♾️ 15. Bölüm ♾️

96 12 0
                                    

"Efendim köye geldik" dediğinde tek kaşımı kaldırıp etrafa baktım, resmen yaşanılacak yer değildi taştan evler vardı, koyunlar ve inekler etrafta cirit atıyordu, bakışlarımı Merza'ya çevirdiğimde uyuyordu hala, amma uykucu bir kızdı. Rapunzel yerine Uyuyan Güzel demek daha doğru olurdu doğrusu.
Derin bir nefes alıp başımı salladım ve şöföre baktım.

"Arabayı güzel bir yere park et" dediğimde taşların olduğu binaya çekti ve aracı durdurdu, babam ve korumalar da yan yana araçları park edince Merza bir anda uyandı ve gözlerini kırpıştırıp etrafa baktı, bende ona baktığımda yüzü bir anda hüzünlendi.

"İşte geldik"

Merza Yıldız.

Mirza elini beline götürdü ve tekrar bana bakınca gözlerim doldu, tek kaşını kaldırıp derin nefes aldı. "Arabada kal, onları bulduğumuzda geleceğim..."

"Hayır lütfen!" deyip kolunu tuttum ve üzgünce yüzüne baktım. "Beni burada tek bırakma lütfen Mirza lütfen...bende seninle gelmek istiyorum" dediğimde kaşlarını sertçe çattı ve başını iki yana salladı.

"Tehlikeli olabilir..."

"Sende tehlikelisin..."

"Benim bile sınırlarım var inan bana, orada hiç hesaptan olmayan bir şey olursa ortalığı toza dumana katarım!" dediğinde gözlerimden yaşlar aktı ve elini tuttum.

"Lütfen beni tek bırakma" dediğimde dişlerini sıkıp bakışlarını tutmuş olduğum eline çevirdi, utanarak hemen elimi çekip ondan uzaklaştığımda derin nefes aldı ve burnundan soludu.

"Peki gel..." gözlerim ışıldadı, tek kaşını kaldırıp işaret parmağını sallayarak konuşunca yutkundum. "Tek şartım var, sakın yanımdan ayrılamayacaksın, ne olursa olsun sakın" dediğinde başımı salladım.

"Tamam" dedim.

Arabadan indiğimizde bütün adamlar ve Hadim amca da inmişti beni Mirza'nın yanında görünce sertçe bakmıştı.

"Kız bizimle gelemez oğlum, orada çatışma çıkabilir boşuna bu adamlarla gelmedik herhalde değil mi?" dediğinde Mirza'yı korumak İçin araya girdim.

"Ben ısrar ettim, lütfen ona kızmayın" dedim, bir yandan da adamdan korktuğum için Mirza'nın arkasına saklandım ve kolunu tuttum ister istemez, Mirza derin nefes alıp babasına uyarıcı bir bakış attı.

"Baba öyle bakma, korkuyor" dediğinde derin nefes aldı ve başını salladı.

"Sorumluluğu sana ait, ve sen kızım...bir şey olursa bu senin suçun olur" deyip bellerinden silahlar çıkarınca irkildim ve kolunu daha sıkı tuttum, başını eğip bana gergince baktı.

"Şart mıydı gelmen? Biz bile neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz!" dediğinde üzülerek ona baktım, derin bir nefes alıp kolunu tuttuğum elimi kavradı ve yüzüme büyük bir ciddiyetle baktı. "Arkamda ol, ve ne olursa olsun sakın yanımdan ayrılma" dediğinde başımı salladım.

Köyün evlerine doğru yaklaştığımızda taşlar ve tahtalar insanın yürümesine engel oluyordu, dikkatli adımlar atarak ve Mirza'nın arkasından ilerleyerek evlerin olduğu yere nihayet gelmiştik, kalbim boğazımda atıyordu! On iki sene önce beni bırakan ailemi görecektim!

Duygularım darmadağın olmuştu. Öfke, korku, hüzün, adrenalin...bedenim titriyordu artık. Bütün bu duyguları aynı anda hissetmek insanı zora çok sokuyordu.
Yürümeye devam ettiğimizde ayağım taşlar yüzünden kaydı, ufak bir çığlık attığımda Mirza hemen arkasını dönüp belimi tuttu ve dengemi sağladı, mahçup bir şekilde ona baktım. "İyi misin?"

"Evet teşekkür ederim" dediğimde bir elinde silah tuttu diğer eliyle ise elimi daha sıkı tutup yürümeye başlayınca bende peşinden gittim.

"Elimi bırakma, düşmezsin"

"Tamam" dedim ve elini daha sıkı tuttum.

Bütün adamlar evleri tek tek arıyordu köy sakinleri olan biteni anlamak İçin soru sorsalar da havaya edilen bir ateşle hepsi susmuştu, aradıklarını bulamadıklarında köy halkını topladılar ve resimleri gösterdiler, gergince Mirza'nın elini sıkıp sabırsızca beklediğimizde elimi çektim ve alnımdaki adrenalinden oluşan terleri sildim, oraya buraya koşturmanın yüzünden nefesim tıkanmıştı.

Adamlardan biri Mirza'yı çağırınca hemen yanlarına giderken arkamdan bir ayak sesi duydum, gözlerimi hafifçe büyüttüm ve saçlarımı hemen omzuma alıp tokayı çıkardım, biri eliyle bir anda ağzımı kapatınca çığlık atmak İçin bağırdım ama sesim boğuk çıkmıştı, arkaya doğru sürüklenirken Mirza'nın benim bulunduğum tarafa doğru döndüğünü görünce kolumu salladım, elimdeki tokayı yere attığımda arkamdaki her kimse beni sırtına aldığı gibi kapıdan içeriye girdik. "Mirza! Yardım edin!" diye gürlediğimde adam beni sert bir şekilde yere bırakınca bedenim yan şeklinde düştü ve alnımı sertçe yere vurmuştum.

Acıyla bağırıp inledim ve sol alnıma dokunduğumda elimde sıvı hissedip baktım, kanıyordu, karşımdaki adama başımı kaldırıp baktığımda ruhum paramparça olmuştu.

Babam tam karşımda duruyordu.

"Bizi aptal sandıklar galiba, elbet bir gün yerimizi bulup buraya geleceklerini biliyordum!  Ama sorun değil, kaçacağımız tıpkı buraya benzer yerler daha var bu sefer mağara diye düşündüm" dediğinde öfkeyle dişlerimi sıkıp bağırarak konuştum.

"İnsan evladını küçük yaşta bırakıp gider mi? Siz nasıl insanlarsınız!"

"Biz insan değiliz"

"Ha şunu bileydin, sizden hayvan bile olmaz! Tavuk bile yavrusunu canı pahasına yılandan koruyor, kimsenin zarar vermesine izin vermiyor ama siz? Sizin gibi iki ayakla yaratıktan korkulmalı zaten, ne yılandan ne aslandan hiç hayvandan korkmaya gerek yok!"

"Bana belgesel anlatma seni küçük orospu! O adamlara yerimizi söylediğini biliyorum!" deyip boğazımdan tuttuğu gibi kaldırınca acıyla bağırdım ve nefes almak İçin çırpındım.

"Bırak..."

"Sen o adamların kim olduğunu daha bilmiyorsun ve iş birliği yapıyorsun! Aptalsın!"

"Onların halalarını öldürdün! Sen bir katilsin!" diye bağırdığımda bir anda kapı açıldı, Mirza ellerinde iki silahla bize baktığında gördüğü manzara karşısında öyle bir gürledi ki kulaklarım çınlamıştı.

"BIRAK LAN ONU!" insan demeye bin şahit istenen bu şahıs korkuyla ağzı açık kaldı ve beni serbest bıraktı, öksürerek boğazımı tutup hemen Mirza'ya doğru koşarak gittim, bakışları hızla bana döndü sonra ona baktığında sarıldım ona ve gözlerimi kapattım.

"Beni bulamayacaksın sandım"

"Yerin dibine de girsen seni yine bulurum" dediğinde sırıttım ve geri çekilip yüzüne baktığımda gözleri o şahısın üzerindeydi. "Bak gördün mü koçum? Üç sene sonra tekrar merhaba demeye geldik kızın da öyle...benden halamı çaldın!" diye bağırdığında yutkundum ve gözlerim dolarak yolundan çekilip arkasına geçtiğimde tam konuşacağı sırada başını aşağı eğdi, ve sonra hızla bana dönüp endişeyle yüzüme bakınca kaşlarımı çattım. "Alnın!" elimi yarama götürdüğümde acımıştı, yüzümü buruşturduğumda Mirza daha çok öfkelenerek ona doğru sertçe döndü. "Ve ona zarar verdin, senin sonunu ben yazacağım. Siktim seni!"

Mirza ♾️ Merza Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin