Mirza Saraçoğlu.
Aralıksız bakışlarımı sevdiğim miniğimden çekmiyordum orospu çocukları öyle bir nişan alıp vurmuşlardı ki kalbini sıyırıp geçmişti yoğun bakımda kalmıştı ve hayati tehlikeyi atlatınca normal odaya almışlardı ecel terleri dökmüştüm resmen, onu kaybetmek istemiyordum. Bir kere daha aşka karşı yenilgi yaşamak istemiyordum, bana aşkı öğreten ve masum ve gerçekten seven biriydi o beni.
O benim hayatım, dünyam olmuştu artık. Karanlıkta bir gökyüzünde parlayan dolunay gibiydi, karanlık odada bir yanan mum ışığı gibiydi. Hayatıma dokunmuştu ve aptallık edip neredeyse onu başkalarına kaptıracaktım ama engelleri aştım ve o benim oldu. Babama söylediğimde çok tepki göstermişti yaş farkını ve reşitliği ortaya attı, reşit olmaması engel değildi? Cinsel ilişkiye girmediğim sürece ortada yanlış bir şey yoktu. Evlenmeyi bekleyecektim. Ve tamamen benim miniğim, benim kadınım olacaktı.
Dikkatlice onu yatırıp yataktan kalktığım sırada içeri doktor girdi, kontrolleri yaparken gergince bekledim, hemşire serumu çıkarıp gidince doktor sessizce konuştu. "Gayet iyi merak etmeyin, uyandığı zaman gidebilirsiniz, ağrısı veya acısı olduğunda ilaçları düzenli olarak kullanırsa çok iyi olur, geçmiş olsun" dediğinde başımı salladım, o sırada adamlarımdan biri içeri girdi peşinden ise Akay denen it!
Dişlerimi sıktığımda saniyelik olarak kadınıma baktığında sessiz ve öfkeyle fısıldadım.
"Ona değil, bana bak!" dediğimde bakışlarını bana çevirip dişlerini sıktı ve karşıma geçip gözlerimin içine baktı.
"Sadece onu sen sevmiyorsun" dediğinde kıskançlığım ve öfkem iki katına çıkmış boğazını tutmuştum, oda karşı koymak için elimi tutup sıkınca adamım ikimizin arasına girdi.
"Beyler şimdi olmaz, yengeyi uyandırmak istemeyiz değil mi? Sakin olun, lütfen" dediğinde sertçe onu bıraktım, oda öfkeyle bana baksa da tekrar ona baktı yumruklarımı sıktığımda oda dişlerini sıkarak bana baktı ve derin nefes aldı.
"Adamların yerini buldum, sana onu söylemek için geldim"
"Mesaj diye bir şey icat ettiler geçmişten mi geldin bunu söylemek için?" dediğimde alayla sırıttı.
"Aynı zaman da onu görmek için..."
"Kocası olacak kişi benim, ve ben onu her şeyden çok önemseyip bir bebekmiş gibi ilgileneceğim!" diye dişlerimin arasından konuştuğumda derin nefes aldı, ve kaşlarını çattı.
"Biliyorum" dediğinde derin nefes alıp verdim ve adamıma baktım.
"Sende git şununla, bende geleceğim ama ondan önce hatunumu eve bırakıp ilgilendikten sonra geleceğim, ben gelene kadar işkenceden biraz da bana ayırın" dediğimde ikisi de odadan çıkmıştı.
Eve geldiğimizde güzelce kahvaltı etmiştik, sonra onu kucağımda taşıyıp benim odama götürdüm ve yatağa dikkatle yatırıp ilaçlarını verdim, ona televizyon da açıp gülümseyerek yatağın kenarına oturdum ve saçlarını okşayıp alnını öptüğümde sırıttı.
"Sende burada kal, benimle ol"
"Söz veriyorum tuvalete bile seninle gideceğim" dediğimde güldü, bende kıkırdadım ve elini öptüm.
"Nereye gideceksin peki?" diye sorduğunda derin nefes aldım ve ona dürüst oldum, ben asla yalan söylemezdim.
"Adamları bulmuşlar. Akay, ben ve adamlarım icaplarına bakacağız" dediğimde gözlerinde tedirginlik görmüştüm, dişlerimi sıkıp bıraktım benden korksun istemiyordum, ama çok da hoş şeyler yapmıyordum gerçi. Haklıydı.
"İcaplarına bakarız derken yani onları öldürecek misiniz?" dediğinde başımı hızla iki yana salladım.
"Hayır tabi ki. Ben babam değilim, olmayacağım da ve olmam da. Senin gözünde katil olmak istemiyorum" dediğimde gülümsedi ve kollarını açtı, mutlulukla gülümseyip ona dikkatlice sarıldım ve kokusunu içime çektiğimde oda aynısını yapınca bu hoşuma gitmişti.
"Seni seviyorum"
"Bende seni güzelim, bende seni seviyorum. Bu dünyadan çok, her şeyden çok" deyip geri çekildim ve dudaklarına ufak bir öpücük kondurup alnını öptüm ve geri çekildim, burnuna hafifçe dokunduğumda kıkırdadı ve burnunu kaşıdı, sırıttım. "Gelirken sana ne almamı istersin? Canın ne isterse söyle" dediğimde başını iki yana salladı.
"Hiçbir şey istemiyorum, sadece senin sağ salim gelip beraber uyumak istiyorum"
"İsteğiniz bir saat sonra gerçekleşecektir hanımefendi" dediğimde kıkırdadı.
"Sen gelene kadar uyanık kalacağım, beraber uyuyalım" dediğimde sırıttım ve başımı salladım.
"Peki güzelim" deyip yanından ayrıldım.
Depoya geldiğimde hemen içeri girdim ve karşımda direk sandalyede oturan üç ite baktığımda Akay ve adamlarım da katılmıştı, dişlerimin arasından Akay'a bakarak konuşmuştum. "Hangi orospu çocuğu?""Şu it" deyip ayağıyla ortadaki kişiyi tekmelediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım, ellerimi arkamda birleştirip dudaklarımı büzdüm ve başımı hafifçe eğdim.
"Kime bulaştığınızı biliyor musunuz?" başını iki yana salladı, sırıttım. "Bilseydin zaten eminim uzak dururdun, keşke bilip de uzak dursaydın" deyip arkamı döndüm ve masanın üzerinde bıçaklar, penseler ve çeşitli kesici aletleri görünce ilk olarak penseyi elime aldım ve arkamı dönüp adama baktım. "Şimdi, kurşun sıktığın parmaklarını teker teker yerinden sökeceğim, kemiklerinden ayıracağım? Çok acılı olacak, zamanında az yapmadım nede olsa? Tecrübeliyim" dediğimde korkuyla yutkundu, yaklaştım ve pensenin ucunu baş parmağına sokup sırıttım.
Ve parmağı kopardığımda, depoda büyük ve şiddetli bir ses olmuştu. "Çığlıklarını iyi sakla, bu daha başlangıç koçum!"
♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾♾♾♾♾♾♾
İşim bittiğinde depodan çıktık adamlarım onları serbest bıraktıklarında geriye Akay ve ben kalmıştım, karşı karşıya durmuş birbirimize öfkeli baksak da aynı kişi yüzünden birbirimize zarar veremiyorduk. Merza...bize söz verdirmişti. Ve şu an ikimiz de o bilmese bile birbirimize zarar vermiyorduk. Sadık kalmıştık.
Derin nefes alıp ellerimi ceplerime soktuğumda oda dişlerini sıkıp bıraktı ve derin nefes aldı. "En azından onunla arkadaş gibi sohbet etmeme izin ver, saçına bile dokunmam..."
"Dokunursan zaten kendini ölü say" dediğimde sırıttı.
"Onun sözünü çiğneyip zarar veremezsin, aynı şekilde bende öyle ne yazık ki!"
"Kötü kader, ama onu üzmektense dişimi kırarım daha iyi...yada her yerimi"
"Bende" dediğinde üzülerek başını eğdi, dişlerimi sıkıp bıraktım...sevmenin ne demek olduğunu ve kollarından kayıp gitmenin ne demek olduğunu iyi biliyordum, bizzat ben yaşamıştım, hemde kötü bir şekilde o yüzden onun da benim hatunu sevmesi canımı fena sıksa da kimse seveceği kişiyi seçemiyordu.
Dişlerimi tekrar sıkıp ondan nefret etsem de oda bir insandı."Konuşmana izin vereceğim, ama dediğim gibi saçına bile dokunamazsın" dediğimde bu onu biraz da olsa teselli etmişti, benden nefret ettiğini iliklerime kadar hissediyordum ama bu cümlemi duyunca bana içtenlikle gülümsemişti, ona istemeyerek de olsa elimi uzatıp ateşkes ilan etmek istedim, oda elimi sıkınca tokalaştık, sonra ikimiz de farklı yönlere dağılıp arabalarımıza bindik ve evlerimize dağıldık.
Geldiğimde ise büyük bir mutlulukla koşarak odama çıkıp kapıyı açtım. "Ben geldim sevgilim!" dememle yüzüm düştü, uyuyordu. Sonra sırıttım ve kapıyı kapatıp üzerimi çıkardım, rahat bir şeyler giyindim ve yatağa yaklaşıp yorganın içine girdim, belinden tutup dikkatle kendime çektiğimde başını göğsüme koyup uyumaya devam edince alnını öptüm ve gözlerimi kapattım bende.
![](https://img.wattpad.com/cover/332577372-288-k255758.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirza ♾️ Merza
RomanceBaba ve oğul...babanın kardeşi, oğlunun halası olan kişi bir suikaste kurban gider, ve bunu yapanları bulmak İçin uğraşırlar, ama yerleri bulunmaz. Sadece tek bir kişi onların yerini biliyordur. O aileden doğan kız, Merza. Merza'nın ailesi bir kat...