İyi okumalar. 🤍
Jung Hoseok'tan...
Göğsüm büyük bir hızla inip kalkıyor, Yoongi'nin anlattıklarını sindirmeye çalışıyordum. Çenemi sıkıyor ve çene hattımın ağrımasına sebep oluyordum.
Sürekli aklımdaydı. Dünden beri gözlerimin önüne o an geliyordu. Sinirden gözüme bir gram uyku dahi girmemişti. Öfkeli olan tek ben değildim, aynı şekilde kurdumda büyük bir öfke içindeydi.
Gözlerim kan kırmızısı rengine bürünmüştü. Omegamı korumam lazımdı. Yoongi bana aitti ve ona benim haricimde hiçbir alfa dokunamazdı.
Yoongi'yi benden başkası öpemezdi. Bir daha da öpmemeliydi. Minik bebeğim korkmuştu. Anlatırken ne kadar üzgün ve midesinin bulandığını kendi gözlerimle görmüştüm.
Mahallenin dik yokuşlarını çıkarken gaza abanmış, korkusuzca dik yokuşu çıkmıştım. Arkam full yokuştu ve en ufak dikkatsizliğim dahi sakatlanmama sebep olabilirdi. Ancak gözüm karaydı.
Uzun yokuşun ardından sonunda daha önce de girmiş olduğum arka sokağa giriş yapıp motoru park etmiştim. Kaskımı çıkardım ve evden çıkmadan önce cebime atmış olduğum demir parçasını parmaklarımın arasından geçirdim.
Karşımdaki sarışın alfa ise yalnızdı. Korkup yanına arkadaşlarını çağırır diye düşünmüştüm. "Seni yalnız olmanı beklemiyordum. Sattılar mı seni yoksa?"
Han derin bir nefes almış ve "Seni korkutup kaçırmak istememiştim. Bir önceki kavgamızda arkanıza dahi bakmadan kaçmıştınız." Demişti. Ardından dudakları arasından birkaç kıkırtı düşmüştü.
Ah, evet o gün... Çok iyi hatırlıyordum. "Hatırlatırım, kavga esnasında birden ortadan kaybolmuştun. Ben ise peşini bırakmayıp yeniden yanına gelmiştim. Ama sen tek kelime dahi etmeden yine kaçmıştın."
İlk önce çenesini kasmış, ardından yüzüme sert bir darbe almıştım. Ama hiç bozuntuya vermeden konuşmaya devam etmiştim. "Tabii, insan savunacak bir şeyi olmadığı zaman şiddete başvuruyor." Demiştim.
Ve bir yumruk daha yemiştim. Ancak şu an sikimde dahi değildi. Süprizi en sona saklıyordum. "Kendine saygın yok, sürekli kaçıp duruyorsun. Biraz sevgiline saygın olsun."
Bu sefer yakamı sert bir şekilde kavramış ve "O sikik çeneni kapat." Şeklinde tıslamıştı. Sinirden ellerinin titrediğini hissedebiliyordum. Gözleri ise alev saçıyordu.
Karşımda duran alfanın feromonları çok gülünçtü. Hiçbir işe yaramıyordu. Boşu boşuna feromon salgılıyordu. Ona boyun eğmeyecektim, feromonları bunun için çok güçsüzdü.
Yakın olmamız benim için büyük bir fırsattı. Han'ın hiç beklemediği bir şekilde parmaklarıma takmış olduğum muşta yardımıyla çenesine oldukça sert bir yumruk geçirmiştim.
Sarışından büyük bir inleme kopmuş ve kontrolü kaybetmişti. Dişleri arasından kanlar çıkıyor, büyük bir sinirle kükrüyordu. Tabii ardı ardına yumruklar yemem de çok fazla zaman almamıştı.
Ancak bu sefer bende boş değildim. Sert olan demir parçasıyla bedenine sert yumruklar atıyor, bedenine yaralar açıyordum.
"O muştayı ananın amına sokarım." Diye bağırmıştı. Dişleri büyük ihtimalle kırılmış, bu yüzden de sesi normale göre garip çıkmıştı.
Kahkaha atmış ve "Oğlum, beni hiç tanımıyorsun. Anam falan yok benim." Demiş ve bedenine sert yumruklar geçirmeye devam etmiştim.
Bedenimi yere itmiş, üzerime çıkmıştı. Çenemi sert bir şekilde kavramış, sinirle gözlerime doğru bakarken "Bu yaptığını yanına bırakmam Jung Hoseok." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Daddy's Son | Sope | Omegaverse
Teen FictionHoseok, sınıf arkadaşına takıntılıydı. Onu her zaman sevdiğini söyler, iltifat eder, onu korur ve hatta onun için kavga etmekten çekinmezdi. Yoongi ise bu durumdan pek hoşnut değildi. "Seni çok fena kıskanıyorum. Onun sana dokunmasından nefret ediyo...