Ateş'in ağzından;
Bu sabah nedense yataktan kalkasım gelmiyor.Nedense diyorum birde.Nedeni belli tabikide.Kalkarsam holdinge gideceğim.Gidersemde o aptal kızı göreceğim.Aslında uzaktan bakınca dup duru bir güzelliği var.Saçları kumral,gözleri masmavi.Boyu birazcık kısa.Muhakkak her lafada bir cevabı var.Ama ben onu yakinen bildiğim için bu hallerine kanmıyorum.O kız tam bir şeytan.Onu kendi ateşime hapsedeceğim.Acı içinde kıvranıp benden af dileyecek.Af diledikçe daha çok acı vereceğim.Bana yaşattığı acının bin mislini yaşatacağım.Yatağımda uzanmış intikam aşkıyla yanarken telefonum çaldı.Evet her sabah benim gibi intikam ateşiyle yanan biri daha vardı.Hemen telefonu açtım ve onu konuşturmadan söze başladım;
"Ne diyeceğini biliyorum inan bana her şey yolunda.Merak etme lütfen."diyerek her zaman ki gibi onu sakinleştirmeye çalıştım.Ama biliyorum canı çok yanıyordu.
"Daha ne kadar bekleyeceğim,gücüm kalmadı Ateş."
Haklıydı çok bile beklemişti."Haklısın ama bu planın uzun süreceğini biliyorduk.Onun başvurduğu bütün işleri iptal ettirdik ama o yinede bu zamana kadar direndi.Ama artık son çaresi biziz.Azıcık daha sabret lütfen." diyerek onu yatıştırmaya çalıştım.
"Peki sence başarabilecek miyiz?Bu yüreğimdeki intikam ateşi sönecek mi?" Acı doluydu ses tonu.
"Sen hiç merak etme,bu yaptıklarım daha hiçbir şey.Ona öyle eziyetler edeceğim ki canından bezecek.Ama ecele edemeyiz.Bir yıldır bu planın peşindeydik.Şimdi elimize düştü.Ve bu işe muhtaç asla bırakamaz.O yüzden acele etmemize gerek yok.Biliyorum sende benim gibi bir an önce cezasını çeksin istiyorsun ama sabret sana söz veriyorum.O melek yüzlü şeytanı mahvedeceğim.Bu kör numarasıda daha çok işimize yarayacak gibi.Gözlerim görmüyor diye bana acıyacak ve bu sayede ona daha rahat eziyet edebileceğim.O bana acırken canını daha çok yakacağım.Sen bunları düşünüpte canını sıkma.Planımız gayet güzel işliyor.Simdi kapatmam lazım.Holdinge gidip ona biraz eziyet edeyim.Seni çok seviyorum.Sakın üzme kendini."
Telefonu kapatır kapatmaz hazırlanmak için gardroba yöneldim.Kapısını açarak rastgele bir gömlek ve bir pantolon alarak giyindim.Çünkü aklımda sadece o aptal kıza yapacağım işkenceler vardı.O kız ateşte yanmalı ama ölmemeli.Acı çekmeli her gün.Ağlaya ağlaya gözbebekleri kurumalı.Evsiz barksız,aç susuz sokaklarda kalmalı.Öyle acılar yaşamalı ki yüreğimizdeki intikam ateşi sönmeli.
Öyle hırs ve intikamla doluydum ki o kızı doğduğuna pişman etmeliydim.Bu yaptıklarım daha hiç bir şey.
Baştan ayağa bütün bedenine intikamımın izleri yerleşmeli.Hücrelerinde gezmeliyim.Gözünü her kapattığında kabus görmeli.Ona acının ne olduğunu göstermeliyim.
Evden çıkıp,arabama bindim.O kadar hırslandım ki arabayı çok hızlı kullanmaya başladım.Holdingin kapısına geldiğimde aptal kız kapıda bekliyordu.Şuan arabayı üzerine sürüp bu kızı parçalamak istiyorum.Hızla üzerine doğru sürüyordum arabayı ama son anda vazgeçtim.Bu kız kolay ölmemeli.Acılarla her gün ölmeli.Holdingi geçerek aşağı sürdüm arabayı.Şoför ilk gün olduğu gibi yine beni aşağıda bekliyordu.Hemen ben arkaya geçtim.Şoförde yerine geçti.Holdingin önüne geldim.
Aptal kız hizmetçim gibi şimdi kapımı açacaktı.
Dilşah'ın ağzından;
Al işte yine geldi ruhsuz adam.Neymiş ona kapıyı ben açacakmışım hemde her sabah.Dimdik yürüyordu.Geldi ve yine zebani gibi dikildi.Hiçbir şey demeden kapıyı açtım ve içeri girdim.Kapıyı dakikalarca açık tuttum ama o içeri girmedi.Dayanamayıp sordum;
"Davetiye mi bekliyorsunuz?"
"Sen kimsin ki benden önce içeri giriyorsun.Bir daha da bana hoşgeldiniz demeden kapıyı açma.Şimdi çık dışarı ve kapıyı kilitle.Önce bana hoşgeldiniz de,benden bir cevap alınca da kapıyı aç ve bekle önce ben içeri gireyim."
Resmen bana hizmetçisi gibi davranıyor.Bu adamı gördüğüm gün yeni iş başvuruları yaptım.Başka bir işten çağrılır çağrılmaz burdan çıkacağım ama şuan idare etmek zorundayım.Yoksa ne kirayı,ne de elektrik,suyu ödeyemem.Evden atılırım.Sakinliğimi korudum ve holdingten dışarı çıkıp kapıyı kilitledim.
"Hoşgeldiniz efendim."dedim.
"Fazla konuşma da aç şu kapıyı." Ufff, bu adam da tam dayaklık ha.Hem hoşgeldin de diyor,hemde hoşgeldiniz deyince kızıyor.
"Ne bekliyorsun aptal gibi aç şu kapıyı artık."
Ne derse desin sakin olacağım.Hemen kapıyı açtım ve kapının dışında bekledim.Uyuz uyuz girdi içeriye bay ruhsuz psikopat.Ardından bende içeri girip kapıyı kapattım.
Ruhsuz önden,bende arkadan odasına doğru gidiyorduk.Merdivenlerden çıkarken gözlüklerini düşürdü.Ama hiç oralı olmadı.Merdivenleri çıkarken bana emir vermeye başladı;
"O gözlükleri düştüğü yerden al,güzelce sil ve masama bırak."
Çok gıcık oldum.Bu ne böyle ya sekreter miyim, hizmetçi mi belli değil."Emredersiniz paşam."dedim.Birden durdu ve arkasına dönmeden "Bir daha gereksiz konuşursan beni uğraştırmadan defol git bu holdingten." Sanırım kendi kendime söylediklerimi duymuş olacak.Sanki ne dedim ya.Bu adam tam bir psikopat.O yüzden sinirlensemde sesimi çıkarmadım.Aslında susmazdım da bu işe ihtiyacım var.Yoksa ona haddini bildirirdim.
Küçük dağları ben yarattım edasıyla yürüyordu.Odanın kapısına gelince birden durdu.Tabi o durunca bende arkasında durdum.Öylece bekliyordu.Birden arkasına döndü ve bana doğru baktı.Sanki beni görüyormuşçasına irkildim.Hemen önüme baktım.Gözlüğü temizle dediğine göre benim arkasından geldiğimi anlamıştı.Bu yüzden arkasına döndü ve sanırım bana bir şey anlatmak istiyor ama ben nerden bileyim ağzı yok mu bu adamın.Birden bağırdı;
"Yahu sen ne kadar aptal bir kızsın.Beyninle sorunun mu var?Aa! Benimki de laf mı şimdi, olmayan bir şeyle sorun yaşayamazsın ki! Bir daha beni kapılarda bekletirsen defol git yada ben seni göndermesini bilirim.Sana son kez söylüyorum.Bunu o beyinsiz kafana sok."
Olduğum yerde kalmıştım.Gözlerimden akan yaşlara daha fazla dayanamadım; "Ben sizin hizmetçiniz değilim.Sizde bunu o beyninize sokun.Aa! Benimki de laf mı şimdi,ruhsuz bir adam da beyin var mıdır ki?" Bunu söylememem gerekirdi ama dayanamadım.Sözleri canımı yakıyordu.
Bana doğru gelmeye başladı.Evet biraz korkuyordum ama sonucta beni öldürecek hali yoktu.İyice yaklaştı,gözleri görmesede göz göze geldik.O kadar yakınlaştı ki nefesini hissedebiliyordum.Suratı çok sinirli olduğunu yansıtıyordu.Saçları tel tel olup alnına dökülmüştü.Masmavi gözlerinden alevler çıkacak gibiydi.Dudakları yavaş yavaş birbirinden ayrılmaya başladı;
"Şimdi yanından uzaklaşıp kapıya doğru gideceğim.Eğer benden önce kapıya gider ve bana hoşgeldiniz diyerek kapıyı açarsan bu seferlik seni affederim.Aksi takdirde sana bu şehirde iş değil yaşayacak yer dahi bırakmam.Sana düşünmek için zaman dahi vermiyorum.Çünkü birazdan sekreterim gibi değil,hizmetçim gibi gidip bana kapımı açacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİNİN AŞKI
Ficção Adolescente"Farkındaysan eğer şuan benim kapsama alanımdasın Dilşah. Ben izin vermediğim sürece bu alandan çıkamazsın.Bütün çıkışlar iptal." "Bu ne saçmalık!" diyerek yataktan fırladım ama kolumu çekmesiyle bu sefer kucağına düştüm. Hemen doğrulmaya çalıştım...