12. Bölüm:Zaten Sadece Özür Amaçlı Olur

626 56 78
                                    

Gözlerimi araladığımda odam zifiri karanlıktı, maalesef gecenin bir yarısı nedensiz bir şekilde uyanmıştım. Gecenin bir yarısı böylece sebepsiz yere uyanmakta nefret ediyordum.

Tam yeniden uyuyacakken aklıma gelen şeyle yataktan kalktım. Yavaş ve sessiz atmaya çalıştığım adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı nazik bir şekilde kapattım. Sabah anne ile babamın bizi yan yana uyurken görmesi rahatsız edici olurdu. Hoseok ile beraber uyumamın hiç hoş karşılamayacaklarını biliyordum.

Ardından telefonumu son koymuş olduğum yerden aldım. Ekranını açtığımda gözüme ulaşan yoğun parlaklıkla gözlerim otomatik olarak kapanmıştı. Ancak gözlerim parlaklığa alışınca gözlerimi açmayı başarabilmiştim.

Sabah, okul için kurduğum alarmı kapattım. Bugün hiçbir şekilde okula gitmek istemiyordum. Bence yeterince okulda kalmıştım, biraz evde vakit geçirmenin hiçbir sakıncası olmazdı.

Telefonumu yeniden almış olduğum yere bıraktım ve Hoseok'u uyandırmamaya çalışarak yeniden yanına yattım. Onun uyuyor olduğunu bildiğim halde utanıyordum, yanaklarım şimdiden kızarmıştı bile.

Hoseok'ta karşı daha önce hiç olmadığım kadar çok sevgi dolu hissediyordum. Şu an Hoseok ile yatmamam gerektiğinin çok net bir şekilde farkındaydım. Ancak nedense güvende hissediyordum. Hemde kızgınlıkta olmasına rağmen...

Bakışlarımı yüzüne çevirdim, o kadar karanlıktı ki yüzünü bile doğru düzgün göremiyordum. Benim için böylesi daha az utanç verici oluyordu. Onun bilmemesi şu anlık için daha iyiydi.

Kafamı yavaş bir şekilde yastıktan kaldırdım ve nazik bir şekilde onun göğsüne koydum. Bu sayede odunumsu kokusunu daha rahat bir şekilde alabiliyordum. Bu anı fırsat bilerek odunumsu feromon kokusunu gönlümce koklamaya başladım. Kızgınlıkta olduğu için daha da baskın olan odunumsu kokusu narin papatya feromonlarımla karışmıştı. Bu uyum hoşuma gittiği için gecenin bir yarısı ağzım kulağıma varana kadar gülümsemeye başlamıştım.

Elimi göğsünün üzerine yerleştirdim ve bu anının tadını çıkarmaya devam ettim. Garip hissediyordum. Ancak bu şekilde uzun süre boyunca da kalmak istemiyordum. Çünkü onun bir anda uyanmasından korkuyordum. Kesinlikle utangaçlıktan yerin dibine girerdim. Gerçi gece fazlasıyla utangaçlıktan yerin dibine girmiştim.

Beni öpmüştü...

Beni öpmüştü...

Gözlerimin önünde yeniden ve yeniden o an yeniden canlanmaya başladı. Sürekli tekrar ediyordu, bitmek bilmiyordu.

Gözlerimi yeniden araladığımda bu sefer gün ışıkları odamın her yerini aydınlatıyordu. Bedenime bir irkildi yayılmış ve hangi pozisyonda uyuduğuma bakmıştım. Umarım göğsünde uyuyup kalmamışımdır.

Hoseok yanında cenin pozisyonunda yattığımı görünce içim biraz da olsa rahatlamıştı. Hoseok ise yanıma uzanmış, telefonuyla oynuyordu.

Benim uyandığımı fark edince bakışlarını bana doğru çevirmiş ve eşsiz çıkan sesiyle "Günaydın." Diye mırıldanmıştı.

Şimdiden utanmaya başlamıştım. Neden sürekli utanmak zorundaydım ki? Yüzüne bakmamaya çalışarak kısık bir ses tonuyla "Günaydın." Diye mırıldandım.

"Dışarı çıkalım mı?" Demesiyle şaşırmıştım. Çünkü daha kahvaltı bile yapmamıştık. Üstelik ben daha gözlerim yeni açmıştım.

"Daha kahvaltı bile yapmadık. Karnım aç." Diye mırıldandım. Genelde çok fazla yemek yiyen bir tip değildim. Ama sabahları ve günün diğeri vakitleri aç aç dolaşmayı hiç sevmiyordum. Zaten hiçbir zaman enerjim olmuyordu, aç olunca da ayakta zar zor duruyordum.

It's Daddy's Son | Sope | OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin