♾️ 20. Bölüm ♾️

95 8 0
                                    

Ayakkabıdan tutun pijamaya kadar her şeyi almıştı Mirza bana, tarağına ve kozmetik ürünlere varana kadar hepsini! Bana göre dünyanın parası harcanmış, ona göre ise çerez almış gibiydi. Zengin olmak sanırım böyle bir şeydi, hiçbir şeyi düşünmeden ve fiyata bakmadan şak diye almak...ne kadar kolay ve basitti. Ama tehlikeydi aynı zaman da. Çok para insanı yoldan saptırırdı, nereye harcanması gerekenlerin eline geçmeliydi.

Ellerimde bir sürü paketlerle ter dökerek Mirza'nın peşinden giderken arkasını dönüp sırıtarak bana baktı, bir çoğunu da kendisi tutuyordu! Uzun ve güçlü olmak ne kadar güzeldi! Kıskanmıştım onu. "Daha arabaya ne kadar kaldı öldüm ben!"

"Sabret azıcık, hem fena mı? Kol kasların gelişir" dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Ya tabi! Gören sanar ki kafes dövüşüne üye olacağım da fiziğime ve gücüme göre davranacaklar" dediğimde kıkırdadı, nihayet arabaya geldiğimizde paketleri bagaja koyduk ve ben hemen yüz üstü arabanın arka kaportasına uzandım bildiğiniz! Mirza kıkırdamaya başlayınca bende kıkırdadım ve yerimde doğrulup ona baktım. "Çok yoruldum ben ya, çok uykum geldi şimdiden"

"İyi işte hemen gider yatarsın" gözlerim kocaman olduğunda oda kaşlarını çattı, elimi alnıma koydum.

"Yarın okul var! Ve saat geç oldu! Öğretmen de tutmuştun bana oda ders vermeye gelmedi ne olacak şimdi?"

"Dert etme ben müdürle konuşurum. Öğlen yemeği sırasında gidersin okula hocaya falan da gerek yok, sana iyi kötü çalıştırdı yeter. Gerisini okulda da öğrenir yaparsın" dedi biraz sert olarak, sanırım o hocayı sevmemişti.

"Sen öğretmeni sevmedin mi? Ona biraz kaba davranmıştın" dediğimde bakışlarını bana çevirdi ve tek kaşını kaldırdı.

"Sevmedim, sana öğrettikleri de yeterli gelmiştir" dediğinde başımı salladım.

"Tamam o zaman" deyip bakışlarımı bagaja çevirdiğimde oda baktı, derin nefes alıp çekinerek konuştum. "Sence bütün bunları almamız şart mıydı? Hepsi çok ve pahalıydı"

"Olmaz" dediğinde derin nefes aldım, çok beğenmiş olduğum siyah simli ayakkabıyı giymek için bagajı açmayı denediğimde Mirza konuştu. "Ne yapıyorsun?"

"O çok beğendiğim ayakkabıyı şimdi giymek istiyorum yoksa çatlarım" dediğimde kıkırdadı, açmayı denediğimde başarısız olduğumda Mirza kumandayla düğmeye basıp kapak açıldığında elimi alnıma bastırdım. "Doğru ya! Unutmuşum" dediğimde güldü, bende güldüm ve şakadan yüzümü buruşturup sırıttım. "Eğlenme benimle ya"

"Ama ne yapayım? Komik" dediğinde bende güldüm, beğendiğim ayakkabının kutusunu tutup içinden çıkardım ve giydim, topuklu olduğu İçin denge bozuyordu ve ben ilk defa topuklu giyiyordum, moralim bozularak bir - iki adım attım ve Mirza'nın karşısına geçip ellerimi belime koydum, oda dudaklarını büzerek bakıyordu. "Bu yüksek baya, kadınlar bunu nasıl giyip üstüne bir de rahat bir şekilde yürüyebiliyorlar anlamıyorum!"

"Alışkanlık"

"Kusura bakma ama çok büyük saçma bir alışkanlık, insan rahatsız edici bir ayakkabıyı nasıl giyer? Spor ayakkabı daha iyi" deyip ayakkabıları yerine koymak için yürümemle ayaklarım resmen yamuldu! Ufak bir çığlık atıp dengemi sağlamaya çalışırken Mirza gülerek ellerini hemen belime koyup sıkıca tutunca gülmeye devam etti, çocuk gibi surat asarak ona baktığımda gülmeyi kesti, göğsüne hafifçe vurduğumda tekrar kıkırdamaya devam edince derin nefes aldım. "Ha ha ha çok komik, eğleniyorsun ha? Ne güzel" dediğimde kıkırdamaya devam ederek beni bagajın dibine doğru yürütmeye yardım etti.

Mirza ♾️ Merza Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin