İyi okumalar. 🤍
Kim Taehyung'tan...
Yüksek sesli müzik, rengarenk ışıklar, içki ve sigara kokuları, en önemlisi de Bratz dudaklar... Şehvete düşüren tiptendi. Buraya geldiğimizde aslında aklımızda böyle bir şey yoktu. Tamamen kafamız güzeldi ve birden bire öpüşmeye başlamıştık.
Turuncu saçlının dudaklarını çekiştiriyor, kendi dudaklarıma hapsediyordum. Dolgun dudaklarını kendimi biraz daha kaptırıyordum. Dudaklarına sinmiş olan içkiyi tatma fırsatı buluyordum.
Tarçın kokulu feromonumu biraz daha etrafa yaymış ve çilekli feromonu ile karışmasını sağlamıştım. Tek bir eksik vardı, o da baskın alfa feromonuydu.
Turuncu saçlı dudaklarımdan ayrılmış ve mızmızlanır bir şekilde "Ya keşke Jungkook'ta olsaydı, üçlü yapmayı özledim." Demişti. Müziğin yüksek sesinden dolayı dedikleri zar zor anlaşılıyordu.
"Jungkook'a ihtiyaç mı var Jimin? Bir sen bana sok, bir ben sana sokayım." Demiştim. İkimizin de omega olması birbirimizi sikemeyeceğimiz anlamına gelmezdi. Sonuç olarak ikimizde erkektik ve yarrağımız vardı. Alfalardan ne farkımız vardı ki?
"Ben sikilmeye alışkınım. Hem sikmek daha yorucu oluyor."
Kafamız güzel olduğu için kalabalık ortamda hiç utanmadan seks konuşabiliyorduk. Zaten herkes sevişiyordu, bence çok fazla göze batmıyorduk.
Kafamız güzel olduğu için birden bire gülmeye başlamıştık. Fena halde içmiştik ve mantıklı bir şekilde hareket etmiyorduk. Bu güzel kafayla biraz daha içki içmeyi ihmal etmemiştik. İçki dağıtan bir garson gördüğümüz anda hemen bütün içkilerden birer yudum alıyorduk.
Oturduğumuz locadan kalkıp dans pistine çıkmamız pek bir zaman almamıştı. Dans pistinde yüksek sesli şarkıya eşlik ederken deliler gibi zıplıyor ve birbirimizin dans etme şekline salak salak gülüyorduk.
Kolumu turuncu saçlının incecik beline sardım. Ardından bedenimi cilveli bir şekilde hareket ettirmeye başlamıştım. Jimin'da bana uyum sağlamış ve tıpkı benim yaptığım gibi bedenini cilveli bir şekilde hareket ettirmeye başlamıştı. Tabii kollarımı belime dolamayı ihmal etmemişti.
Dans esnasında birden bire kalçamda minicik elleri hissetmemle beraber yüksek sesli bir kahkaha patlamıştım. Kahkahalarımın arasından "Sapık velet." Demiş ve kalçasına sert bir şaplak attıktan sonra parmaklarımla kalçalarını avuçlamıştım.
Ortama yine çilek ve tarçın feromonları yayılmıştı. Ellerini de kalçamdan çekmek bilmiyordu, sert bir şekilde sıkıyor, adeta tırnaklarını geçiriyordu. Üstelik bunu o minik parmaklarıyla yapıyor olması bir ironi gibi geliyordu. Bu nedenden dolayı gülmemi bir türlü durduramıyordum.
Dolgun dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırmış ve "Islandım..." Diye fısıldamıştı.
Şu an garip bir şekilde etkilenmek yerine deli gibi gülüyordum. Sanırım kafam güzel olduğu içindi, bilmiyorum...
"Götümü rahat bırak önce." Demiş ve dolgun kalçalarına bir şaplak attıktan sonra miniğin bileklerinden kavramış ve parmaklarımı kalçamdan uzaklaştırmıştım.
Yaptığının ne kadar komik bir şey olduğunu anlamış olacak ki bir şey demeden kahkaha atmaya başlamıştı. Dans pistinde, bir sürü dans edip eğlenen insanın içine adeta gülme krizine girmiştik. Kafamız o kadar güzeldi ki ne yaparsak yapalım utanmıyor, yalnızca gülüp geçiyorduk.
Gülme krizi esnasında görmüş olduğum bedenle duraksamıştım. O da beni görmüş olacak ki bakışlarını direkt olarak yanında olan kıza doğru çevirmiş, onunla ilgilenmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Daddy's Son | Sope | Omegaverse
Teen FictionHoseok, sınıf arkadaşına takıntılıydı. Onu her zaman sevdiğini söyler, iltifat eder, onu korur ve hatta onun için kavga etmekten çekinmezdi. Yoongi ise bu durumdan pek hoşnut değildi. "Seni çok fena kıskanıyorum. Onun sana dokunmasından nefret ediyo...