Kitaba geçmeden önce şunun altını çizmek isterim ki,
Bu kitap konusu itibari ile bazı klişeleri içinde barındırıyor olabilir.Ayrıca diğer kitaplarımda olduğu gibi bu kitabımı da "Maupassant" tarzında yazdığım için derin derin betimlemeler vs kullanmayıp daha çok olay örgüsüne ağırlık verdim.
[Karakterlerin duygu ve düşüncelerinden çok birbiri ardınca gelişen olayların anlatıldığı öykülere, Maupassant tarzı hikaye denir.]
Keyifli okumalar ❤️
_
-Oralarda kendine çok iyi bakıyorsun tamam mı?
-Okullar açıldığında geri döneceğim zaten teyze. Hem yabancı yere gitmiyorum, annemlerin yanına gidiyorum alt tarafı niye bu kadar çok ağladın ki?
-Çocuk haklı Neriman. Yani elinde olsa bırakmayacaksın.
-Bırakmayacağım tabii o benim bir tanecik oğlum, deniz gözlüm.
Diyerek tekrar kollarını boynuma sardı teyzem.
Gerçekten de teyzeden daha fazlasıydı benim için. Teyze anne yarısıdır derler ya, tam olarak öyleydi işte.
Valizimi bagaja yerleştirdikten sonra eniştem ile otogara kadar gittik. Otobüsün kalkma saatinden kısa bir süre önce koltuğumda yerimi aldığımı gören Rıfat eniştem içi rahat bir şekilde geri döndü.
Ve nihayet beklediğim an gelmiş otobüsün kalkması ile evimize yolculuğum başlamıştı.
Annemden, abimden ve ablamdan uzak kaldığım her an onları özlüyordum ama en çok babamı özlemiştim sanırım.
Babam tutuklandıktan sonra hapishanedeyken ziyaretine nerdeyse hiç gitmediğim için onu çok özlemiştim. Değişmiş miydi, yaşlanmış mıydı beni gördüğünde nasıl bir tepki verecekti çok merak ediyordum.
İşlemediği bir suçun vicdansızca üzerine yıkılması ile hapise girmişti babam.
Yaşadığımız şehrin en zengin, en tanınan ve en büyük , köklü ailelerinden biriydik biz.
Soykanlar..
Yaşadığımız konaklar ayrı olsa da aynı kandan, aynı köktendik biz. Ve bir gün gelipte birbirini çok seven, iş dünyasında da ortak olan bu iki ailenin birbirine düşman olacağını kimse tahmin edemezdi. Ama aklımıza gelmeyen başımıza gelmişti işte.
Babam,
Amcasının oğlu olan rahmetli Demir Soykan'ı öldürme suçundan on iki sene hapis yattığında ben de altı yaşımdayken teyzemlerin yanına, İzmire gitmiş ve okulumu orada bitirmiştim.Tek ilgi odağım derslerim olduğundan memlekete annemleri ziyarete bile gitmemiştim bu seneler içerisinde. Zaten babam da bunu istediği için iyi olduğumu bilmekle yetinmiş ve muhtemelen onu demir parmaklıklar ardında görmeyeyim diye ziyaretine gitmemi istememişti.
Ama artık tüm bunlar geride kalmış, babam hapisten çıkmıştı.
Otobüsten indip valizimi elime aldığımda az ileride ki taksiye doğru adımladım. Kapıyı açıp taksiye bindiğimde benimle aynı da arka koltuğa oturan bedene döndüm yüzümü.
-Soykan konağına!
Duyduğum cümle ile buz kesen bedenimi kontrol altına alarak boğazımı konuşmak için temizlediğimde benden önce konuşmaya devam etti, yanımda oturan adam.
-İnsene ne bakıyorsun?
Soykan konağına gittiğine göre o aileden biriydi ve ben nazikçe kusura bakmayın diyerek zaten inecektim ama tam yanımda oturan ve nezaket kurallarından bihaber yaşayan bu dağ ayısına inat hala arabanın içinde durmaya devam ederken düşündüm.
Bu adam bir Soykan olduğuna göre kimin oğluydu..
Ünalın mı yoksa Kazımın mı? Belkide Ümran hanım'ın oğluydu kim bilir..O kadar kalabalık bir ailelerdi ki ve yaşadığımız olay o kadar garipti ki. Aynı soyaddan, aynı soydan geliyor olmamıza rağmen yanımda oturan adam bir yabancıdan farksızdı benim için.
Belki de hep babamı dışlamak için pusuda beklemişti babamın amca oğulları. Belki de bu yüzden ilk gözden çıkardıkları bizim aile olmuştu...
Ve ben yan tarafımda oturan bu terbiyesiz şahısın kim olduğu düşüncesi ile daha fazla zaman kaybedemezdim.
-İnmeyi düşünmüyorum, çünkü ikimizde aynı anda bindik.
-Arabam bozuldu, eve gitmeye çalışıyorum ve kafam zaten bozuk! O yüzden şuan bu arabadan siktir olup gitmen can güvenliğin açısından vermiş olduğun en doğru karar olur inan bana.
Söyledikleri şaşkınca kaşlarımın havalanmasına neden olurken benim ağzım da armut toplamıyor diyerek devam ettim.
-Araban değil, terbiyen bozuk senin. Bence gitte önce onu tamir ettir, ruh hastası manyak!
Diyerek sinirli bir şekilde taksiden inip kapıyı sert bir şekilde çarptıım ve gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım.
Soykanlardan birine böyle birşey söylemek hele ki beni tanımış olma ihtimaline karşı çenemi tutamamış olmam sanırım ölüm fermanımı kendi ellerim ile imzalamış olmam demekti.
Ben,
Herhalde az sonra arabadan inip hayvan gibi cüssesi ile beni asfalta yapıştıracak diye beklerken, taksinin hareket edip yanımdan uzaklaşmasına seyirci kalmakla yetinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşmanın Oğlu - Gay
Fiksi Remaja[TAMAMLANDI] Birbirlerine düşman iki akraba ailenin zoraki evlendirilen çocukları Deniz ve Aziz'in hikayesi 🖤 Bu kitap'ın geçtiği evrende eşcinsel evlilikler yasaldır! Başlangıç: 01.03.23 Bitiş: 30.05.23