Elli sekiz

6.3K 404 31
                                    

Yazar'dan;

Sabah olduğunda ilk uyanan Tuncay olmuş,
Dirseğini yatağa elini ise kulağına yerleştirmiş bir pozisyonda Mehmet'in uyumasını izlemişti dakikalarca.

O sırada düşünmüştü..

Bugüne kadar yaşananları, bu noktaya gelişlerini ve bundan sonra olacakları.

Gerçek olduğunu bilse bile hala inanası gelmiyordu içinde bulundukları duruma. Ya gitseydi, ya Mehmet yetişemeseydi diye düşünmeye başlarken gözlerinin dolduğunu farkedip kendini durdurdu en son.

Ne olursa olsun her şeye rağmen bir aradalardı ve bunun tadını çıkarmaları gerektiğini düşünerek odadan sakince ayrılıp elini yüzünü yıkadıktan sonra saate baktı.

-Saat yediyi çeyrek geçiyor..
En iyisi gelip kapıyı çalmadan ben dışarıya çıkıp bekleyeyim.

Deyip sweetshirt'ünü üzerine giyinerek kapıdan çıkıp dışarıda beklemeye başladı.

Etrafı saran bembeyaz sisin içinde dağlar ve ağaçlık alanlar kaybolmuş, sanki bir tek kendilerinin olduğu bir dünyadalarmış gibi hissetmişti Tuncay.

Sabahın temiz havasını içine çekerek cıvıldayan kuşların sesine kulak verdi...

Bahar yavaştan gelmeye başladığı için kuşlar ötmeye, toprak canlanmaya başlamıştı artık.

Gözlerini kapatmış bir şekilde hayatın ona vermiş olduğu tüm güzelliklere, Mehmet'e sonsuz kere şükürler ettiği sırada sislerin arasında belirmeye başlayan motor ile dağıldı tüm dikkati.

Yanına vardığında kaskını çıkartarak selam verip elinde ki poşeti uzattı kurye.

-Vallaha helal olsun. Ben buraya sipariş almazsınız sanmıştım ama bayada hızlıymışsınız.

-Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler efendim.

Diyen adama kısaca gülümseyerek parayı nakit bir şekilde ödeyip adamın kendisine doğru uzattığı birkaç poşeti alarak tekrar eve geçti.

Eve girereken kapıyı sert bir şekilde kapatmamaya ve tıkırtı çıkarmamaya oldukça özen göstermişti.

Poşetleri tezgahın üzerine bırakarak içerisinde bulunan et, tavuk ve benzeri ürünleri dolaba yerleştirdikten sonra kahvaltık malzemeleri dezgahta bırakarak önce kavanozda ki reçelden, krem çikolatadan, zeytinden, peynirden ve baldan küçük kaplara koyup masaya dizi. Kalanları ise dolaba yerleştirip kapayı kapattı.

Ardından Mehmet'in en sevdiği Fransız sandviçlerinden yaparak yumurtaları da Mehmet'in sevdiği gibi kayısı kıvamında haşlayıp her şeyin tam olduğuna emin olduktan sonra çaydanlığa doğru yönelip çay bardaklarını çıkarttı üst dolaptan.

O sırada belini sarmalayan güçlü kollar arakadan bir öpücük kondurdu boynuna.

-Günaydın dayımın oğlu.

-Sanada günaydın halamın oğlu.

Deyip gülümseyerek yüzünü döndü Mehmet'e.

-Sen alışverişe mi çıktın? Bana neden haber vermedin ki beraber giderdik.

-Ben çıkmadım ki alışveriş bize geldi.

-O nasıl oluyor?

-Dün bir uygulama keşfettim sen alışverişe çıkarız derken. Online market. Arıyorsun getiriyorlar.

-Zeki sevgilim benim.

Deyip yanaklarını öptükten sonra tek kolu ile belini sarıp Tuncay'ın tezgaha oturmasını sağlarken ufak bir inleme çıktı Mehmet'in dudaklarından.

Düşmanın Oğlu - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin