Bu bölümü uzun zamandır yazmak istiyordum, sonunda başlıyorum.
İyi okumalar. 💋
Min Yoongi'den...
Sıcak bir yaz günüydü. Havalar birden bire ısınmış, artık yaz gelmişti. Okullar daha yeni yaz tatiline başlıyordu. Herkesin içinde büyük bir heyecan vardı.
Daha şimdiden herkes tatile gitmeye başlamıştı, sahil kenarları oldukça kalabalıktı. Her sene olduğu gibi herkes kendini deniz kenarına atmıştı.
Bizimde ülkede yaşayan diğer insanlardan bir farkımız yoktu. Yorucu geçen bir okul yılının ardından kamp yapma kararı almıştık.
Sabahın bir köründe yola çıkmış ve daha öncesinde ayarlamış olduğumuz kamp yerine gelmek için yola koyulmuştuk. Gün hemen ahırmıştı, kışın bu saatlerde tek bir güneş ışığı yokken şu anda güneş ışınları her yeri sarmıştı.
"Güneş kremi sürmeyi unutmayın." Dedim ve bir kenara bırakmış olduğum çantama doğru ilerledim. Çantamın fermuarını açmış ve güneş kremimi çıkartıp yüzüme sürmeye başlamıştım.
Taehyung çadır kurma işini bırakıp yanıma gelmişti. "Bende süreyim." Demişti. Onunla güneş kremimi paylaşmıştım.
Şort giymiş olduğum için bacaklarıma da sürmüş ve ardından kollarıma geçmiştim. Güneşte yanarak tenime zarar vermek istemiyordum. O yüzden yanıma baya büyük bir boy güneş kremi getirmiştim.
Biz güneş kremi sürerken diğerleri ise çadırları kurmaya devam ediyordu. Bu sırada Seokjin oflayarak konuşmaya başlamıştı. "Şimdi bu çubuğu çadırın neresine sokuyoruz?"
Jungkook bakışlarını Seokjin'e çevirmiş ve "Ha, o mu?" Demiş ve birkaç saniye boyunca düşünür gibi yaptıktan sonra konuşmaya devam etmişti. "Jimin'e sokuyoruz."
Jungkook kendi esprisine gülerken Jimin bu sefer pek de memnun değil gibi görünüyordu. "Niye herkes benimle uğraşıyor?" Demişti isyan eder bir şekilde.
Namjoon buna gülmüş ve çadır kurmaya devam ederken "Çünkü burada uğraşması en zevkli kişi sensin." Diye cevap vermişti.
Bu sırada Jungkook Seokjin'in elinde olan 1 metre uzunluğunda olan çubuğu kavramıştı. Hemen Jimin'e dönmüş ve elinde bulunan 1 metre uzunluğundaki çubukla koşturmaya başlamıştı.
Jimin'in ağzından ufak bir çığlık çıkmış ve tüm hızıyla Jungkook'tan kaçmaya başlamıştı. "Götümü rahat bırak pezevenk."
Jungkook ise aldırış etmeden Jimin'in peşinden çubukla koşturmaya devam ediyordu. Kendisinin keyfi oldukça yerinde görünüyordu.
Herkes çadır kurmayı bırakmış ve etrafta konuşturup duran bu ikiliyi izlemeye başlamıştı. Hatta Hoseok bu ikilinin videosunu çekiyordu.
"Aaa, bıktım sizden. Jimin'in götüne çubuk sokmak için uğraşacağına çadır kurmak için uğraş." Demişti Seokjin. Hemen Jungkook'un ardından koşturmaya başlamıştı.
Jungkook ise pes etmemişti. Hala Jimin'e 1 metrelik olan çubuğu sokmak için koşturuyordu. Nefes nefese bir şekilde "Canım sıkıldı, bana ne." Dedi.
Jimin'de aynı şekilde yorulmuş görünüyordu. "Seokjin, kurtar beni." Diyerek Seokjin'den yardım istemişti.
Seokjin Jungkook'un bir anlığına yavaşlamasını fırsat bilerek Jungkook'un elinden 1 metrelik çubuğu çekip almıştı. "Çadır kurmak istemiyorsan kahvaltı hazırlayabilirsin."
Seokjin çadır kurmaya devam ederken Jimin ise dinlenmek için piknik masalarından birine oturmuştu. Jungkook ise Seokjin'i onaylayıp kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Gerçi her şeyi evden hazır geçirmiştik, sadece yiyecekleri çıkartıp tabaklara koyacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Daddy's Son | Sope | Omegaverse
Teen FictionHoseok, sınıf arkadaşına takıntılıydı. Onu her zaman sevdiğini söyler, iltifat eder, onu korur ve hatta onun için kavga etmekten çekinmezdi. Yoongi ise bu durumdan pek hoşnut değildi. "Seni çok fena kıskanıyorum. Onun sana dokunmasından nefret ediyo...