39. Bölüm:Sanırım Biraz Hiperaktif Bi' Çocuk

133 14 64
                                    

İyi okumalar. 🤍

Jung Hoseok'tan...

Başımı not defterinden kaldırmış ve karşıda duran akıllı tahtaya minik bir göz atmıştım. Sunumu yarım yamalak okuyarak önemli olacağını düşündüğüm yerleri bulmaya çalışmıştım. Şu anlık tüm önemli yerleri not almış gibi görünüyordum.

Önüme dönmüş ve telefonumdan saatin kaç olduğuna bakmıştım. Daha ders yeni başlıyordu, bu can sıkıcıydı. Dersler tıpkı lisede olduğu gibi sıkıcı geçiyor, derslerde adete dakika sayıyordum.

Bakışlarım yanımda oturan omegaya kaymış ve "Bu dersten sonra bir şeyler yapmak ister misin?" Şeklinde bir soru yöneltmiştim.

Omega başını evet anlamına gelecek bir şekilde sallamış ve ardından dudaklarını aralamıştı. "Olur, hastaneye gidelim mi?" Diyerek garip bir öneri sunmuştu.

Tek kaşım ister istemez havalanmış ve "Hastane?" Şeklinde mırıldanmıştım. Bir yandan da acaba kafası karışık mı da yanlışlıkla hastaneye gitme fikrini ortaya atmıştı diye düşünüyordum.

"Hmhm, hastane." Diyerek beni onaylamıştı. "Hastanenin psikiyatri polikliniği binasında staj gören son sınıf kuzenim var. Seni onunla tanıştırmak istiyorum. Güven bana, onu çok seveceksin." Demiş ve neden hastaneye gitmek istediğini açıklamıştı.

"Tamam güzelim, gideriz." Demiş ve yanağına minik bir öpücük kondurmuştum. Ardından yüzünü incelemeye başlamıştım. Beyaz ve minik yüzü, pembe dudakları ve ufak gözleri oldukça sevimliydi.

Karşımda duran omega dudakları arasından bir kıkırtı salmış ve "Hadi önüne dön, psikoloji temeli önemli. Sonra zorlanmayalım." Demişti.

"Ne kadar çalışkan omegasın sen."

İltifatımla birlikte mimoza çiçeği feromonlarını etrafa hafiften yaymıştı. "Çalışkanlıkla ilgisi yok bence. Yalnızca geleceği düşünüyorum." Dedi. İltifatlar hoşuna gidiyordu ama çoğu zaman kabul etmiyordu. Yalnızca sevimli bir şekilde reddediyordu.

"O zaman geleceğimiz için için çabalamaya devam." Dedim ve önüme döndüm. Beomyeol haklıydı, eğer üniversite birinci sınıfta temellerimizi düzgün bir şekilde atmazsak ilerleyen dönemlerde sorun çıkması büyük bir olasılıktı.

Böylece aramızda geçen konuşma bir süreliğine bitmişti. Sohbet ederek dinlediğimize göre derse dönüp not almaya devam etmeliydik.

...

Ders bitimde kampüste pek çok fazla oyalanmadan binadan çıkış yapmıştık. Direkt olarak kampüsün otoparkına doğru ilerleyip motorumun olduğu bölmeye gelmiştik.

Motora binmiş ve devlet hastanesine doğru yol almaya başlamıştık. Yol boyunca mimoza çiçeği feromonlarını içime çekmiştim. Yakın olduğumuz için kendimi her zaman çiçek bahçesinde gibi hissediyordum. Üzerine odunumsu feromonlarımı salmaya bile çekinmiyordum. Çünkü çiçek bahçesinde gibi hissetmeyi seviyordum. Feromonlarını baskılamaktan korkuyordum.

Beomyeol'un çiçek kokulu feromonu eşliğinde devlet hastanesine gelmiştik. Motoru hastanenin açık otoparkına bıraktıktan sonra motordan inmiş ve el ele tutuşmuştuk. Beraber devlet hastanesinin psikiyatri polikliniği binasına doğru ilerlemeye başlamıştık.

Beraber sakin sakin bir şekilde yürürken bir anda onun sesini ard arda duydum.

"Yoongi! Yoongi!"

Yüksek sesle onun adını duymamla adımlarımı durdurmuş ve onu görebilmek adına hastanenin bahçesine göz atmıştım. İlk önce tanıdık olan baskın alfa feromonlarını algılamıştım. Sonrasında ise görüş açıma esmer alfa girmişti. Ve onundan kaçan minik, beyaz kurt.

It's Daddy's Son | Sope | OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin