16

93 10 0
                                    

Yol Boyunca - Oldu Olanlar

Ayliz

...

Elimdeki kitapla birlikte sırıtarak yukarıya çıkmıştım. Uyku problemi vardı muhtemelen. Gözleri son zamanlarda hep kızarıktı. Çoğu zaman uyanık olarak görüyordum onu.

Odaya girdiğimde üzerini değiştiren adam tekli siyah koltukta oturuyordu. Üzerine geniş bir tişört ve eşofman giymişti.

"Bak şimdi akşama kadar uyuyacaksın, akşam da eve gideceğiz. Tamam mı?"

"Tamam, yirmi defa söyledin. Akşam eve döneceğiz."

"Yatağa geç Atlas. Koltukta ben oturacağım."

"Bu beni rahatsız hissettiriyor."

Beni korumak için yanımdaydı ama şimdi ben ona uyu, sana kitap okuyacağım diyordum. Ve o bunu istemiyordu. Zaten burada başımıza hiçbir şey gelmezdi ki!

"Lütfen sözümü tekrarlatma."

"Koltukta uyuyabilirim."

"Hayır! Kalk artık adam."

Çıkışımı beklemiyordu ve şaşkınca bana baktı. Koltukta yayıldığı yerini bırakıp yatağa ilerledi. Yatağın önünde kararsızca durdu.

"Yeni gelinler gibi davranmayı bırak Atlas Yüzbaşı.."

Bu tavrım hoşuna gitmemiş olacak ki kaşlarını çattı. İstemediğini daha fazla belli edemezdi. Oflayarak örtüyü kaldırıp yatağa yerleşti.

"Bir daha hiçbir isteğini kabul etmeyeceğim."

"Hı hı eminim öyle olur."

"Benimle inatlaşmak istemezsin Ayliz."

"Yoo gayet isterim. "

"Beni delirteceksin!"

"Delirmek için yer arıyorsun sen de."

Sinirle gözlerini yumdu. Çatık kaşlarını gördükçe keyfim artıyordu. Bu adamı sinirlendirmek çok güzeldi.

Kendi kendine bir şeyler mırıldanıp sakinleşmeye çalışıyordu sanırım.

"Neyse dikkatimi dağıtma, başlıyorum."

Gözlerini gözlerime dikmişken kitabı okuyabileceğimi hiç düşünmüyordum. Beni daha fazla etkisi altına almadan gözlerimi onun koyu kahvelerinden çekip elimdeki kitaba indirdim.

Ölü Canlar

Kitabın sadece işaretlediği kısımlarını okuyacaktım. Zaten fazlasıyla işaretli cümle vardı.

"Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız.."

Ben cümleyi bitirirken o karşısındaki duvara dikkatle bakıyordu. Sanki okuduğum şeyler duvarda yazılıymış gibi bakması beni meraklandırırken ben de onun baktığı yere çevirdim bakışlarımı.

Bomboş duvara böyle yoğun bir şekilde bakması bana biraz garip geldiği için ortalardan bir yerden yeni bir cümleye başladım.

"Zaten yola çıkan öyle ya da böyle varır varacağı yere. Ama boş duranı, avare yaşayanı nasıl edip de bir yolun yolcusu eylemeli? Öyle ya... yol bana gelmeyeceğine göre?"

Ruh Yangını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin