5. Bölüm:İşin Taşşağında Falan Değilim

659 70 50
                                    

Sabah alarmın çaldığında hiç istemeden yataktan kalkmış ve üşene üşene sabah rutinimi gerçekleştirip giyinmiştim. Bugün eğlenceli bir gün olacak gibiydi. Bunun en büyük nedeni ise okuldan Seokjin ile kaçacak olmamdı.

Çantamı sırtıma alıp evden dışarı çıktığımda karşımda olan manzara gözlerimi devirmeme neden olmuştu. Hoseok tam karşımda duruyordu, tamamen yüzsüzdü.

Pek de kafama takmadan "Neden buradasın?" Dedim ve yanına doğru adımladım. Ancak yanına adımladığım için pişman olmam bir saniye bile sürmemişti. Çünkü bakışlarının tek odağı vardı, o da dudaklarımdı.

Dudaklarıma baka baka "Tek amacım, omegamın yüzünü görerek güne hoş bir şekilde başlamaktı. Bu durumdan hoş olmadıysanız, kusuruma bakmayın." Demişti.

Cevabını az çok tahmin ettiğim için pek de dediklerine şaşırmış değildim. Tek taktığım konu benimle konuşma şekliydi. Sadece düzgün konuşmasını istiyordum, sanki yapması imkansız olan bir şey istiyordum. Bu nedenle "Tanrı aşkına, düzgün konuş artık. Rahatsız oluyorum. Neden böyle konuşuyorsun?" Diyerek konuyu değiştirmiştim.

Ancak annemin "Arkadaşın mı?" Diye çıkan sesi Hoseok'un bana cevap vermesini engellemişti. Bakışlarımı anneme doğru çevirdiğimde kapının önünden yavaşça yanımıza doğru adımladığını görmüştüm.

Hoseok benden önce öne atılarak "Evet, arkadaşı oluyorum." Demişti.

Annemin yüzünde olan zarif gülümsemesiyle "Ne hoş, adın ne bakalım genç adam?" Demişti. Maalesef ki yeniden başlıyorduk. Annem ben hariç neredeyse herkese karşı nazik davranır, onları güler yüzle karşılardı. Bu yaptığı şey zaten sinir bozucuyken bunu Hoseok'a karşı yapması ayrı bir sinir bozucuydu.

"Adım Hoseok efendim." Demiş ve hafifçe öne doğru eğilmişti. Her zaman olduğu gibi yine bariz bir şekilde yalakalık yapıyordu.

Annem yüzündeki zarif olan gülümsemeyi bozmadan "Bugün hava soğuk, isterseniz sizi okula bırakabilirim." Diyerek Hoseok için güzel olan bir teklifte bulunmuştu.

Kesinlikle Hoseok'un hiç düşünmeden annemin sunmuş olduğu bu teklifi kabul edeceğini bildiğim için "Hayır!" Diyerek öne atılmıştım. "Biz ikimiz konuşa konuşa okula gideriz. Hem daha derse yeterince vakit var." Demiş ve bakışlarımı Hoseok'a çevirmiştim. Ona karşı sahte bir gülümseme sunarken "Öyle değil mi Jung Hoseok?" Derken onun ad ve soyadını bastıra bastıra söylemiştim.

Hoseok ilk bana, sonra yeniden anneme baktıktan sonra "Evet, haklı. Hem sabah yürüyüşü iyi gelir." Demişti.

Annem direkt olarak "Tamam gençler, siz ne derseniz o olsun madem. Size iyi dersler, öğretmeninizi dikkatli dinleyin ve kendinize iyi bakın." Diyerek onaylamış ve kısa bir veda konuşmasının ardından birkaç adım ötesinde duran arabasına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Annem arabasına binip çalıştığı iş yerine sürmeye başladığında Hoseok ile birbirimize bakmıştık. Ben ona sinirli bir şekilde bakarken, o ise tam tersi olarak sakin ve mutlu bir şekilde bakıyordu. Odunsu feromonlarını yaymayı da ihmal etmiyordu.

Sürekli bu şekilde sirin bozucu olduğunu düşünürken konuşmaya başlamıştım. "Ya, bırak artık peşimi. Tam anlamıyla sinir bozucu bir sapıksın. Dün bana neler dediğin hala aklımda. Hiç utanma yok mu senin? Birde sabah evimin önüne gelmiş annemle konuşuyorsun. Artık çık hayatımdan. Dünyada son kişi olsan bile sana bakmam ve bakmayacağım. Artık beni anlamışsındır umarım." Bu sefer diğer seferlerinden olduğu gibi sakin kalamamıştım. Sesim kendi kendine yüksek çıkmıştı. Papatya feromonlarım iyice etrafa yayılmıştı. Ancak bu sefer o kadar hafif bir kokuya sahip değillerdi. Daha baskın ve sertti.

It's Daddy's Son | Sope | OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin