45.Bölüm

580 19 1
                                    

Geçen bir ayın sonunda her şey o kadar değişmişti ki ilk defa kendimi huzurlu ve mutlu hissetmeye başlamıştım. Yarı çıplak Çisem olayından sonra ruhsuza gerçekten inanmıştım ve artık o benim için gerçekten okyanus gözlüydü.

Beraber şirkete gidip geliyor, akşam yemeklerini beraber yiyorduk.Kimi zaman dışarda iş yemeklerine katılıyor kimi zaman da iş gereği düzenlenen partilere katılıyorduk.

Eski halinden eser yoktu.Artık onunla vakit geçirmek çok güzel ve eğlenceliydi. Eğlenceli diyorum çünkü o ruhsuz halinden eser kalmamış, neşe dolu bir adama dönüşmüştü. Bence o da benimle vakit geçirmekten hoşlanıyordu.Bunu hissedebiliyordum.

Bugün günlerden tatil.Bu yüzden öğlene kadar uyumuş ve yatağımdan hala çıkmayarak geçen zamanı düşünüyordum. Sanırım yatağımdan  çıkmaya hiç niyetim yok.Tabi açık pencereden gizlice içeriye süzülen ve ordan da yanaklarımı okşayan güneş ile bahçede cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar niyetimi bozmazsa.

Anlaşılan dışarıda müthiş bir hava vardı.Kuş seslerini duydum mu kendimi fazla tutamazdım zaten ama bakalım ne kadar direneceğim.Şuan biraz daha yatağımda kalmak istiyordum.

Yatağımda yüzüme vuran güneşin keyfini çıkarıyordum.Kulağıma gelen kuş cıvıltılarıda sabah neşemdi.Gözlerimi kapatmış okyanus gözlüyü düşünüyordum.Nee! Okyanus gözlüyü mü düşünüyordum diye bağıran iç sesimle aynı ayna yatağımdan fırladım.

Neden düşünüyorum ki ben o adamı. Üstelik düşünmem gereken onca şey varken neden o ?

Kafamdaki düşünceleri silerek pencereye doğru yöneldim.Pencereden dışarı kafamı çıkarıp bahçenin güzelliğiyle mest oldum.Güneş gökyüzünden süzülerek nazlı nazlı ışığını çimenlere bırakıyor,çimenler güneşin bıraktığı ışığı alarak ışıltılı bir görüntü sergiliyorlardı.Ağaçlarsa rüzgarın verdiği coşkuyla adeta dans ediyorlardı.

Böyle bir manzara karşısında gel de bahçeye çıkma. Biliyordum ah bu yemyeşil bahçe,neşeli güneş,coşkulu rüzgar ve cilveli kuşlar yine niyetimi bozdurdular.

Bir çırpıda pijamalarımı üzerimden atarak hızlıca bir şeyler giyindim ve kapıya gitmeden dönüp yatağıma bir bakış atıp konuşmaya başladım. ' Ah canım yatağım, biliyorsun seni çok seviyorum ama şimdi gitmem lazım.Ama merak etme çabuk geleceğim. ' Deli misin, neden yatağınla konuşuyorsun sen diyen iç sesime cevap vermekte gecikmedim tabiki. Deli değilim ben sadece yatağımı çok seviyorum ne var bunda?

Sanki bahçe kaçıyormuşçasına hızla kapıya yöneldim ve tatlı bir telaşla odamın kapısını açıp çıktım. Ahh! Çıkamadım.Benim odamın kapısının önünde duvar mı vardı bu da ne böyle?

"Sakin ol Dilşah, bu ne acele böyle?"

Duvar değil Ateş'miş.

"Şey Ateş bey çok pardon.Ben aceleyle çıkınca sizi farketmemişim."

"Onu anladım da bu acelenin sebebi ne böyle?

"Şeyy, ben.."

Yok yok sıkıntı sende Dilşah. Biraz sakin olsan, acele etmesen,önüne baksan şimdi açıklama yapmak zorunda kalmazdın.Hayır ne diyeceğimki şimdi ben.
Küçük kız çocukları gibi bahçeye koştuğumu mu söyleyeyim. Yani aslında bunu söylemek sorun değil de ya bana gülerse.Çocuk musun sen oldu olacak ilkokul arkadaşlarını da çağıralım bahçede oynayın falan derse  sinir olurum.

"Ney, sen? Hadi söylesene. "

Bu parfüm yeni mi.Ne kadar da hoş kokuyor.

"Alo, orda mısın?"

YABANİNİN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin