40. Bölüm:Berbat Haldeyim

89 10 98
                                    

Selamlarrrr.

It's Daddy's Son için iki tane şarkı yaptım. Bunu yayımlar yayımlamaz duyurusunu yapmıştım. Ancak sadece bu fici okuyanların duyuru kısmına bakmayacağı için buradan da duyurmak istedim.

Şarkılar hakkında olan düşüncelerinizi bekliyorum. En çok hangi şarkıyı beğendiniz?

İyi okumalar. 💋❤️

Min Yoongi'den...

Kalbim sıkışıyor, nefes dahi alamayacak seviyeye geliyordum. Elim ayağım titriyor, uzuvlarımı kullanamayacak hale geliyordum. Kendimi berbat hissediyordum.

Sıcak su damlaların altında gözyaşlarımı akıtıyordum. Aslında yıkanmak için girmiştim ama yıkanacak halim dahi yoktu. Öylece oturmuş, ağlıyordum. Hayatım alt üst olmuştu. Kendimi ölecekmiş gibi hissediyordum.

Hiçbir şeye halim yoktu, her anımda yatmak istiyordum. Dün doktorun söylemiş olduğu şeyler hala kulaklarımda yankı yapıyordu. Moralim daha da bozuluyordu. Tüm bunlar neden benim başıma gelmişti?

"Oğlunuzun kurdu tüm alfalardan kaçıyor. Kendi feromonlarını hiçbir feromonun baskılamasını istemiyor. Çok uzun bir süre boyunca baskın feromonların etkisinde kalmış. Artık kendi feromonları yok olmak üzere. Eğer kurdu biraz daha baskı altında kalırsa ölecek."

"Eğer kurdu biraz daha baskı altında kalırsa ölecek."

"Eğer kurdu biraz daha baskı altında kalırsa ölecek."

Doktor gözlerimin içine baka baka öleceğimi söylemişti. Sanki normal bir şeymiş gibi. Tanrı'm, ben ölmek istemiyordum ki. Ama bu şekilde sürekli baskı altında yaşamakta istemiyordum. Ne yapacaktım ben? Ölmeyi kabullenecek miydim?

Her seferinde tir tir titriyordum. Gerçekten anlamda ölüyordum. Ailemin pek umrunda bile sayılmazdı. Sanki nezle olmuşum da siklememişler gibiydi. Ha ölmüşüm, ha yaşıyorum. Onlar için hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Hiç sevilmemiş hissediyordum.

Bu doğruydu, ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. Ardından sert bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Artık sıcak su bedenimi yakmaya başlamıştı. Zar zor olsa da elim musluğa gitmiş ve şofbeni kapatmıştım. Sanırım zorda olsa duş almam gerekiyordu.

Zar zor aldığım duşun ardından giyinmek de bir o kadar zor olmuştu. Kolumu her kıpırdadışımda bedenimdeki bütün enerji sıfırlanıyordu.

Giyinir giyinmez kendimi yatağa atmıştım. Islak olan saçlarım daha şimdiden yatağımı ıslatmaya başlamıştı. Bu sırada kurdum ölmemek için bana yalvarıyordu.

O özgür olmak istiyordu. Ölmek en son isteyeceği şeyler arasında bile yoktu. Bu evden kaçıp gitmek istiyordu. Ama gidecek tek bir bile yoktu.

Kaçmak dışında pek bir seçeneğim de yoktu. Daha doğrusu kaçmak dışında aklıma hiçbir şey gelmemişti.

"Bu işi bana bırak Yoongi-shi."

Hemen ardından gözlerim sarı rengini almıştı. Sanırım bir kereliğine de olsa kurdumu dinlemeliydim. Çünkü korkağın tekiydim. Sevilmediğim bir evden ayrılamayacak kadar korkaktım.

Hemen az ilerde olan telefonuma uzandım ve taksi numarasını tuşladım. Yaşadığım site şehrin epey dışında kalıyordu. Babam bu siteyi özellikle seçmişti.

Taksiyi çağırdıktan sonra odama bir göz gezdirmiştim. Bu oradadaki son saniyelerimdi. Şu an ise sadece yanıma neler almam gerektiğini düşünüyordum. Telefonumu yanıma alamazdım. Telefon sinyallerim sayesinde beni bulmaları kolay olacaktı. Bir daha bu eve dönmek istemiyordum. Mecburen telefonumu evde bırakacaktım.

It's Daddy's Son | Sope | OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin