36

57 8 2
                                    

Duman - Bal

Kız onun en büyük düşmanının oğluna aşıktı.

Kız onun katilinin oğluna aşıktı.

Kız onun ailesini katleden ve hayatını kontrol eden Harun Bilgin'in oğluna aşıktı.

Atlas Yağız Erdinç, Saruhan'ın hayatı boyunca en çok kıskandığı kişi olmuştu.

Sevgisini istediği tek kişi bu kadındı.

Hayat bize her zaman adil davranmazdı. Bazen isyan ederdik, neden ben diye.. Bazen teşekkür ederdik, iyi ki ben diye..

Tüm istediklerimiz gerçekleşmeyebilirdi, bazı hayallerimiz bizim boğazımıza dolanan halat haline gelebilirdi.

Hayat bana bunu öğretti. Mutlu olmayı değil, ağlamayı öğretti çokça. Ölümü, korkuyu öğretti. Sesimi duyuramamayı, kaybetmeye mahkûm olduğumu öğrenmem için beni zorladı.

Ben de tam tersine yaşam için çabaladım, yapabildiğim kadar güldüm. Hiç susmadım, çok konuştum. Çok konuştuğum için rahatsız oldular, sesimden utandım.

Hayat hep bir şeyleri kursağımda bıraktı. Yine de pes etmedim. Bir adam çıktı karşıma, kaba ve bağırmayı seven bir adam. Benim sevmediğim tüm özellikleri taşıyan o adama anlamsızca tutuldum.

Hayır kötü davranan adamlara zaafım yoktu, çiçek kokan adamlara zaafım vardı ve o.. O tarif edemeyeceğim kadar çiçek kokuyordu. Çiçek kokmasa bile çiçek kokuyor derdim.

Herkesten kaçıp çiçeklerine giden adamdı sevdiğim adam.

Ama çiçekleri seven adamlarda çok fazla üzebiliyormuş.

Çiçekleri yaşatan adamlar, kendilerini seven kadınları öldürmeyi alışkanlık edinmişler.

Yağız da öyle yaptı. Beni öldürdü. Öldürmekten beter etti, taciz edildim ve uyuşturucu komasına girdim. Sebebi onun küçük intikamıydı.

Her şeyi geride bırakıp yeni bir sayfa açmıştık ama işler istediğimiz gibi gitmedi.. İftiraya uğradım ve kaçırıldım. Benim vatan haini olduğuma inanıp beni bırakmıştı. Gözlerime son kez baktı ve her şeyi bitirdi.

Tüm bunlar teker teker gözlerimin önünden geçip gitti..

Gözlerimi açıp etrafıma bakmaya çalıştım. Bembeyaz bir odayla karşılaşınca gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Hastane odasında olduğumu idrak ettiğimde sıkıntıyla nefesimi dışarıya doğru verdim.

Sade odada hasta yatağının hemen yanında bir koltuk vardı. Karşı duvara monte edilmiş televizyon ve alt tarafında da vazoda çiçekler gözüne çarptı.

Kapıya doğru döndüğümde ayakta durmuş beni inceleyen adamları fark ettim. Çok... Çökmüş gibi görünüyorlardı. Kuzey ve Saruhan konuşmadan öylece duruyorlardı.

Odada sadece üçümüz vardık. Kaç saattir buradaydım acaba? Tüm vücudum uyuşmuş gibi hissediyordum. Kendimi zorlayıp parmaklarımı sıkıp gevşettim.

Hâlâ beni izliyor olmaları rahatsız hissettirdiği için onları uyarmak istedim.

"Bana öyle bakmayın lütfen."

Uyarım onları hiç ilgilendirmiyor gibiydi. Saruhan hiç tepki vermezken Kuzey beni cevapladı.

"Doktor gözünüz üzerinde olsun, dedi."

"Bunu yapmanızdan bahsetmiyor ama, sadece arada bir kontrol etmenizi istemiştir."

Bu adamlar çok mu saftı? Gözünüz üstünde olsun gibi bir kalıbın anlamını bilmiyorlar mıydı cidden?

Ruh Yangını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin