Ayliz
Özel numaradan gelen aramayla sakin olmaya çalışıp derin bir nefes aldım. Yanıtlayacaktım. Yorulmuştum bu adamla uğraşmaktan ama açmadığım zamanlarda bile bir yolunu bulup açmamı sağlıyordu.
"Efendim"
Karşı taraftan gelen iç çekme sesiyle istemsizce yüzümü buruşturup cevap bekledim. Sapık ruhlu herif.
"Özledim seni"
Ve yine aynı saçmalıklar. Katlanabileceğim noktaya çoktan gelmiştim. Bu adamın tacizlerine hiçbir zaman göz yummamıştım ama ısrarla devam ediyordu.
"Zırvalamayı kes. Ne istiyorsun?"
Sanki güzel bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. Sinirlerimi bozuyordu. Bu pişkinliği beni delirtiyordu. Aptal gibi her şeye gülüp beni çıldırtmak için elinden geleni yapıyordu.
"Benimle buluşmak istiyordun en son canım. Bende isteğini yerine getirmeye karar verdim."
"Nasıl?"
"Okuduğun kitabın arasına bir hediye bıraktım bebeğim."
"Düzgün konuş!"
Ve yüzüme kapanan telefonun sesi kulaklarımı doldurdu. Bu sapıktan kurtulacaktım, defalarca polise gitmeme rağmen böyle önemsiz aramalar için bir şey yapamayacaklarını söylediler. Önemsiz değildi.
Adam beni taciz ediyordu ama onlar için bu önemsizdi. Kitabımın sayfalarını karıştırırken bıraktığı hediyenin bir not olduğunu gördüm. Bir defterin kenarından koparıldığı anlaşılan kağıdı alıp üzerindeki yazılara baktım.
0539 *** ****
Buluşmak istediğin mekanı buraya yaz bebeğim.İğrençti. Bana bebeğim demesinden midem bulanıyordu. Çirkin el yazısıyla yazdığı numaraya bakıp derin bir nefes aldım. Ona güvenmiyordum ama bu numara onunla ilgili bir bilgi bulmama yardımcı olabilirdi. Belki de dürüst davranıp kendi numarasını vermişti. Kendi kendimi motive ederek numarayı tuşlayıp mesajı yazdım.
Siz: Dejavu Kafeye gel. Hastaneye yakın.
0539 *** ****: Sen kimsin?
Siz: Anlamamış gibi davranmayı bırak. Hemen şimdi söylediğim yere gel.
Aptal herif. Onu öldürmek istiyordum. Birde bilmiyormuş gibi yapıyor. Nasıl çalıştığım hastaneye elini kolunu sallayarak girip kitabımın arasına not bırakabiliyor? Bu rahatlığı nereden bulduysa bugün bitireceğim.
Kitabımın olduğu oda sadece doktorların girebileceği bir oda. Bunu düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor. Dibime kadar rahatlıkla gelebilen bir sapık vardı ve ben kim olduğunu bile bilmiyordum.
Buluşmayı seçtiğim kafeye gitmek için hastaneden çıktım. Hastamı taburcu ettiğim için bir süre bana ihtiyaç duyulmazdı. Gittiğimde bahçedeki masalardan birine oturdum. Garson geldiğinde birini beklediğimi söyleyip bir şey sipariş etmemiştim.
Beklerken arkadaşımı ve kardeşimi arayıp aramama konusunda kararsız kalmıştım. Onlar benim bu kadar rahatsız olmamı abartılı buluyorlardı hatta yetmiyormuş gibi bizi yakıştırmaya başlamışlardı. Her şeyi kitaplardaki ve filmlerdeki gibi sanıyorlardı. Sanırım bu sıralar fazla romantizme ilgi duyuyorlardı.
Aylardır beni taciz eden sapığa iyimser bakmaları beni çileden çıkarıyordu. Bunu onlara anlatamamaktan yorulmuştum.
Tamam çoğunlukla adamın beni taciz ettiği yerlere denk gelmiyorlar ama adam beni sevdiğini söyleyip duran manyağın tekiydi. Onlar da bu yalancı sevgiye inanan iki aptal.
"Seni seviyorum ve benim olacaksın. "
"Benden kurtulamazsın."
"Senin gidebileceğin tek kişiyim."
"Ölmeni istemem, sende ölmek istemezsin değil mi?"
"O kadar güzelsin ki en güzel ölümü tattırmak istiyorum sana!"
Söylediği şeyler aklıma gelirken titrediğimi hissettim. Nasıl bir manyakla karşı karşıyaysam hem ölmemi istemiyor hem de beni en güzel şekilde öldürmek istiyordu. Gerginlikle etrafıma bakındım. Çok tehlikede hissediyordum. Son birkac aydır güvende hissetmemi engelleyen bu oksijen israfını yok etmek istiyordum.
Dakikalar geçmesine rağmen gelen olmamıştı. Beni kandıramazdı!
Siz: Seni bahçede bekliyorum ve bu çok can sıkıcı olmaya başladı.
Bahçedeki masalara baktığımda sadece üç masanın dolu olduğunu gördüm. Bir arkadaş grubu, bir çift ve bir aile vardı. En azından yalnız kalmamış olacaktık. Herkesin içinde bir şey yapmaya kalkamazdı, değil mi?
O sırada sinirle masama yürüyen bir adam girdi görüş alanıma. Gereğinden fazla sinirli. Uzun boylu kaslı adam yaklaştıkça gerginliğim arttı. Kahve gözlerindeki öfke kıvılcımları oturduğum yerden bile fark ediliyordu.
Masama kadar geldiğinde fazlasıyla tedirgin olmuştum. O konuştuğum ukala adam gitmişti sanki. Sinirle karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Benimle konuşan adamın bu adam olduğuna inanamıyordum.
"Ne hakla bana emir veriyorsun?"
Koyu kahverengi gözlerini gözlerime dikerek sorduğu soruyla kaşlarımı çattım. Bunun sesine ne olmuştu? Telefonda daha farklı geliyordu. Tamam çok fark yoktu ama farklıydı yani.
"Beni taciz etmeni bırakıp bunu mu konuşacağız?"
Kaşlarını çattı ve yüzündeki sinirli ifadeye birde şaşkınlık eklendi. Buna şaşırması benim de en az onun kadar şaşırmamı sağladı. Sağ elini kaldırıp çenesine yasladı.
"Ne saçmalıyorsun sen!?"
Birden sesini yükselttiğinde irkilmiştim. Keşke arkadaşlarımı arasaydım. Bu adam bana her şeyi yapabilirdi.
"Asıl sen ne saçmalıyorsun? Beni rahatsız etmeyi bırak. Hastanın tekisin! Adi sapık, geçen haftaya kadar beni öldürmekten bahsediyorken şimdi gelmiş bana bağıramazsın!"
Ağzıma ne geldiyse söyledim. Ben konuştukça yüz ifadesi daha da sertleşen adamın duygularını anlamakta çok zorlanıyordum. Çok iyi gizliyordu ne hissettiğini. Bana biraz yardımcı olması çok iyi olurdu!
"Kiminle konuştuğunu biliyor musun sen? Kim olduğumu biliyor musun?!"
"Şerefsiz insanları tanıma ihtiyacı duymuyorum!"
Yumruk yaptığı elini masaya vurdu. Sinirden patlayacak gibiydi. Biraz korkmaya başlamıştım. Çift kişilikli olabilir miydi? Yüksek ihtimalle olabilirdi. Aferin Ayliz, aldın başına belayı. Bu adam seni öldürür bile.
Adam tam konuşacakken zil sesim duyuldu. Yine özel numaradan gelen aramayla bıkkınca soludum. Yeter ama! Cidden nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben?
Açtığımda karşı taraftan gelen kahkahayla ne hissedeceğimi şaşırdım. Bu o.. o adamın sesiydi. O adam gelmediyse bu kimdi?
"Hoparlöre alır mısın bebeğim?"
"Ne?"
Korkuyla karşımdaki adama baktım. O sapık gelmediyse bu kimdi? Benim sabahtan beri onca laf saydığım adam bana merakla bakıyordu.
Dediğini yapıp bıkkınca hoparlöre aldım aramayı.
"Yeni seçimim hoşuna gitti mi yüzbaşı?"
Siktir. Ben az önce kendi kendimi mahvetmiştim.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Yangını
Teen FictionGüzel adamlar güzel severdi. ~ "Ruhumun yangını, en güzel yangınım. Bir kere göreyim yüzünü.." Bana en güzel yangınım diyordu, en acı yangınım oydu. Kendimi sıktım ağlamamak için. Kalp atışlarım kaburgamı incitti. Ben ağlamadım ama ruhum ağladı, h...