"Ateş Dinçer."
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.Ne yani ben koskoca şehirde bula bula yine mi ruhsuzu buldum.Bu şehirde bir tek bu adam mı bana iş veriyor.Bu adamın benimle derdi ne.Sanki benimle oynuyor.
Kafayı yiyeceğim.Bu nasıl bir tesadüftür.Şuan da kendimi karanlık bir kuyuya düşmüş gibi çaresiz ve güçsüz hissediyorum.Şimdi ne yapacaktım ben.Siraç'a ne diyeceğim.Gözlerimden akan yaşları silerken ayak sesleri duydum.Sekreter kılıklı kadın "İşte patron da geldi."diyerek kapıya doğru gitti.Cesaret edip kafamı bile çevirememiştim.Ortada öylece bekliyordum.Ayak sesleri iyice yaklaşıyordu.Ama ben hala kıpırdayamıyor, olduğum yeri gözyaşlarımla ıslatıyordum.
Ayak sesleri daha da yaklaşıyordu.Öfkeli ve tedirgindim.Ve son ayak sesiyle sanki etraftaki bütün sesler sustu.Sanırım tam arkamdaydı.Şuan ne yapacağımı bilmiyordum.Hiç bakmadan çekip gitsem mi?Yoksa kalsam mı?Kalsam ne diyeceğim?Gitsem ne yapacağım?
Bedenim çaresizliğin ortasında kalmış gibi kıvranıyordu.Çarem ise tam arkamda kim bilir benim hakkımda ne düşünüyordu.
Tam arkamda durduğuna göre benim önünde olduğumun farkındaydı.İyi ama o neden bir şey demiyordu.Dakikalarca öyle kaldık.Bedenimden soğuk soğuk terler dökülüyordu.
Ne olursa olsun ruhsuza bakmadan burdan gitmeye karar verdim.Arkama bakmadan hemen yana doğru gidip oradan arkamı dönerek kapıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.Bu sefer sadece benim ayak seslerim yankılanıyordu.Tam kapıdan çıkmak üzereyken bütün duvarlarda ruhsuzun sesi yankılandı:
"Gitmek için izin aldın mı sen? Çabuk gel buraya.
Hayır bu defa gitmemeliyim.Onun sözünü dinlemiyorum artık.Tam da şuan geri adım atmadan gitmeliyim.Ama ya başka bir iş bulamazsam.Hayır,hayır olmaz.Ruhsuz adamdan uzak durmalıyım.Siraç duyarsa kötü olur.
Kafam allak bullak bir haldeydi.Ama durmadım ve yürümeye devam ettim.Gittiğimi farkedince arkamdan seslendi: "Şimdi git bakalım.Bana muhtaç olup geri döneceksin.O zaman hesaplaşacağız seninle."
Bu adam nasıl bir psikopattı anlamıyorum.Bu güven neyin egosuydu.Benimle ne derdi vardı.Sinirden ağlayacaktım ama kendimi tuttum.Çünkü Siraç kapıda beni bekliyordu.Ruhsuzu dememem lazımdı.O yüzden sakin görünmeye çalıştım.Ama anlaşılan beceremedim ki yanına yaklaştığımda tedirgin baktı bana ve "Nerde kaldın Dilşah,bir sorun mu var?"dedi.Sesi çok telaşlıydı.Haklıydı da telaşında.Aynadan kendime baksam ben bile halime telaşlanırdım.
"Yok bir şey Siraç,hadi bir an önce buradan gidelim."diyerek arabanın kapısını açarak kendimi koltuğa attım.Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Ama şimdi Siraç'a söylemezsem ne zaman söyleyecektim ki.Yarın işe gitmeyince anlayacak bir sıkıntı var.En azından ne oldu diyecek.Yok yok farklı bir şey uydurabilirim.O ruhsuz psikopatın burda olduğunu söylemeyeceğim.
Siraç koltuğa oturur oturmaz "Allah aşkına Dilşah bir şey mi oldu?Hiç iyi görünmüyorsun."dedi.Bense bir an önce buradan gitmek istediğim için "Hadi arabayı sür,buradan gidelim.Sana her şeyi anlatacağım"dedim.Çok şükür ki kabul etti ve tam arabayı hareket ettireceği sırada yalının kapısından ruhsuz çıktı.Siraç'ın onu görmemesi mümkün değildi.Çünkü tam karşımızdaydı ve bize doğru geliyordu.
Siraç'ta jetonlar şimdi düşmüştü.Sinirli bir şekilde bana baktı ve "Demek bu halinin sebebi şu psikopat adamdı öyle mi ve sen bunu bana söylemedin akşama kadar o adamın kölesi oldun."diyerek arabanın kapısını öfkeyle açtı.Bu öfkeyle yine birbirlerine gireceklerdi.Hemen bende arabadan indim ve Siraç'ı tuttum:
"Siraç lütfen gidelim.Bak bildiğin gibi değil bu villanın sahibinin o olduğunu inan bende az önce öğrendim.Ve hemen işi bıraktım."
Siraç biraz sakinleşse de hala tam yatışmamıştı.Sesi öfkeyle karışmış bir şekilde "Doğru söyle Dilşah o adam sana bir şey yaptı mı?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİNİN AŞKI
Teen Fiction"Farkındaysan eğer şuan benim kapsama alanımdasın Dilşah. Ben izin vermediğim sürece bu alandan çıkamazsın.Bütün çıkışlar iptal." "Bu ne saçmalık!" diyerek yataktan fırladım ama kolumu çekmesiyle bu sefer kucağına düştüm. Hemen doğrulmaya çalıştım...