İyi okumalar güzellerim. 💖
Yine bir pazar günüydü ve evde yatarken Lowell'ın mesaj atmasıyla hemen ayaklanıp hazırlanmaya başlamıştım. Beni alışveriş merkezine çağırıyordu.
Her ne kadar farklı bir tarz denemek istesem de olmamıştı. Çünkü dolabımda hiç alternatif yoktu. Yapmış olduğum tek değişiklik hoddie yerine yün, geniş yakalı bir kazak girmiş olmamdı. Diğer her şey aynıydı.
Lowell beni evden almış ve arabayla alışveriş merkezine doğru ilerlemeye başlamıştık. Arabayla gittiğimiz için hemen alışveriş merkezine uğramış ve içeriye giriş yapmıştık.
Lowell bana dönmüş ve "Bu avmde çok sevimli kıyafetler satan bir yer var. İlk önce oraya girelim mi?" Diye soru yöneltmişti.
Başımı evet anlamına gelecek bir biçimde salladıktan sonra "Tamam, olur. Zaten pek alışveriş yapmam." Dedim.
Lowell bahsetmiş olduğu mağazaya doğru adımlarken "Öyleyse yeni kıyafetler almanın zamanı gelmiş." Dedi, fazla mutlu görünüyordu.
"Sanırım, pek alışveriş yapan bir tip değildim." Dedim. Lowell'e göre durgun ve o daha az heyecanlı duruyordum.
Bahsettiği mağaza rengarenk kıyafetlerle doluydu. Tamamen kadın kıyafetleri tasarımları vardı. Zaten Lowell'ın etek dışında hiçbir kıyafet giyecegini sanmıyordum. Hele ki pantolon giyemesinin hiç ihtimali yoktu.
Heyecan dolu bir şekilde "Bir sürü yeni kıyafet gelmiş~" Demiş ve hoşuna giden kıyafetlerinin olduğu yöne doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir yandan da mutluluktan lolipop feromonlarını etrafa yayıyordu.
Lowell'ın gittiği yönü takip etmiştim. Kış ayında olmamıza rağmen mağazada kışlık kıyafetten daha çok yazlık kıyafet vardı. Nasıl oluyor da bu soğuk havada minicik kıyafetler giyebiliyorlardı?
Lowell'ın yanına geldiğimde askılardaki kıyafetleri inceleyip kendi çapında yorumladığını görmüştüm. Kendi çabında kıyafetleri yorumlayarak baya eğleniyor gibi görünüyordu.
Fazla merak ettiğim için "Kışın bu kıyafetleri giyerken üşümüyor musun? Ben bu kıyafetleri giysem hasta olur ve uzun bir süre boyunca kendime gelemezdim." Demiştim.
Lowell bana dönmüş ve samimi bir şekilde "Hayır, düşündüğün gibi bir durum söz konusu değil." Demişti. "Kış boyunca hasta olmamak için gerekli takviyeleri alıyorum. Bu sayede ne kadar kısa giyinsem de hasta olmadan kışı atlatabiliyorum. Ayrıca sürekli etek giydiğim için artık soğuğa alıştım. Bana da soğuk geldiği zamanlar oluyor ama alıştığım için pek de sıkıntı olmuyor."
"Hiç orasını düşünmemiştim..." Diye mırıldandım.
"Ya sen, etek giymeyi sever misin?" Diye sordu, tek amacının konuyu devam ettirmek olduğunu biliyordum.
Pek fazla düşünmeden "Açıkçası hayatımda bu tarz hiç kıyafet giymedim." Dedim. Yalan söylemeye falan gerek yoktu.
Gözlerini büyütmüş ve "Çok fazla şey kaçırıyorsun." Demişti. "Feminen giyinmek kadar güzel bir şey yok. Kıyafetler çok rahat ve ferah. Ayrıca daha fazla çeşit var."
Bakışları eteklerin olduğu kısıma dönmüştü. Biraz karıştırdıktan sonra eline beyaz, oldukça kısa ve etek ucunda tül bulunan eteği kavramıştı. Yeniden bana dönmüş ve "Bak, bu etek çok tatlı. Sana da yakışacaktır." Dedi.
Eteğe ufak göz attıktan sonra "Bilmiyorum, hiç denemedim ki." Diye mırıldandım. Kendi içimden de eteğin çok fazla kısa olduğunu, iç çamaşırımın görünüp görünmeyeceğini tartışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Daddy's Son | Sope | Omegaverse
Teen FictionHoseok, sınıf arkadaşına takıntılıydı. Onu her zaman sevdiğini söyler, iltifat eder, onu korur ve hatta onun için kavga etmekten çekinmezdi. Yoongi ise bu durumdan pek hoşnut değildi. "Seni çok fena kıskanıyorum. Onun sana dokunmasından nefret ediyo...