8

129 10 0
                                    

Kalben - Sadece

Ayliz
...
"İnanır mısınız ben de bilmiyorum sebebini?" diye mırıldandım kinaye dolu sesimle.

Yine de bir sorun çıkarmak yerine öylece onayladılar, o sapık psikolojimizi fazlasıyla yıpratmıştı.

Karargâha gitmek üzere onların bizi yönlendirmesiyle sokağın girişindeki arabaya yöneldik. Beste'nın tırnaklarını kolumda hissettiğimde duraksadım.

Nolur yapma Beste..

Tırnaklarını bastırmasıyla bağırdım. Öldüreceğim ben bu kızı!

Endişeyle bize dönen Buğlem yanıma yanaştı.

"Ne oldu?"

"Kolum acıdı biraz."

Beste sırıttı. Ve konuşmaya başladı.

"Öyle mi? Hemen bakayım ben koluna. Siz ilerleyin isterseniz."

Atlas meraklı bakışlarını kolumdan çekip arkadaşıyla birlikte hiç sorgulamadan siyah, jeep benzeri arabaya doğru ilerledi.

"Hayvan mısın sen Beste?! Ne diye pençelerini batırıyorsun?"

"Bana bak Ayliz ben bunlara hiç güvenmiyorum! Niye karakolda değilde askeriyede ifade veriyoruz?"

Aklına yeni gelmişti bunu sorgulamak. Güzel soru. Cevabını ben de bilmiyordum. Ama adamlar asker yani, kötü bir şey amaçladıklarından değildir.

"Bilmiyorum ki ben de. Bana hiçbir şey söylemedi."

"Kaçsak yetişirler mi?"

Buğlem'in konuşması beni güldürdü. Çok komik geldi bu fikir bana.

"Askerlerden mi kaçacağız?"

"Ben de hiç güvenmiyorum onlara. Çok garip davranıyorlar. Sürekli uyuz uyuz bakıyorlar!"

Buğlem icindekileri tek tek anlatırken konuşmak için ağzımı araladım. Ben konuşmadan Beste konuşmaya atladı.

"Tamam kaçıyoruz. Üç dediğimde!"

Atlas ve arkadaşı muhtemelen arabanın içinde bizi bekliyorlardı. İtiraz etmek için ağzımı açtım.

"Üç!!"

Üçümüzde olabildiğince hızlı koşuyorduk. Ben niye koşuyordum?
Hiçbir fikrim yoktu. Birileri birlikte bir şey yapınca benim de yapasım geliyordu. Arabayı geçip sokaktan çıktığımızda onların da arabadan çıkıp bize doğru geldiğini gördüm. Hızımızı arttırıp başka bir sokağa girdik.

Sokak ikiye ayrılıyordu. Atlas ve arkadaşı arkamızdan koşuyorlardı. Buğlem korkuyla fısıldadı.

"Gidip teslim olalım korktum ben."

"Suçluyuz sanki ya! Kendinize gelin. Ben bu taraftan gidiyorum. Ayliz sen de Buğlemle birlikte o taraftan git. Birbirimizi bulalım."

Arkamızdan durmamızı bağıran adamla hemen harekete geçtik. Buğlem'in kolundan tutup gideceğimiz yöne doğru çekiştirdim.

Biz koşarken kimse arkamızdan geliyor gibi durmuyordu. Hızımı yavaşlatıp soluklandım. Buğlem de nefes nefese kalmıştı. Birkaç eski evin bulunduğu bir sokaktaydık. Önümüze ilk çıkan evin içine girdik.

Kapı kapalı değildi. Evin içini konrtol ettikten sonra bir köşeye geçip oturduk.

"Ben sizin mantığınızı var ya! Ne diye askerlerden kaçıyoruz?"

Ruh Yangını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin