49.Bölüm

502 18 6
                                    

Şimdi hapı yutmuştum işte. Yere bastığı her adımda çıkardığı sese eşlik ediyordu zavallı kalbim.Bilmiyor, bilseydi hiç celladının ayak seslerine eşlik eder miydi? Cellad falan iyice saçmalamaya başlamıştım korkudan.

Ama korkmakta da haklıydım.Adımları iyice yaklaşıyordu.Sakin kalmalıydım.Attığı son adımla tam önümde durdu.Ben ise yavaş ol kalbim anlayacak, diyerek kalbimi sakinleştirmeye çalışıyordum.Koltuğu çekerek oturdu.Hızla kendimi sağa doğru çektim. Yoksa ayakları bana değecekti.

Güzel güzel yatıyordu yani neden kalkıp ta masaya geldi ki?

"Sorun yok.Yataktan kalktım da."

Telefonu kapatmamış hala belli ki baya dertli.

"Kararım net.Daha fazla bekleyemeyeceğim.Sabah ilk fırsatta ona aşkımı itiraf edeceğim."

"Beni biliyorsun.Sıradan bir itiraf bana yakışmaz.Unutulmaz olmalı.Ve o kadar etkileyici olmalı ki bana hayır diyemesin."

Beyimize bak sen! Hem istediğin kadar etkileyici yap kız seni sevmiyorsa evet demez ki.

"Kim mi?"

Evet, kim ya kim? Öldüreceksin beni be adam!

Sen hiç üzerine alınma biraz sonra o kız sen çıkarsan görürüm ben seni. Sen de taktın bana iç ses.Bu adam beni niye sevsin.Ben niye onu seveyim.Tamam çok yakışıklı ve etkileyici bir adam ama sonuçta ruhsuz bir odun o. Amannn, ufff! Ne saçmalıyorum ki ben.Böyle bir aşk imkansız gibi bir şey.Dinlemeye devam edeyim bakalım kimmiş bu kız.

Bir yandan telefonla konuşuyor bir yandan da elinde bir şeyi çevirip duruyordu. İkide bir masaya değip çıkan sesten bu anlaşılıyordu.O ses birden artmaya başladı ve ayağımın dibine bir şey düştü. Korkudan gözlerimi kapatıp kalakalmıştım. Onun ayaklarında bir hareketlilik olduğunu duyunca hemen gözlerimi açtım.Ayağımın dibine düşen şeyin bir kalem olduğunu farkettim.

Koltuğunu biraz geriye çekerek aşağıya doğru eğilip eliyle etrafı aramaya başladı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çırpınmaya başladı.Kafasını da masanın altına doğru uzatınca bende kafa gitti.Kalbim şuan bedenimden çıkmış gidiyor,başka diyarlarda geziyordu.Buna emindim.Çünkü yerinde olsa buna dayanamazdı.

İçimden çılgınca tekrarlıyordum.'Beni görmüyor,beni görmüyor,beni görmüyor...'

Biraz daha konuşmaya devam edersen seni görmese de duyacak.Benden söylemesi.

Aman Allah'ım! Dıştan konuşuyormuşum panikten. Ama sessiz sessiz konuşuyor muşum en azından.Birden nefesim içime kaçmışcasına sustum.Yutkunmayı bile yasakladım kendime.Bir elimle ağzımı tutup diğer elimle ayağımın dibine düşen kalemi eliyle bulabileceği yere doğru itekledim.

Sağa sola gezdirdiği parmakları sonunda tükenmez kalemle buluşmuştu.Ama ben tükenmiştim.Kalemi bulur bulmaz koltuğunu düzelterek yukarıya doğruldu.

"Sorun yok.Kalem düştü de."

Sana sorun yok tabi.Olan bana oluyor.

"Dilşah."

"Evet,yanımda çalışan o kız. Deliler gibi aşığım ben ona."

"Yok artık!! Böyle bir şey imkansız!!." diye bağırmamla masanın altından çıkmam bir oldu.Ama ben bunun farkına vardığımda her şey için çok geçti.

"Dilşah sen misin?"

Bende çıt yok tabi ki.Donup kaldım odanın ortasında.
Şuan neyin içine düştüm anlamakta zorlanıyordum.Beş dakika öncesine kadar bütün derdim bu odadan sessiz sedasız çıkmaktı.Peki ya beş dakika sonrasına ne demeli?

YABANİNİN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin