39

44 7 0
                                    

Atlas Yağız

Piano çalmak için oturduğum taburede gözüm sürekli giriş kapısına kayıyordu. Kendimi dizginlemek benim için bugün imkansız gibiydi. Onun hakkında hiçbir ek bilgi vermiyordu Ozan bana. Sanki Kuzey özellikle tembihlemiş gibiydi, bu adam benimle inatlaşmayı hiçbir zaman bırakmayacaktı.

Gergindim, önümde annemle beraber çaldığım müzik aleti, kapıdan her an girebilecek adam ise annemin katili. Ve sevdiğim kadın. Bugünü aşabilirsem kesinlikle hayatımdaki birçok sorun yok olmuş olacaktı.

Sabırsızca dizimi sallıyordum, yanımdakiler ara ara bana bakıp bir şey söylemeden önlerine dönüyorlardı. Sanırım hâlâ gerçek piyanist yerine benim gelmemi anlamlandıramamışlardı. Etrafa bakındım diğerlerini kontrol etmek amacıyla. Yiğit dikkatle Mehmet'i dinliyor gibi görünüyordu, aramız hâlâ limoniydi.

Garip bir şekilde haklıydı ama ben de haklıydım. Pişmandım ama benim görevim vatanımı korumaktı, orada Ayliz'in terörist olduğuna dair bir istihbarat almışken masumlara daha fazla zarar gelmesine izin veremezdim. Ayliz'in gözlerindeki hayalkırıklığı yakamdan düşmüyordu, bu yüzden pişmanlığım haklılığımı geçiyordu benim cephemde.

Daha iyi düşünmeliydim, düzgün bir şekilde tepki vermeliydim. Onu gözden çıkarmıştım, tek cümle ondan vazgeçmeme yetmişti. Vatanıma olan sevgim ona olan sevgimi silip süpürmüştü sanki.

Öyle olmadığını öğrendiğim an her şeyin bittiği gerçeği kalbimin üzerine kara bir duman gibi çöktü. O vatanına ihanet eden biri değildi ama ben masum olduğuna inanmamıştım. Günlerdir içim içimi yiyordu. Konuyu defalarca düşündüm haklılığım ağır bassın diye ama olmuyordu.

Ayliz bana ne yaparsa sesimi çıkarmazdım. Bağırsın, vursun, kızsın.. Tüm nefretini ve kinini kusup bana gelsin. Bu sefer onu incitmeden seveyim istiyordum, çok seveyim ve tüm hatalarımı telafi edeyim.

Yine girişte bir hareketlilik hissedince gözlerimi oraya diktim. Girenlere birlikte kalbimin acıyla kasıldığına anbean şahit oldum. O adamla yan yanaydı. Kuzey arkalarından yürürken kalabalık oldukları için birçok göz onlara döndü. Saruhan'ın kolu Ayliz'in belini çevrelenmişken Kuzey eliyle koymuş gibi benim olduğum yere baktı. Sinirimden köpürürken bana genişçe gülümsedi.

O dişlerini sökeceğim Kuzey Erdem. Ayliz rahatsız olmuş gibi görünmüyordu, Saruhan'ın yönlendirmesiyle bir masaya ilerledi. Yiğit'in bakışları beni buldu. Ne kadar aramızda küçük sorunlar olsa da bu sahneyi görmem onu da germiş olmalıydı.

Başımı salladım sorun yok der gibi. Sorun yoktu, bunlar hak ettiğim şeylerdi. Hak ettin Yağız. Ayın kızı ona değer veren bir adama yakışır. Ama o adam Saruhan olamazdı, olmasın lütfen. Ben sevmeyi, sevilmeyi bilmeyen ve annesinin eksikliğiyle dolup taşmış bir erkek çocuğuydum.

Çok güzel olmuştu, hep güzeldi zaten ama bugün bu elbise onu çok daha alımlı göstermişti. Şimdiden üzerine bir sürü kişinin bakışlarını çekmişti. Nefretle baktım onu süzen heriflere.

Gülümsedi, Saruhan elini indirdi belinden, nefes aldığımı hissettim. Etrafına bakmaya başladı, çaktırmadığını düşünüyordu ama gergin olduğu o kadar belliydi ki sarılıp sakinleştirmemek için kendimi tuttum.

Beni görmedi ama Yiğit'i gördü. Bakışları etrafta fazla oyalanmadı. Yerinde ileri geri hafif hafif sallanıyordu, şu an gözümde bana el sallayan o liseli kızdı. Masum, küçücük ve tatlı. Tabii ki göz ardı edemeyeceğim kadar etkileyiciydi de.

Yiğit başka birinin masasına ilerledi, Ayliz yeniden Yiğit'i gördüğü yere doğru baktı ama onu göremeyince omuzları düştü. Ona dik durmak daha fazla yakışıyordu. Bir adım attı yanındaki adama doğru, zaten yeterince yakınlardı ne diye bunu yapmıştı ki? Kolları çarpıştı, Ayliz geri çekilmek üzereyken Saruhan kolunu yeniden onun beline sardı.

Ruh Yangını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin