3.Bölüm

3.8K 317 144
                                    

O an panikledim ve anahtar avucumdan kayıp yere düştü.Belki de bu adamın bütün ruhsuzluğu,yabaniliği,sert tavırları,görüşme yaparken suratıma bakmaması hep bu yüzdendi.Hemen eğilip yerden anahtarı aldım ve eline koydum.Hiçbir şey olmamış gibi hemen kapıya yaklaştı ve sol eliyle anahtar yerini aradı.Buluncada sağ elindeki anahtarı,sol eliyle tuttuğu yere yerleştirdi.Hiç zorlanmadan açtı kapıyı ve içeri girdi.

Ben kapının dışında öylece kalmış,ruhsuz adamın gözlerini düşünüyordum.Gerçekten gözleri görmüyor muydu?Kafam allak bullak olmuştu.Daha fazla beklemeden içeriye girdim.Ortalıkta yoktu.Sanırım odasına çıkmış.Bende odasına gittim.Neyse ki bu defa kapısını çaldığımda hemen "gir" dedi.İçeri girip masasının önündeki koltuğa oturdum.

"Kalk hemen,kim otur dedi sana."

Ödüm koptu.Birden ayağa fırladım.Bir insan gözleri görmüyor diye bu kadar sert olamaz.Nesi var bu adamın.Ayrıca gözleri görmüyor ama sanırım kulakları baya duyuyor.Koltuğa oturduğumu farkettiğine göre.

"Eğer benimle çalışmak istiyorsan benim kurallarıma uyacaksın."

O sertse bende inatçıyım.Bakalım kim kazanacak.Sonuna kadar katlanacağım bu adama.

"Kural 1, Asla peşimden ayrılmayacaksın.

Kural 2, Ne dersem soru sormadan hemen yapacaksın.

Kural 3, Her sabah bana holdingin kapısını sen açacaksın.

Kural 4, Asla gereksiz konuşmayacaksın."

Kendimi bir sabah uykulu gözlerle,esneyerek okulun bahçesinde okul müdürünün o uzun ve sıkıcı konuşmasını dinliyor gibi hissettim.Bu adam kendine sekreter mi yoksa köle mi arıyordu.

"Aferim şuan olduğu gibi gerek olmadıkça sakın konuşma."

"Afedersiniz ama bir şey sormam lazım.Sizin gözleriniz görmüyor mu?"

"Kural 4." dedi sadece.Bu adam insanın sabrını zorluyordu.Ama pes etmeyecektim.

"Şuan ne yapmam gerekiyor.İşimi söylerseniz yapmak istiyorum." dedim.

Oturduğu koltuktan kalkarak pencereye doğru gitti.Görüşme günü yaptığı gibi konuşurken dışarıyı seyreder gibi yaptı;

"Bugün işin bu odayı temizlemek.Ama gürültü yapmadan." Dayanamayıp cevap verdim; "Ben sekreter olarak işe alındığımı zannediyordum.Odayı temizlemek derken.Hatta az önce de kurallarınızda garip garip işler söylediniz ama ben hizmetçi değil sekreterim."

Bu biraz sert olmuştu ama haklıydım.Anlaşılan gerçekten de sert olmuş olacaktı ki dışarıyı seyreder gibi yapmaktan vazgeçip masaya doğru geldi.İki elini birden masaya vurarak yüzüme baktı;

"Gerekirse hizmetçim olacaksın."

Gözleri masmavi bir okyanus gibiydi.Sanki görüyor gibi bakıyorlardı.Bu adam neden bu kadar hırçın aklım almıyor.Daha fazla dayanamadım.Bu kadarı da çok fazlaydı.Oturduğum koltuktan hiddetle kalkıp kapıya doğru yürüdüm.Gözyaşlarıma engel olamıyordum.Tam kapının kolunu tutmuş açacakken, ruhsuz adam ayak seslerimden kapıya gittiğimi anlamış olacak ki;

"Ne o yoksa sende diğer korkaklar gibi bir gün bile dayanamadın mı?Sizin gibiler sadece kaçmayı bilir.Savaşmak bizim gibi cesurların işi."dedi.

Sakince kapının kolunu bıraktım.Arkama döndüm.Ruhsuz adam ayağa kalkmış,bana doğru bakıyordu.Tabi haliyle benden bir cevap bekliyordu.

"Bugüne kadar hiç bir şeyden korkmadım.Bu saatten sonra da sizin iki kuru lafınızdan korkacak değilim." Aslında çok şey söylemek istiyordum ama kendimi tuttum.

"İyi öyleyse temizlik malzemeleri şu köşede dolabın içinde." diyerek eliyle dolabı işaret etti.

"Vurdumduymaz yabani ne olacak."Çok gıcık oldum bu ruhsuza.Hem ondan korkmadığımı göstereceğim hemde bu işe çok ihtiyacım var.Hizmetçi dedi diye çıkma lüksüm yok.Bu yüzden eliyle gösterdiği dolaba doğru yürüdüm.Dolabın kapağını açar açmaz,ruhsuz adamın dolabı hemen kendini belli etti.Dolapta sadece bir parça bez ve bir tane cam temizleyicisi vardı.

Başımı arkaya çevirip ruhsuza bu ne diyecektim.Ama meğer o yanıma gelmiş,arkamda zebani gibi duruyormuş.Dolap küçük olduğu için ben dolabın önüne egilmiştim.Başta sadece ayakkabılarını gördüm.Başımı yukarı çevirdiğimde o ruhsuz adamın tamamını gördüm.Okadar korkmuştum ki birden bağırdım;

"Neden zebani gibi arkamda bekliyorsunuz?Ödümü kopardınız."

"Kes sesini,ne zaman nerede bekleyeceğimi sana mı soracağım." diye karşılık verdi.Hayır yani her lafada bir cevabı vardı bay ruhsuzun.

O kadar sinirlendim ki sinirimden cam sili alıp o güzelim jilet gibi ütülü pantolonunun paçalarına ve ayakkabılarına sıktım.Ne de olsa beni göremezdi.Oh olsun sinirim geçti biraz.Ayağa kalktım ve durumu izah etmeye çalıştım.

"Bakın bu dolapta sadece bir bez ve bir tanede cam temizleyicisi var.Ben bu ikisiyle odanızı nasıl temizleyeceğim."

"Haklısın ikisi fazla olmuş.Cam temizleyicisini ver bana."diyerek elini uzattı.

"Dalga mı geçiyorsunuz benimle?Ben bunlar neye yetecek diyorum.Siz cam temizleyicisini de elimden alıyorsunuz."

"Kes sesini de ver şunu." Ruhsuz yabani ne olacak.Tam bir psikopat gibi davranıyor.Daha fazla sinirimi bozmasına izin vermeden cam temizleyicisini eline koydum.Alır almaz hızlı adımlarla cama doğru yürüdü.Cam kenarına geldiğinde camın kolunu bulurak, camı açtı ve cam temizleyicisini aşağıya fırlattı.

Gıcık adam ya.Elimde sadece bir bez kaldı ve bununla bütün odayı temizlememi istiyor.Aman banane sanki ya zaten göremez etrafın tozunu alırım yeter diye düşündüm.Sanki içimden geçenleri duymuş gibi "Şimdi hemen temizliğe başla.Yerleri sil,camları temizle ve tozları al.Bir saat sonra temizlik bitmiş olacak gelip kontrol edeceğim."diyerek odadan çıktı.

Ruhsuz psikopat.Birde gelip kontrol edecekmiş.Gözleri görmüyorsa nasıl anlayacak ki temizlediğimi şu bezle etrafın tozunu alayım yeter.O gelmeden hemen bitireyim işimi.Elimdeki bezle imkansız olmasına rağmen bütün odanın tozunu aldım.Bir saatin dolmasına saniyeler kalmıştı.Tam koltuğa oturmak için hareket ediyordum,birden kapı açıldı.Tabikide gelen ruhsuz adamdı.Bu yüzden oturmaktan vazgeçtim.

"Bir saat doldu.Eger oda tertemiz olmadıysa tekrar temizleyeceksin."

Hiç sesimi çıkarmadım.Öylece bekledim.Bay ruhsuz hemen masasına gitti.Masa düzenli mi diye eliyle kontrol etti.Parmağıyla toz var mı diye baktı.Masada bir şey bulamadı ama bir şeyler bulmak için çırpınıyordu adeta.

Bir bezle ortalığı tertemiz yapamasamda etrafı bir güzel düzenledim o yüzden bahane bulamaz.Hala arıyordu.Cama dokundu eliyle ama bir şey diyemedi.Cam kirli olsa bile göremezdi,neden bana kızmak için ısrarla bir şeyler arıyordu ki.

Camın kenarında küçük bir saksıda çiçek vardı.Bir eliyle saksıyı kaldırıp diğer eliyle saksının olduğu yere dokundu.Küçük küçük toprak parçaları eline geldi.Hemen elindeki saksıyı bırakarak bana seslendi;

"Çabuk gel buraya? Yok artık saksının altındaki toprak için bana kızacak mıydı yani?Şaşkın şaşkın yanına gittim.

Elindeki saksıyı ayağımın önüne attı."Adam gibi temizle burayı sonra da defol git.Sabahta erkenden gel ama bu defa o kapıyı sen açacaksın ben değil."diyerek çıktı gitti.

Donup kalmış,bir şey diyememiştim.Nasıl bir psikopat bu adam.Bir an önce ortalığı temizleyip hemen çıktım.Kulaklıklarımı taktım, müzik dinleyerek eve yürüdüm.Canım sıkıldığı zaman en sevdiğim şeydi.Saatlerce müzik dinleyerek yürümek.

Eve girer girmez o ruhsuz beni aç bırakmasın diye çantama koyduğum sandviçi yedim,çünkü çok yorgundum ve hemen uyumak istiyordum.Sonunda günün en güzel tarafı yatağım ve uykum.

YABANİNİN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin