İki

29.5K 1.4K 658
                                    

Gelir gelmez karşılaştığım bu saçma durumu hemen unutup tekrar bir taksi arayışına girerek birazdan evin yolunu tutmuştum.

Kapıdan içeri girer girmez annemin sevinç çığlıkları avluda yankılanmaya başladı.

-Yavrum, Deniz'im hoşgeldin yuvana!

Aslında benim doğduğum dönemde çocuklara biraz daha geleneksel isimler verilirdi. Annem'in söylediğine göre babam'ın amcası yani kanlılarımızdan olan Tuğrul ağa da ilk başta karşı çıkmış ismimin Deniz olmasına ve bir süre Saffet olarak dolaşmışım ortalıkta.

Fakat babamı cinayetle suçladıkları ve bizi düşman olarak ilan ettikleri için gözlerimin renginden aldığım Deniz ismine tekrar kavuşmuşum.

Az sonra ablam, eniştem, ağabeyim de aşağıya indiğinde hepsiyle teker teker sarılıp özlem giderdim.

İlk dikkatimi çeken şey kaçırdıkları bakışları ve solgun yüz renkleri olurken sordum.

-Babam nerde?

Sorumla oluşan sessizlik bir şeyler olduğunun kanıtıydı.

Sorumu tekrarladım.

-Babam nerede, neden susuyorsunuz?

Annem kolumu nazikçe tutup beni yukarıya doğru çektiştirmeye çalıştığında yukarıya çıkmak yerine soruma bir cevap aramayı tercih ettim.

-Neden susuyorsunuz, bir soru sordum babam nerede?

Sinirle çıkan sesimin avluda yankı yapışı ile herkes durdu. Ve annem ağlayarak kendini çardaktaki kanepeye attığında benim de gözlerim istemsizce dolmaya başlamıştı.

***

-Keşke seni hiç dinlemeseydim babacığım, keşke gelseydim seni görmeye.

Ağlamaktan kısılmış sesim ve kızarmış gözlerim ile avuçladığım toprağa baktım bir süre.

Babama kavuşmayı, ona sarılmayı beklerken sarıldığım sadece bir avuç toprak olmuştu.

Babam artık yoktu..
Bugün ve bundan sonra ki diğer günlerde de olmayacaktı.

Üniversiteyi kazandığımı söyleyemeyecek, başarılı bir doktor olduğumu hiçbir zaman göremeyecek, bir gün evlenip çoluk çocuğa karıştığımı hiç bilmeyecekti.

Tüm bunların ağırlığı altında ezilirken omuzuma uzanan el ile ayaklandım.

-Hadi annem gidelim artık.

Annemin sözlerine karşı onaylar bir şekilde kafamı salladığımda birazdan eve varmıştık.

-Hala aklım almıyor. Benden nasıl saklarsınız? Babam'ın öldüğünü nasıl söylemezsiniz bana?!

-Kızmakta da küsmekte de haklısın. Ama sınava hazırlanıyordun ve sınava girmene çok az kalmıştı. Teyzen'e haber verdiğimizde senin bilmeni istemedi. Ve zaten cenazesini yapmıştık babanın. Gelsen bile birşey değişmeyecekti.

-Bu mu yani..
O lanet sınav babam'dan, ailemizin acı gününden bu kadar mı önemliydi?

-Babamız için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun Deniz. Senin okumanı, meslek sahibi olmanı çok istiyordu.

Ağabeyimin söylediklerine karşı sinirle göz devirdikten sonra devam ettim.

-Tevekkeli değil, teyzem beni yolcu ettiğinde sarılıp sarılıp ağladı bana.
Hem nasıl oldu tüm bunlar, kim yaptı belli değil mi?

Diye sorduğum soruya hayır anlamında kafasını sallamakla yetindi annemler.

Söylediklerine göre hapisten çıktığı günün ertesi akşam arkadaşlarıyla buluşup eve döndüğü sırada vurulmuştu babam.

Düşmanın Oğlu - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin