Jung Hoseok'tan...
Bugün Seokjin ile Yoongi benim de yeni nakil yaptırdığım okula nakil yaptırmıştı. Yanımda iki sevdiğim kişi olduğu için okul günü hızlıca gelip geçmişti. Bundan gayet de memnun olmuştum çünkü tek başıma olunca asla okul günü geçmiyordu.
Bu nakil olayı sayesinde resmen Yoongi ile ben için tertemiz bir sayfa açılmış olmuştu. Çünkü Seokjin hariç hiç kimse sevgili olmadan önceki halimizi bilmiyordu. En önemlisi de okuldaki öğrenciler Yoongi'yi rahatsız edip durmuyordu. Hatta belki ilerleyen zamanlarda yeni arkadaşlıklar bile kurabilirdik.
Şu anlık her şey tam olarak istediğim gibi ilerlediği için gayet mutluydum. Bu mutluluğumu sadece Yoongi'nin mutsuz olması bozabilirdi.
Yanımda oturmakta olan pembe saçlı omegaya baktım, o da diğer herkes gibi animasyonu izlemekle meşguldü. Sandığım gibi onu buraya getirmemde hiçbir sıkıntı olmamıştı.
Tam olarak her şey şu şekilde gerçekleşmişti:Ben bizimkilerin kalmış olduğu öğrenci evine doğru ilerlerken Lowell ile karşılaşmıştım. Lowell'da her zaman ki ısrarcı tavrıyla benimle gelmek için ısrar etmişti. Bende kıramayıp bizimkilerin yanına götürmüştüm. Şu an ise herkes Lowell'ın açmış olduğu animasyona odaklanmıştı.
Sessizliği bölen, Jungkook'un animasyonda olan iri yarı bir karakteri işaret ederken Namjoon'a kas ederek "Aynı sana benziyor." Demiş olmasıyla. Bir yandan da kıkırtılar çıkartıyordu.
Herkes ortama birkaç kıkırtı salarken Namjoon ufak tefek olan bir karakteri göstermiş ve "Şu da sana benziyor." Demişti.
Jungkook memnuniyetsiz içinde "Hiç de bile, ben o kadar ufak tefek değilim. Kaslarım bile var." Demiş ve Jimin'e doğru dönmüştü. "Asıl Jimin'e benziyor."
Jimin, bahsettikleri karaktere ufak bir göz attıktan sonra "Benimle alakası yok." Demişti sakin bir şekilde.
Jimin ile Jungkook atışmaya devam ederken araya Taehyung girmişti. Taehyung, Jimin'e bakarken "Elini uzatsana." Demişti.
Jimin anında Taehyung'un ne yapacağını anlamış ve kafasını hayır anlamına gelecek bir şekilde sallamıştı. Taehyung elbette ki bunu aldırış etmemiş ve Jimin'in elini zorla tutmuş ve ellerini karşılaştırmışlardı.
Herkes Jimin'in kısa ve tombul olan parmaklarına gülmeye başlarken ben de kendi elimi karşılaştırmıştım. Jimin'in tombul parmaklarına bakarken "Elin, bebek eline benziyor." Demiştim.
Jimin kızgın bir şekilde elini kendine doğru çekmiş ve "Benim elim ufak değil sizin eliniz büyük." Demişti Taehyung ile bana bakarken.
Bu sefer de Lowell araya girmiş ve elini Jimin'in eliyle karşılaştırmıştı. Lowell, mutlu bir şekilde Jimin'e bakarken "İkimizin eli hemen hemen aynı." Demişti.
Jimin anında kendi elini biraz yukarı doğru itmiş ve daha uzun görünmesine sebep olmuştu. Lowell bu hileye tabii ki gözlerini yummamıştı. "Hile yaptın, elini yukarı çıkardın." Diye gerçekleri söylemişti.
Bu sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu kavramış ve bildirimi açmıştım. Bildirimi okur okumaz gözlerini devirmiştim. Kendini bir bok sanıyordu.
Han, bir şekilde İnstagram hesabımı bulmuş ve bana "Eğer korkağın teki değilsen tek başına gelirsin." Demiş ve konum atmıştı.
Böyle bir mesaj atıyorsa, kesinlikle yanında bir sürü arkadaşı vardı. Bunun gibileri iyi tanıyordum. Ancak ben de tek başıma gidecek değildim. Attığı mesajı "Az sonra oradayım." Şeklinde yanıtladıktan sonra bakışlarımı bizimkilere çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Daddy's Son | Sope | Omegaverse
Teen FictionHoseok, sınıf arkadaşına takıntılıydı. Onu her zaman sevdiğini söyler, iltifat eder, onu korur ve hatta onun için kavga etmekten çekinmezdi. Yoongi ise bu durumdan pek hoşnut değildi. "Seni çok fena kıskanıyorum. Onun sana dokunmasından nefret ediyo...