Öyle güzel uyumuşum ki uyandığımda vakit öğleye geliyordu.Bunca zamandan sonra bu uyku bana çok iyi gelmişti.Ama öğleye kadar uyumuş olmama rağmen hala uyumak istiyordum.Hatta gözlerim yarı açık, yarı kapalıydı.Tekrar uyumak istedim.Çünkü yataktan hiç çıkasım yoktu.Tabi kapının zili çalmasaydı."Bugün ilk işim bu kapının zilini sökmek olacak"diye söylene söylene yorganı üzerimden fırlattım.Yatağımla ayrılmak zor olacak ama mecburen kalktım yataktan.Üzerimdeki pembe pijamalarımla yatağıma bakarak "bekle beni tatlım birazdan geleceğim" diyerek güldüm.Bugün eski neşem yerindeydi.Tamam işsizdim ama en azından ruhsuz adamda yoktu.Allah'ım bu ne büyük bir mutluluk diye bağırarak kollarımı açıp odanın içinde dönmeye başladım.
Kapının tekrar çalmasıyla kollarım havada kaldı.Bu saatte kim olabilirdiki.Ahh! Bu saatte diyorum birde ya.Saat öğlen oldu.Hemen koşarak delikten baktım.Gelen Siraç'tı.Hemen kapıyı açtım.
"Aa! Hoşgeldin Siraç."
"Hoşbuldum Dilşah."diyerek gülümsedi.
"Hayırdır Siraç bey,neden gülüyorsun."dedim.
"Hm,anlamadın mı neden güldüğümü?"
"Ya anlamadım uzatmada söylesene."
Önce baştan aşağı süzdü beni.Sonra da tekrar gülerek,"Yakışmış."dedi.
Evet kapıyı pembe pijamalarımla açmıştım.Çok utandım birden.Ben daha bir şey diyemeden devam etti:
"Senin nerdeyse her halini bilirim ama bu pembe pijamalı halini ilk defa gördüm.Hoşuma gitti sadece."
Konu aşka gelmeden hemen lafı değiştirmeliyim ama ne desem ki diye düşünürken "hadi hazırlan da iş bakmaya gidelim."dedi.Haklıydı ben artık işsizdim.Ruhsuzun yokluğundan bu halime seviniyordum ama ben işsizdim.
"Tamam ama önce gel kahvaltı yapalım."dedim.
"Olmaz Dilşah kahvaltıya zaman yok.Hemen iş bulmamız lazım."dedi.Tabi açlığa dayanamadığımı bildiği için ardından devam etti."Dışarda bir şeyler yeriz,merak etme."
"İşte şimdi olur."diyerek gülümsedim.O salonda otururken bende odamda hazırlandım.Maalesef geri uyumak hayal oldu.Hele güzel bir iş bulayım.Bende artık normal insanlar gibi 8'de işime giderim.Bunları düşünüyordum ama içimde bir umutsuzluk vardı.Sanki iş bulamayacaktım.
Hazırlanıp salona geldim.Siraç hemen ayağa kalktı.Benden daha istekliydi iş bulmaya.Kapıdan çıkarken,
"Şimdi her iş ilanına tek tek bakacağız,anlaştık mı küçük hanım?"dedi.
Ben hem kapıyı kapatıp hemde cevap veriyordum."Anlaştık küçük bey ama önce bir şeyler mi yesek?""Tamam ama bari bir kaç ilana bakalım.Öyle yeriz olur mu?"diyerek kafasını bana çevirince gülmeye başladı.
"Ne gülüyorsun Siraç ya.Hayır yani ne yapabilirim.Açlığa dayanamadığımı sende biliyorsun."diye söylenirken çaktırmadan çantama koyduğum sandviçlerden birini yiyordum.Diğerini de ona uzatarak "Bak senide unutmadım.Al buda senin."diyerek gülüştük.Aynı eski günlerdeki gibiydik.
Benim sandviçim coktan bitmişti.Kafamı çevirip Siraç'a baktığımda oda bana bakıyordu.Ve her zaman ki gibi kalan sandviçini bana uzatarak söylenmeye başladı: "Al bunu da ye,sen doymazsın."diye gülüyordu.
"Ufff! Siraç ya ben doyuyorum tamam mı."diye söyleniyordum ama sandviçi de alıyordum elinden.
"Belli belli.İyi ki kilo alan bir yapın yok.Yoksa bu iştahla kesin yüz kilo olurdun."diyerek dalga geçmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİNİN AŞKI
Teen Fiction"Farkındaysan eğer şuan benim kapsama alanımdasın Dilşah. Ben izin vermediğim sürece bu alandan çıkamazsın.Bütün çıkışlar iptal." "Bu ne saçmalık!" diyerek yataktan fırladım ama kolumu çekmesiyle bu sefer kucağına düştüm. Hemen doğrulmaya çalıştım...