huysuz sağı solu belli olmazdı. Olduğu yerde durup bana doğru döndü. Öylece durdu biraz sonra da konuşmaya başladı: "O yatak senin için fazla rahat oluyor.Bir gece de koltukta yat bakalım koltukta rahat gelecek mi? " diyerek kapıyı carpıp gitti.

Hırsımdan elimdeki kitapları yere fırlattım.
Ağlamaya başladım. Bir an önce bu adamdan kurtulmam lazım diye söylene söylene koltuktan kalkmaya çalışıyordum. Onun inadına yatağıma gidecektim.

"Ahh! " Al işte Dilşah aferin.Yere düştüm,
canım çok yanıyordu. Birden kapım açıldı.Anlaşılan ruhsuzun kulakları baya sağlamdı."Ne bu gürültü.Koltukta mı rahat geldi?" diyerek geliyordu ki ayağıma çarptı."Ahh ayağım " diyordum ki ruhsuzla göz göze geldik.O da düşüvermişti.Gülesim geldi ama kendimi tuttum.Oh iyi oldu.Bunu çoktan haketmişti.

Şimdi susmuş,yerde öylece yatıyorduk.
Sadece gözlerimiz konuşuyordu sanki.O kadar yakındık ki nefeslerimizi hissedebiliyorduk.Biraz daha yaklaştı.
Nerdeyse dudakları dudaklarıma değecek,gözlerindeki okyanusta kaybolacaktım.Nefeslerimiz birbirimizin yüzünde geziniyorlardı.Biz ise öylece kalmıştık.

Ruhsuzun dudakları tam dudağıma değecekken kafamı çevirip söylenmeye başladım. "Odamdan gider misiniz lütfen. " Ayağa kalkmış,kolunu tutuyordu.Hiç oralı olmadım.Az bile dedim içimden.

Hızlıca kapıyı çarpıp çıkıp gitti.Yuh ya inanamıyordum.Ağzım açık kaldı resmen. Beni böylece bırakıp gitti.Vicdansızsın vicdansız diye bağırıyordum arkasından.
Beyimiz durdu durdu ilk defa sözümü dinleyeceği tuttu.Başka zaman olsa söylenirdi."Haddini bil,sen kimsin,bu oda sebin değil " daha bir sürü şey sayardı.
Şimsi ise ardına bakmadan çıktı gitti.Ağlaya ağlaya arkasından neler neler saydim.En sonunda yorulmuş,kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.

YABANİNİN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin