"Ne demek intihar etmeye kalktı ulan! O kız bize canlı lazım canlı! O olmazsa bulamayız o orospu çocukların yerlerini! Derhal iyileştirin onu! DERHAL!" diye gürledikten sonra babam, suratıma telefonu kapattı.
Derin bir nefes alıp küfür ederek yukarıdaki kızın kaldığı odaya gittim ve gergin aynı zaman da sinirli bir halde içeri girdim, doktor kızın boğazını tedavi ettikten sonra bandajla sarmıştı ve acısına iyi gelecek iğne yapıyordu, işi bittiğinde ellerimi ceplerime sokup sertçe konuştum.
"Durumu nasıl doktor? İyileşecek mi?" diye sorduğumda derin nefes aldı ve gözlüklerinin ardından bana bakıp yerinde doğruldu, eline çantasını alıp bana doğru yaklaştı ve gözlerimin içine baktı.
"Allah'a şükür şah damarına denk getirip kesmedi, sadece sıyrıldı dikişlik bir durumu yok, yarayı temizledikten sonra..."
"Bana eğitim verir gibi tıp tüyoları verme lan!" deyip boğazını tuttuğum gibi sıktım ve bir kaç santim havaya kaldırdım, adam korku ve şaşkınlıkla elimi tutup kurtulmak İçin cebelleşirken dişlerimin arasından konuştum bu sefer. "Bana durumunun ne olduğunu söyle, hemen!"
"O iyi, sadece dinlenmesi gerek" dedi kısık ve boğuk bir sesle, sertçe onu yere indirip burnumu çektim ve derin nefes alıp verdim.
"Başka herhangi bir sorun?"
"Vücudunun bir kaç kısmında ezilmeler meydana gelmiş, şiddet gördüğü çok açık" dedi öksürerek, boğazını tutup yüzünü buruşturdu ve yutkunmaya başladığında dişlerimi sıkıp burnumdan soludum.
"Göster bana" dediğimde arkasını dönüp kıza yaklaştı, kızı yüz üstü yatırıp sırtını göstermek için tişörtünü havaya kaldırdı, merakla baktığımda tekrar bir öfke nöbeti geçirip yumruklarımı sıktım.
Sırtında iz kalmış bir kaç kırbaça benzer izler ve yeni yaralar vardı, morluklar...bir kaç kabuk toplamış yara...öfkeden titremeye başladığımda doktor tedirginlikle bana baktı ve ürkerek konuştu.
"Siz iyi misiniz?"
"Sence nasılım?"
"Korkutucu, ve öfkeli"
"Daha ne soruyorsun lan o zaman?" diye sertçe çıkıştığımda yutkundu.
"Öfke nöbetleri geçiriyorsunuz bunun İçin isterseniz sakinleştirici..."
"Hiçbir sakinleştirici şu an ki ruh halimi düzeltemez doktor, bazı şeylere sizin de ilaçların da gücü yetmez! Denedim çünkü. Bir sikime yaramadı!" deyip kızın sırtına bakmayı kestim ve öfkeyle ellerimle yüzümü sıvazladım, bunu onlara yapanları bulmam gerekiyordu ve onun omzuna dokunduğumda verdiği ani ve hırçın tavrının da neye sebep olduğunu bulmam gerekiyordu. "Git doktor, bu olanlardan birine söz edecek olursan..."
"Beni öldürür denize yem yaparsınız" dedi korkuyla, tehlikeli bir bakış attım ve başımı sadistçe sakin bir şekilde aşağı yukarı salladım.
"Ha şunu bileydin, git şimdi" dediğimde başını salladı ve korkuyla hemen hızlı yürüyerek kaçar adımla uzaklaştı, yaşına rağmen koşması beni güldürdü, korku neler de yaptırıyordu böyle! Bakışlarımı kıza çevirdim ve yanına gittim, omzunu tutup sırt üstü yatırdım ve tişörtüyle açık kalan yerlerini kapatıp solgun yüzüne baktım, kim bilir neler yaşamıştı orada. Aklıma bir sürü planlar ve tehlikeli işler geldi. Başımı salladım.
Babamı aradım.
Hemen cevap verdi."Ne oldu oğlum?"
"Baba söylemiş olduğum anlaşmayı biliyorsun değil mi?" bıkkınca derin nefes aldı ve sonra konuştu.
"Evet, kız ailesinin yerini söyleyecek ve sende karşılığında ona okul, ve tüm ihtiyaçları karşılaması için bir anlaşma önerdin? Bende iyi bir fikir olmadığını, o yetimhanedeki orospu çocukların onu hemen bulacağını söyledim! Yine de diyorum, bu iyi bir fikir değil! Başka şekilde kızın gözüne cazip gelecek bir teklif de bulun! Bizi hapise mi sürüklemek istiyorsun, insan kaçırdığımız yetmiyor bir de üstüne..."
"Kız orada şiddet görmüş baba" diye sözünü kestiğimde bir an sustu, sonra öfkeyle konuştu.
"Ne dedin?"
"Kız orada birileri tarafından şiddete maruz kalmış, omzundan da tuttuğumda ise delirdi ve intihar etmeye kalktı..."
"Sence ona...ona sence biri fenalık yapmış olabilir mi? Şiddetin de dışında?" içime düşen derin öfke ve ateş bir olmuştu, vücudum titremeye ve karıncalanmaya başlamıştı.
"Bilmiyorum, ama araştıracağım! Bana bir kaç adam yolla ve bir miktar para..."
"Aklındaki ne? Ne yapacaksın bunları?"
"Devletin yetimhanesine sığınan çocukları oradakiler işkence ediyorlar bu yasa dışı, kurallara aykırı! Hak ve hukukla yönetilmiyor orası, belli ki orada daha da pislik işler dönüyor, kızı rahat bir şekilde oradan oraya götürmek daha kolay olabilir, eğer onların hakkında yeterince delil ve suç ihlali bulursam tehditle onları sustur ve kızı aramayı da bizim hakkımızda şikayet etmeyi de bırakırlar" dediğimde derin nefes aldı.
"Suçlar bulunursa kolay olabilir ama devlet on sekiz yaşından küçük bir kızın kaçırıldığını öğrenirse tepemize çökerler"
"Onlar kişi sayısının tam olduğunu söylerlerse kimsenin haberi olmaz, hatta devletin bu olanlardan da haberi olmaz. Tek yapmam gereken oradaki çalışanların yasa dışı davranışlarda bulunduğunu kanıtlamak ve tehdit etmek, olay büyüyemez. Korkularından eminim ki her şeyi tıkırında ilerletirler baba...tek çare bu! En azından kızı rahatça kimseden gizlemeden saklamadan yanımızda götürebiliriz" dediğimde tekrar derin bir nefes aldı ve sonra kararlı ve sert bir şekilde konuştu.
"Ne gerekiyorsa yap oğlum! Tüm yetki sende!"
♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾️♾♾♾♾♾♾♾
Öğle yemeğini yedikten sonra yukarı odaya çıktım ve içeri girdim, yine kabus görüyordu bu sefer ise söyleniyordu. Derin bir nefes alarak yanına gidip yatağa oturdum ve ona baktım, başını deli gibi sağa sola sallayıp inliyordu. "Yapma ne olur, bırak beni" deyip elleriyle yüzünü ve üstünü kapatmaya çalışıyordu, dişlerimi sıkıp ellerini tuttum ve onu sarsmaya başladım.
"Uyan hadi kabus görüyorsun" dememle gözlerini araladı, beni karşısında görünce hemen ellerimi üzerinden çektim ve ona sakince bakmaya özen gösterdim, korkuyla bana bakıp hıçkırdı ve yorgana sıkı sıkı sarıldı, derin bir nefes alıp burnumu çektim. "İyi misin?" diye sorduğumda bir kaç saniye bana baktı sonra başını salladı. "Neler olduğunu az - çok biliyorum ama bana daha çok detay vermen gerek"
"Ne hakkında?" diye ürkerek sordu, sonra olanları idrak etmiş olacaktı elini boğazına götürdü ve hüzünle yatağa baktı. "Ölmedim"
"Ölmemeliydin zaten"
"Ölmeliydim" deyip ayağı kalktı, merakla ve kısık gözlerle ona baktığımda kollarını beline sıkıca sardı ve pencereye yaklaştı. "Beni kurtarmamalıydın, ölmeliydim" dediğinde dişlerimi sıktım, ölmemeliydi çünkü başkalarının yüzünden kendisine ceza vermesine vicdanım el vermezdi! Dışarıya baktığında sabırlı ve sakince ayağı kalkıp yanına gittim, yüzüme bakmasını istiyordum, kolunu tutmak üzere hareket edecekken verdiği tepkiyi son anda düşündüğümde elimi indirdim.
"Bana bakmanı istiyorum senden, bana doğru dönüp yüzüme bak"
"Ben ölmeliydim" dedi tekrar, dişlerimi sıktım ve beni göreceği şekilde yanına gittiğimde yüzüme baktı, mavi gözleri hüzünlüydü.
"Buna izin vermezdim? Ölmene asla izin vermezdim" dediğimde bakışlarını pencereye çevirdi sonra daha da çok hüzünlenerek bakışlarını parkenin üzerine çevirdi bu sefer.
"Benden ne istiyorsun?"
"Bana yetimhanedeki çalışanlar hakkında bilgiler vermeni"
"Ne gibi?" derin nefes alıp verdim ve sakin olmaya özen gösterdim.
"Şiddet gördüğün ortada sırtında ezikler ve morluklar var, bana neler olduğunu ve bunları kimin yaptığını söyleyeceksin. Sana dokunduğumda verdiğin tepkinin anlamını ve böyle olmana sebep olanı da! Şimdi, hemen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirza ♾️ Merza
RomanceBaba ve oğul...babanın kardeşi, oğlunun halası olan kişi bir suikaste kurban gider, ve bunu yapanları bulmak İçin uğraşırlar, ama yerleri bulunmaz. Sadece tek bir kişi onların yerini biliyordur. O aileden doğan kız, Merza. Merza'nın ailesi bir kat...